Buna çürüme, çürümüşlük de diyebiliriz, adeta yedi iklim dört bucakta kol geziyor.
Gün geçmiyor ki, toplumu derinden sarsan, vicdanları yaralayan, ufukları karartan bir haber kulağımıza çalınmasın.
Hem günümüz adına hem de geleceğimiz, geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımız ve torunlarımız adına sürekli bir endişe içinde yaşıyoruz.
Son bir-iki haftadan beri tüm ülkeyi, deyim yerindeyse yatırıp-kaldıran malum, 6 yaşındaki kız çocuğunun evlendirilme meselesi ve bu vahim olay etrafında gelişen tartışmalar devam ederken, memleketin bir başka köşesinde yine 6 yaşında bir kız çocuğunun açlıktan hayatını kaybettiği haberi ile sarsıldık.
Her iki vahim olay karşısında, koskoca ülkenin yönetenleri ve yönetilenlerinin aldıkları tavır, sergiledikleri tutum ve davranışlar, tek kelime ile içler acısı bir durum.
Yöneticiler katında, ilgili bakanlıklar ve ilgili birimlerde çok derin ihmaller, umursamazlıklar ve boşvermişlikler var ama, toplumsal hayatımızın, sosyal dokumuzun çürümüşlüğüne, umursamazlığına ne demeli?
Valisi olduğunuz, Belediye Başkanı olduğunuz, Müftülüğünü yaptığınız bir ilde, Kaymakamı olduğunuz, Belediye Başkanı olduğunuz ve Müftüsü olduğunuz bir ilçede, muhtarlığını yaptığınız, İmam-Müezzinliğini yaptığınız bir mahallede bir aile dramı yaşanıyor, ebeveyni hapiste olan üç çocuktan 6 yaşında olan kızımız açlıktan hayatını kaybediyor, diğer ikisinin de durumu çok vahim ve sizler, ey yetkililer haberdar değilsiniz.
Köyünüzde, mahallenizde, hemen kapı komşunuzda böylesine, herkesi utandıracak bir manzara var ama, çocuk hayatını kaybedene kadar kılınızı dahi kıpırdatmamışsınız.
'Kimsesizlerin kimsesi olacağız' vadiyle yönetim emanetini üstlenenler nerede?
'Komşusu açken tok yatan bizden değildir' Hadis-i Şerifini dilinden düşürmeyenler nerede?
Altı yaşındaki kız çocuğu, sözde evlendirilirken, sözde nikâhı kıyılırken, okulda olması gereken yaşta debdebe ve şaşa ile düğünü yapılırken, o çevrede yaşayanlar duymadılar mı, görmediler mi?
Bu olayda ters giden bir şeylerden hiç mi şüphelenmediler?
Ya o üç kardeşin, o masum yavruların yaşadıkları cehennem hayatından, yaşadıkları açlık ve sefaletten o civarda, o mahallede yaşayanlar hiç mi haberdar olmadılar?
Haberdar oldukları halde seyirci kaldılarsa, şimdi hangi hakla kendilerini 'insanlar ve komşular' sınıfından sayacaklar?
Bu ülkede hem yönetenler hem de yönetilenler olarak, tükenmişliğimizin ve çürümüşlüğümüzün boyutlarını, sadece bu iki vahim olayda görebiliyor ve idrak edebiliyor muyuz?
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025