Fertten topluma kişilik anlayışları, yaşama bakış, hayatı değerlendirme, hak hukuk anlayışları, demokrasi, hayat standartları, yaşam biçimi, velhasıl hayat bir farklı olmaya başladı. Peki bu anlayıştan bu gidişten bu yaşayıştan ne kadar insan mutlu, bunu toplum geneline yaydığınız zaman mutluluk duyan kesim ne kadar? Bunu araştırdığınız zaman insanımızın kahir ekserisinin memnun ve mesut olmadığını görüyorsunuz. Bunu anlamak için sadece etrafınıza ibret ile bakınız yeter.Siyasi hayata, ekonomik hayata, ticari hayata, evlilik hayatına, aile hayatına, iş hayatına yansıyan olumsuzluklar toplumsal gerilmeyi artırmakta, mutlu insan sayısının azalmasına sebebiyet vermektedir. Böylelikle toplumsal barış hızla yok olmaktadır.Toplumun bu seviyelere gelmesinden fertlerin suçu olduğu kadar idare edenlerin de suçu vardır. Bakınız şunu peşinen söylemek durumundayım ki bir toplumda meydana gelen her türlü olumlu ve olumsuz davranışlardan o toplumu idare edenler sorumludur. Çünkü idareye talip olanlar toplumsal huzur, toplumsal barış için, insanları mutlu etmek için, yetki almış kimselerdir.Halife Ömer döneminde bir adam hırsızlık eder ve o adam hakim huzuruna çıkarılır. Halife Ömer, adama uygulanması gereken had cezasının uygulanmaması yönünde emir verir. Etraftakiler sorarlar. Ya Ömer bu şuçun cezası had cezasıdır. Neden uygulamadın. Verdiği cevap çok manidardır; "Biz öncelikle bu adamın karnını doyurduk da mı hırsızlık yaptı. Görünen o ki bu adam aç bırakılmış önce bu adamı doyurmanın yolunu bulmamız sonra eğer bu suçu işlerse o zaman cezalandırmamız lazım" demiş. Çıkarılan kanunlarda, yapılan düzenlemelerde, insan hayatına ve insan mutluluğuna önem verilmelidir.Dün gece yaşadığımız bir hadiseyi paylaşarak insan sağlığına, insan mutluluğuna, verilen önemi, toplumsal bilinci hayal etmenizi rica ediyorum; Motosikletle bir hasta ziyaretinden geliyoruz. İki tane trafik magandası genç süratle arabayı motosikletin önüne sürdüler. Son anda ani bir refleksle ölümcül bir kaza engellendi. Birkaç kişinin önünde cereyan eden bu hadiseden sonra müdahale edelim de şu gençlerin en azında ehliyet ve ruhsatlarının olup olmadığını öğrenelim dedik. Yahu kardeşim neden gözünüzün önüne bakmıyorsunuz bir anda ölüm dahi gerçekleşebilirdi. Demeye kalmadı gençler üzerimize yürüdü sen ne hakla bana ehliyet ruhsat sorarsın diye. Bizde olaylar büyümeden polis çağıralım dedik. Telefondaki muhabbet, " bir zayiat yoksa ne diye gelelim?"Etraftaki vatandaşlar "Çok şükür ölü yaralı yok, şükür edip gidelim?" Bizdeki kanunlar ve uygulayıcılar, zaten suçu önlemeden çok, suçtan sonra öleni kalanı düzenlemekle meşgul olurlar. Allah aşkına bu ne kanun bu ne hayat? Bu hayattan toplumsal huzur, toplumsal barış, beklemek ne kadar hayal değil mi?21. yüzyıl Türkiye'sinde insan hayatına verilen değer bu kadar. Kanunlar, insan mutluluğuna yönelik olması lazım iken ; peki bu ve benzeri uygulamalardan kim memnun?Moralimiz bozuk ve mutsuz olarak evin yolunu tuttuk!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- İdeal Türk genci ‘fundamentalist olmayacak dindar olacak’ / 30.04.2025
- Önemli olan sistem mi, insan mı? / 29.04.2025
- Gençler güçlerini doğru adreste birleştirmelidir / 28.04.2025
- Gençlik mutlaka siyasetle uğraşmalıdır / 27.04.2025
- Her baba evladına bakmakla mükelleftir / 26.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- Önemli olan sistem mi, insan mı? / 29.04.2025
- Gençler güçlerini doğru adreste birleştirmelidir / 28.04.2025
- Gençlik mutlaka siyasetle uğraşmalıdır / 27.04.2025
- Her baba evladına bakmakla mükelleftir / 26.04.2025
- Gençlerde evlenecek para mı var ki evlensinler / 25.04.2025
- Hüseyin Baş soruyor “Türkiye’de yargı bağımsız mı?” / 24.04.2025
- Ulusal egemenliğimizi korumalıyız / 23.04.2025
- Mü’min yalancı olmaz / 22.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025