Devletler ve milletler üzerinde planları olan güçlerin kısa ve uzun vadede yaptıkları planlar ve işler vardır. Asırlardır dünyada hüküm süren Türk Milletinin de tarihten gelen düşmanları olduğuna göre bizim de üzerimizde kısa ve uzun vadeli planların olması çok doğaldır.
Tarihini ve kültürünü unutan devletler, kimliğini kaybeden milletler, maalesef hazırlanan tuzaklara daha çabuk düşmektedir. Bizi de tarihimizden ve kültürümüzden kopararak bu tehlikeye düşürdüler. Dini ve milli bütünlüğümüzü bozarak bizi öyle bir hale getirdiler ki bütün ölçüler tarumar oldu. Şimdi de dindarlar, din bezirganlarının, sıffin hilebazlarının ellerinde oyuncak olmaktadırlar. 26.11. 2007 de kaleme aldığım
"DIRÂR MESCİDLERİNE DİKKAT" yazımı, geçmekte olduğumuz nazik döneme ışık tutması açısından tekrar yayınlamak lüzumu hissettim.
DIRAR MESCİTLERİNE DİKKAT!
Ülkemizde ve çevremizde dönen dolaplar bizleri adeta küresel güçlerin oyun ve oyuncağı haline getirmekte, toplumun fertlerinin de duyarlılığı gün geçtikçe kaybolmaktadır. Milletimiz, kendisini bekleyen tehlikelerle alay edercesine bir sessizliğe bürünmüş, toplumsal bir hipnozla karşı karşıya kalınmıştır. Toplumsal hipnoz altında kalan milletimizin bu hipnozdan kurtulması için, hipnoz şekillerine ve yerlerine dikkat çekmek gerekmektedir. % 99 Müslüman'ın yaşadığı, dini ve milli değerlerine oldukça bağlı, tarihinin her döneminde mazlumun yanında yer alan, ancak son dönemlerde zalim ve işgalci olan ABD-AB-İsrail üçgeninde yer alıp, onları stratejik ortak sınıfında gören bir hâl almamıza rağmen, Müslüman halkın kılı bile kıpırdamıyorsa bunda bir şeyler vardır (!). ***Millet olarak genlerimizde var olan merhamet ve adalet duygusunun bile yok olmasında; ruhunu ecnebiye satmış, fikir ve kanaat önderlerinin mutlak katkılarının olduğunu düşünüyorum. Bu fikir ve kanaat önderleri, hazırlanan projede sözlerini dinletebildikleri insanlara "Dırâr Mescidi" hükmünde tuzaklar hazırladılar. Buralarda "hoşgörü ve diyalog" masallarıyla, tarihe şan veren bir neslin evlatlarını "hipnoz" ettiler. Vatandaşlarımız da maalesef (aralarında vahiy ile beslenen bir peygamber olmadığından), hazırlanan bu tuzaklara düştüler. Sürekli telkinlerle kendi akıllarını kullanmak yerine başkalarının aklıyla hareket etmeye alıştırıldılar? Daha sonra düşünme kabiliyetlerini, korunma reflekslerini kaybettiler. Ve toplumsal hipnozdan etkilendiler. ***
Milletimiz üzerindeki "toplumsal hipnozların" gerçekleştirildiği "Dırâr Mescidlerine" dikkat edilmesi gerektiğine inanıyorum."Dırâr Mescidi" nedir?Şamil İslam Ansiklopedisinde bu konuda şu bilgilere yer verilmiştir:"Medine'de münafıklar, İslâm aleyhindeki faaliyetlerini açıkça ve rahatça yapamadıkları için İslâm devletinin takibinden kendilerini koruyacak, gizli çalışmalarını yürütmeye elverişli bir merkeze ihtiyaç duyuyorlardı. Aslen Medineli olduğu halde, Hz. Peygamber'in Medine'ye hicret etmesi üzerine İslâm'a ve Hz. Peygamber (s.a.s.)'e düşmanlığı ve hışmı dolayısıyla önce Mekke'ye daha sonra da Bizans ülkesine giden Ebû Âmir er-Râhib/el-Fâsık (Hz. Peygamber, onun er-Râhib lakabını el-Fâsık şeklinde değiştirmiştir) irtibatlı bulunduğu Medine'deki münafıklara mescit şeklinde bir merkez kurmaları tavsiye ve tahrikinde bulundu.Bunun üzerine münafıklar, 9/630 senesinde Medine'de Sâlim b. Avf Oğullarının bölgesinde Kubâ Mescidi'ne yakın bir yerde sözde bir mescit inşa ettiler. Bundan sonra Hz. Peygamber'e müracaatla içlerinden yaşlıların ve özür sahiplerinin devamlı merkezdeki Medine Mescidi'ne gelemediklerini, bazen yağmurlu ve soğuk günlerde kendilerinin de cemaate katılamadıklarını, bu sebeple kendi bölgelerinde namazı cemaatle kılabilmek üzere bir mescit inşa ettiklerini belirterek, mescitlerine gelip namaz kıldırmasını ve böylece bu mescidin açılışını yaparak resmen tanınmasını istediler. Bu sırada Hz. Peygamber (s.a.s), Tebûk Gazvesi'nin hazırlıkları ile son derece meşguldü ve sefere çıkmak üzere idi. Bu sebeple kendisine müracaat edenlere, ancak seferden döndükten sonra mescitlerine gelebileceğini belirtti.***
Fakat Hz. Peygamber (s.a.s), Tebük Seferinden dönerken Medine yakınlarında Tevbe Suresinin 107-110. ayetleri nazil oldu. Bu ayetlerde söz konusu mescidin zarar verme (dırâr) inkar etme, Müslümanlar arasında ayrılık çıkarma, daha önce Allah ve Resulüne karşı savaşanlara gözetleme yeri hazırlama amacıyla yapıldığı, münafıkların bu amaçlarını gizlemek için "Biz sadece iyilik yapmak istiyorduk" diye yemin ettikleri, buna rağmen yalancı oldukları belirtilerek şöyle buyuruluyordu: "Ey Nebi! Bu mescitte asla namaza durma. Şüphesiz ki başlangıcından itibaren takva üzere kurulan mescitte namaz kılman daha hayırlıdır. O mescitte kendilerini maddi ve manevi kirlerden temizlemeyi seven adamlar vardır. Allah kendisini temizleyenleri sever. Binasının temelini Allah'tan korkma ve rızasını kazanma esası üzerine kuran mı, yoksa binasını bir uçurumun kenarına kurup da onunla Cehennemin ateşine göçen mi daha hayırlıdır! Allah zalimler güruhunu doğru yola sevk etmez. Yürekleri paramparça oluncaya kadar yaptıkları o mescit daima bir şüphe kaynağı olarak kalplerinde kalacaktır. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir" (et-Tevbe, 9/107-110).***
Münafıklar "Dırâr Mescidini" açmak için Hz. Peygamber (s.a.s)'in seferden dönmesini bekliyorlardı. Hz. Peygamber (s.a.s), Medine'ye dönünce, gerçek mahiyeti konusunda bilgilendirildiği, yönlendirildiği "Dırâr Mescidini" görevlendirdiği birkaç sahabe vasıtasıyla yaktırarak ortadan kaldırdı. Böylece münafıkların belli bir merkezde üslenerek faaliyette bulunmalarına fırsat vermedi" (Şamil İslam Ansiklopedisi).***
Özellikle milli ve dini konularda, sözüm ona hoşgörü, diyalog ve değişim adı altında kaybettiğimiz ölçülere tekrar dönüp, devletin ve milletin bekasını düşünen gerçek kanaat önderlerine, gerçek mescitlere ve hakikate yönelmekten başka çare yoktur! İyi ve kötünün mücadelesi kıyamete kadar devem edeceği için her devirde peygamberin kutlu yolunda yürüyen gerçek müminler de olacaktır ama, "Dırâr Mescidi" zihniyetliler de olacaktır. Önemli olan, ferasetle bu "Dırâr Mescidlerinden" ve arkasındakilerden kurtulmasını bilmektir.Vesselam?!
Şimdi de referandum sürecinde, sözde kanaat önderleri, dindarları yanlışa sürüklemekte ve evet oyu verdirmek için yeni yeni Dırar Mescidi tezgahları tertiplemektedirler. Allah bu ve benzeri hilebazlardan milletimizi korusun.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- Namaz kulun Allah’a en yakın olduğu haldir / 08.04.2025
- Fatiha suresindeki Allah ile kul arasındaki sır / 07.04.2025