Bağdat'taki Türk Büyükelçiliği'ne düzenlenen intihar saldırısından bir gün sonra, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün gazetelerde yayınlanan, bir anda bembeyaz olan saçlarını görünce, AKP hükümetinin ve bakanlarının Türkiye'nin ağır yükü altında nasıl ezildiklerini daha kolay anlamışsınızdır. İntihar saldırısı ve tezkere sıkıntısını kaldıramayan Gül'ün saçları ve bıyığı bir anda bembeyaz olmuş ve Gül 10 yaş birden yaşlanmıştı.
Türkiye zor memleket! Türkiye gibi bir ülkeyi yönetmek de zor zenaat!
Türkiye, bulunduğu coğrafyanın ve tarihi potansiyelinin kendine biçtiği büyük sorumluluğun ağır yükünü içinde barındırıyor. Bölgesinde vukubulan herhangi bir olaya istese de duyarsız kalamıyor. Kendinden menkul özel ve ağır misyonu onu bir anda olayın ortasına atıveriyor. Türkiye'de devlet adamlığı yapmak da bu ağır misyonun yükünü kaldırabilecek dirence sahip olmayı gerektiyor. Diğer türlü olunca, ya saçınız ağarıyor ya da kontrolü tamamen kaybediyorsunuz.
Son tezkere hadisesinde yaşananlar bu "misyonu taşıyabilmek" eylemini bir kez daha gündeme getirmiş oldu.
Şu anda hükümetin tezkere ve Irak'a asker gönderme konusunda yaşadığı ikilem ve çelişkiler, bu ağır yükün altında ezilme ve Türk dış politikasının kaypak ve kaygan zeminlerde bir o yana bir bu yana kaydırılmasından başka bir anlama gelmiyor.
Hükümüt tezkereyi çıkarırken Türkiye'nin âlî menfaatlerinin bunu gerektirdiğini, alınan 8.5 milyar dolarlık krediyle bir alakasının olmadığında ısrar ediyordu. Türkiye'nin Irak'a ABD istediği için değil de, kendi menfaatlerini temin etmek için gideceğini vurguluyordu ısrarla. Ama son birkaç günde yaşanan gelişmeler hükümetin bu söyleminin içinin ne kadar boş olduğunu açığa çıkardı. Hem Bağdat Büyükelçiliği'mize düzenlenen intihar saldırısı hem de Irak'taki Kürt aşiret reislerinin "Türk askeri istemiyoruz, yoksa..." restine ABD'li şahinlerin sıcak bakması AKP hükümetinin Irak politikasını bir anda değiştiriverdi. Artık Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan, "Biz de Irak'a gitmeye o kadar meraklı değiliz" mealinde açıklamalar yapmaya başladılar. Açık açık ABD kanadından gelen bu haberler bizimkileri sevindirdi. Hani Türkiye'nin yüksek menfaatleri Irak'a asker göndermeyi gerektiriyordu? Ne oldu, bir anda menfaatlerle çıkarlar yer mi değiştirdi?
Bir gazetenin dünkü "Tezkere düşeş oldu" manşetiyle duyurduğu haberin içeriğine bakılırsa AKP hükümeti bir taşla üç kuş birden vuruyor. Bu kuşlar şöyle sıralanıyor: 1- Irak'a asker göndermekten kurtuluyoruz. 2- ABD'ye verdiğimiz sözü tuttuk tezkereyi çıkarttık. 3- 8.5 milyar dolar artık cebimizde, ABD krediyi geri çekemez.
Bu kuşlardan anlaşılan o ki; ABD kanadının "Türk askerinin Irak'a gönderilmesine hafif soğuk duruşu" AKP'ye hayat veriyor. AKP sevinçten dört köşe. Demek ki, tezkere kararının âlî menfaatlerle uzaktan yakından ilgisi yok, sadece ve sadece ABD'ye verilen gizli-açık sözler ve gelecek 8.5 milyar dolar.
8.5 milyar dolara satılan Türk dış politikası da cabası!
Türkiye zor memleket! Türkiye gibi bir ülkeyi yönetmek de zor zenaat!
Türkiye, bulunduğu coğrafyanın ve tarihi potansiyelinin kendine biçtiği büyük sorumluluğun ağır yükünü içinde barındırıyor. Bölgesinde vukubulan herhangi bir olaya istese de duyarsız kalamıyor. Kendinden menkul özel ve ağır misyonu onu bir anda olayın ortasına atıveriyor. Türkiye'de devlet adamlığı yapmak da bu ağır misyonun yükünü kaldırabilecek dirence sahip olmayı gerektiyor. Diğer türlü olunca, ya saçınız ağarıyor ya da kontrolü tamamen kaybediyorsunuz.
Son tezkere hadisesinde yaşananlar bu "misyonu taşıyabilmek" eylemini bir kez daha gündeme getirmiş oldu.
Şu anda hükümetin tezkere ve Irak'a asker gönderme konusunda yaşadığı ikilem ve çelişkiler, bu ağır yükün altında ezilme ve Türk dış politikasının kaypak ve kaygan zeminlerde bir o yana bir bu yana kaydırılmasından başka bir anlama gelmiyor.
Hükümüt tezkereyi çıkarırken Türkiye'nin âlî menfaatlerinin bunu gerektirdiğini, alınan 8.5 milyar dolarlık krediyle bir alakasının olmadığında ısrar ediyordu. Türkiye'nin Irak'a ABD istediği için değil de, kendi menfaatlerini temin etmek için gideceğini vurguluyordu ısrarla. Ama son birkaç günde yaşanan gelişmeler hükümetin bu söyleminin içinin ne kadar boş olduğunu açığa çıkardı. Hem Bağdat Büyükelçiliği'mize düzenlenen intihar saldırısı hem de Irak'taki Kürt aşiret reislerinin "Türk askeri istemiyoruz, yoksa..." restine ABD'li şahinlerin sıcak bakması AKP hükümetinin Irak politikasını bir anda değiştiriverdi. Artık Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan, "Biz de Irak'a gitmeye o kadar meraklı değiliz" mealinde açıklamalar yapmaya başladılar. Açık açık ABD kanadından gelen bu haberler bizimkileri sevindirdi. Hani Türkiye'nin yüksek menfaatleri Irak'a asker göndermeyi gerektiriyordu? Ne oldu, bir anda menfaatlerle çıkarlar yer mi değiştirdi?
Bir gazetenin dünkü "Tezkere düşeş oldu" manşetiyle duyurduğu haberin içeriğine bakılırsa AKP hükümeti bir taşla üç kuş birden vuruyor. Bu kuşlar şöyle sıralanıyor: 1- Irak'a asker göndermekten kurtuluyoruz. 2- ABD'ye verdiğimiz sözü tuttuk tezkereyi çıkarttık. 3- 8.5 milyar dolar artık cebimizde, ABD krediyi geri çekemez.
Bu kuşlardan anlaşılan o ki; ABD kanadının "Türk askerinin Irak'a gönderilmesine hafif soğuk duruşu" AKP'ye hayat veriyor. AKP sevinçten dört köşe. Demek ki, tezkere kararının âlî menfaatlerle uzaktan yakından ilgisi yok, sadece ve sadece ABD'ye verilen gizli-açık sözler ve gelecek 8.5 milyar dolar.
8.5 milyar dolara satılan Türk dış politikası da cabası!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012