Ankara ve İstanbul'da patlayan bombalar, bombanın üzerindeki "Bush defol" pankartı ile "marjinal sol örgütlerin işidir" cümlesi arasına sıkıştırılıp, geçiştirilecek basitlikte olamaz. Hele hele, Başbakan'ın özür dilemek suretiyle tahfif edebileceği sıradanlıkta hiç olamaz.
Bu bombalar, can kaybı ne kadar az olsa da, derinlik ve stratejik bakımdan 15-20 Kasım saldırılarıyla eşit tahrip gücüne sahiptir. Görüntüdeki hedefler farklı olabilir ama, nihai hedef değişmemiştir: Türkiye.
Türkiye'deki kaos ve anarşi, Ortadoğu'nun dengesini, Ortadoğu dengeleri de dünyanın insicamını bozacağından, bu önemli silsilenin "merkez halkası" konumundaki Türkiye'de patlayan bombaların etki alanını ve tahrip gücünü iyice kavramak gerekiyor.
Türkiye, dünyaya ABD'nin hediye ettiği USA patentli bu tür bombalı terörle yeni yeni muhatap olmaya başladı. Bugüne kadar, sınır savaşları ve çoğu hudud haricinde gerçekleşen çok farklı terör eylemleriyle karşılaşan Türkiye, bir anda ABD'nin karakterize ettiği, 11 Eylül doğumlu yeni terör anlayışının yörüngesine giriverdi.
Ortadoğu'da huzuru imha edip, anarşi, kaos, terör, kan ve gözyaşı arzulayanların emelleri gerçekleşiyor. Kudüs, Gazze, Bağdat, Felluce gibi, özel gayretle oluşturulmuş terör kentlerine Ankara ve İstanbul'da dahil edilmek isteniyor. Türkiye hızla o yörüngenin merkezine doğru yol aldırılıyor.
NATO Zirvesi ve Bush'un güvenliği için milyonlarca dolar harcayıp güvenlik tedbirleri alan hükümetin, Büyük Ortadoğu Projesi adı altında meşruiyet kazandırılmak istenen "terör yörüngesini genişletme" çabalarında "gönüllü taşeronluğa" soyunması telafisi mümkün olmayacak cinsten bir hatadır.
Bush, terör saçan bir ateş topu gibi, gittiği yeri yakıp yıkıyor, kaos ve kargaşayı hakim kılıyor. Daha Türkiye'ye ayak basmadan, huzuru dinamitledi bile!
Durum bu merkezdeyken, Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül'ün ABD ve Türkiye terör değerlendirmesi manidardır. Gül'ün, "El-Kaide ABD için önemlidir, PKK bizim için daha da önemlidir" cümlesi, Hariciye cephesinde, "asıl terörün" doğru algılanamadığını ispata kafidir. Türkiye avuçlarını açmış, ABD'den PKK için adım beklerken, Bush Türkiye'ye PKK konusunda çözüm adresini gösteriyor: Talabani ve Barzani. Çünkü Bush'a göre, PKK sorununu ancak yeni Irak hükümeti çözebilir. Yeni hükümet de Talabani ve Barzani'den oluşacağına göre, Türkiye'nin muhatapları belli demektir. Zaten Talabani'nin Ankara'da kırmızı çizgilere inat, "kırmızı halılarla" karşılanıp, Başbakan ve Dışişleri Bakanı düzeyinde kabul görmesi tesadüf değildi. Talabani'nin Apo'nun da içinde bulunduğu tüm PKK militanlarına genel af talebi de, Bush'un çantasındaki çözümün ta kendisi.
Hükümet teröre çare bulmak konusunda çok önemli bir ayrıntıyı atladığı için köklü bir çözümün çok çok uzağında: Terör, teröristlerden medet umarak çözülmez!
Bu bombalar, can kaybı ne kadar az olsa da, derinlik ve stratejik bakımdan 15-20 Kasım saldırılarıyla eşit tahrip gücüne sahiptir. Görüntüdeki hedefler farklı olabilir ama, nihai hedef değişmemiştir: Türkiye.
Türkiye'deki kaos ve anarşi, Ortadoğu'nun dengesini, Ortadoğu dengeleri de dünyanın insicamını bozacağından, bu önemli silsilenin "merkez halkası" konumundaki Türkiye'de patlayan bombaların etki alanını ve tahrip gücünü iyice kavramak gerekiyor.
Türkiye, dünyaya ABD'nin hediye ettiği USA patentli bu tür bombalı terörle yeni yeni muhatap olmaya başladı. Bugüne kadar, sınır savaşları ve çoğu hudud haricinde gerçekleşen çok farklı terör eylemleriyle karşılaşan Türkiye, bir anda ABD'nin karakterize ettiği, 11 Eylül doğumlu yeni terör anlayışının yörüngesine giriverdi.
Ortadoğu'da huzuru imha edip, anarşi, kaos, terör, kan ve gözyaşı arzulayanların emelleri gerçekleşiyor. Kudüs, Gazze, Bağdat, Felluce gibi, özel gayretle oluşturulmuş terör kentlerine Ankara ve İstanbul'da dahil edilmek isteniyor. Türkiye hızla o yörüngenin merkezine doğru yol aldırılıyor.
NATO Zirvesi ve Bush'un güvenliği için milyonlarca dolar harcayıp güvenlik tedbirleri alan hükümetin, Büyük Ortadoğu Projesi adı altında meşruiyet kazandırılmak istenen "terör yörüngesini genişletme" çabalarında "gönüllü taşeronluğa" soyunması telafisi mümkün olmayacak cinsten bir hatadır.
Bush, terör saçan bir ateş topu gibi, gittiği yeri yakıp yıkıyor, kaos ve kargaşayı hakim kılıyor. Daha Türkiye'ye ayak basmadan, huzuru dinamitledi bile!
Durum bu merkezdeyken, Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül'ün ABD ve Türkiye terör değerlendirmesi manidardır. Gül'ün, "El-Kaide ABD için önemlidir, PKK bizim için daha da önemlidir" cümlesi, Hariciye cephesinde, "asıl terörün" doğru algılanamadığını ispata kafidir. Türkiye avuçlarını açmış, ABD'den PKK için adım beklerken, Bush Türkiye'ye PKK konusunda çözüm adresini gösteriyor: Talabani ve Barzani. Çünkü Bush'a göre, PKK sorununu ancak yeni Irak hükümeti çözebilir. Yeni hükümet de Talabani ve Barzani'den oluşacağına göre, Türkiye'nin muhatapları belli demektir. Zaten Talabani'nin Ankara'da kırmızı çizgilere inat, "kırmızı halılarla" karşılanıp, Başbakan ve Dışişleri Bakanı düzeyinde kabul görmesi tesadüf değildi. Talabani'nin Apo'nun da içinde bulunduğu tüm PKK militanlarına genel af talebi de, Bush'un çantasındaki çözümün ta kendisi.
Hükümet teröre çare bulmak konusunda çok önemli bir ayrıntıyı atladığı için köklü bir çözümün çok çok uzağında: Terör, teröristlerden medet umarak çözülmez!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012