Ülkemiz ve Ortadoğu coğrafyası için menfur emeller besleyenler, BOP planı, Şark Projesi, Kürdistan, Büyük İsrail Devleti projesi, ABD'ye vatan projesi kurgulayanlar, bu emellerine iki büyük çatışma planıyla ulaşmayı hedeflemektedirler.
Birincisi, etnik çatışma; ikincisi, mezhepsel çatışma?
Ülkemiz açısından durumu değerlendirirsek, etnik çatışmadaki öncelikleri Türk-Kürt çatışmasıdır. Esasen onların nihai planı, asırlar önce Hacı Bektaş-ı Veli'nin Ehl-i Beyt mayasıyla yoğurduğu, Lozan Antlaşmasıyla da teminat altına alınan Türk milletini darmadağın etmektir; 36 etnik unsuru millet olmaktan çıkartıp, birbirine namlu doğrultur vaziyete getirmektir; Anadolu topraklarını iç savaşlarla kan gölüne çevirmektir.
Bu çatışmalar yaşanırken, onlar masalarında kadehlerini tokuşturarak oluşturdukları bu kaos ve katliam tablosunu zevkle, mutlulukla izleyecekler, sonra da kurguladıkları projeleri sonlandıracaklar.
Yıllardır yaşadığımız ve son zamanlarda şiddetini artıran ve de daha sık aralıklarla, hatta haftada bir gerçekleşen kanlı terör eylemlerinin hedefinde de işte bu Türk-Kürt çatışması çıkarma hedefi vardır.
Provokasyona oldukça açık olan günlerden geçiyoruz. PKK'lı teröristler canlı bomba eylemleri gerçekleştirerek milletin sabrını zorlarken, birileri de kalkıp teröre karşı oluşan bu kin ve nefreti toplumsal bir çatışmaya dönüştürebilir.
Unutmayalım ki, nasıl terörü bir maşa olarak kullanan menfur hesaplı eller varsa, aynı eller halkın içinde de var olan ajanları vasıtasıyla iç çatışmayı körükleyebilecek provokasyonlara imza atabilir.
Terörün dininin ve milliyetinin olmadığı gerçeğini asla unutmamalıyız.
Özellikle de terörü kullanarak bir iç çatıştırma çıkartma planı olduğunu dikkate aldığımızda, gerçekleşen kanlı terör eylemlerine karşılık etnik unsurların hedef alınmaması, devletin, siyasilerimizin ve halkımızın bu noktada duyarlı olması gerekmektedir.
Her zamandan daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın, "Türk-Kürt kardeştir", "Bir kolumu kesseniz Türk kanı, diğer kolumu kesseniz Kürt kanı akar", "Kürtler de Türk boyundandır" birlik anlayışına, üniter yapı vurgusuna her zamandan daha fazla ihtiyacımız var. "Her vatandaşımıza, sırf bu ülkenin vatandaşı olduğu için 1000 TL vatandaşlık maaşı vereceğiz" anlayışına ihtiyacımız var.
Unutmayalım, milletimizi oluşturan insanlarımız kazanılmalı, bunun projeleri ortaya konulmalı; mücadele ise sadece terörle ve terörün arkasındaki küresel kirli ellerle yapılmalıdır.
Bunun da adı Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet-Milli Devlet tezidir.
İkinci çatışma senaryosu ise mezhepler arası planlanmaktadır. Yine ülkemiz özelinde ifade edersek, Şii-Sünni-Alevi çatışması?
Bu çerçevede, yine ülkemiz üzerinde menfur hesapları olanlar, Ortadoğu'da yaşanan çatışmaları ülkemize transfer etmeye çalışmaktadır.
Yaşadığımız terör saldırılarıyla Ortadoğu'da yaşananlar arasındaki benzerlik bunu açıkça göstermektedir. Esasen bu tür katliamlar Ortadoğu'ya, İslam coğrafyasına da ait değildir; açıkça ifade etmek gerekirse Batı medeniyetinin makyajsız halidir, bu "tek dişi kalmış canavarın" ürünüdür.
İslam anlayışında Allah'ın yarattığı her varlık kutsaldır, eziyet edilmez, zulmedilmez, "Yaradılanı severim Yaradandan ötürü" prensibi hakimdir.
Küresel terör, "Güçlü olan kazanır", "Güçlü balık, zayıf balığı yutar" emperyal düşüncesinin bir ürünüdür, "Haçlı seferlerinin" güncel halidir, Filistin'de yapılan katliamların bir uzantısıdır.
İslam'ı anlama ve yaşama noktasında farklı mezhep ve meşrepler olabilir. "Allah birdir", "Hz. Muhammed (s.a.v.) bizim peygamberimizdir", "Kitabımız Kur'an'dır", "Kıblemiz Kabe'dir" diyen herkes Şii de olsa, Sünni de olsa, Alevi de olsa Müslüman'dır.
Müslüman'ın Müslüman'a kanı haramdır, haksız yere kan dökerse dinden çıkar, birbirine namlu doğrultması bile caiz değildir.
Hepimizin ortak paydası Ehl-i Beyt'tir, çünkü Sünni kaynaklarda da, Şii kaynaklarda da Hz. Peygamberin Havz-ı Kevser'in başına kadar asla birbirinden ayrılmayacak olan iki emanetinden birisi Ehl-i Beyt'tir. Yine O'nun ifadesiyle Ehl-i Beyt, kurtuluş için, helak olmamak için binilmesi gereken Nuh'un Gemisi'dir.
Bu gerçekleri de yine yıllardır Prof. Dr. Baş haykırmaktadır, "Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt" tezinin sahibidir, dünyada ilk ve tek olan Ehl-i Beyt Külliyatı'nın sahibidir.
Bugüne kadar Şii-Sünni çatışması çıkmadıysa, bu Prof. Dr. Baş'ın "Şii-Sünni-Alevi Müslüman'dır, birdir, kardeştir" duruşu sebebiyledir.
Eğer gerçekten bir ve beraber olmak istiyorsak, birlik ve beraberlik konusunda samimiysek, terörden ve de terörün bölücü etkilerinden kurtulmak istiyorsak, bunun tek çıkış kapısı Prof. Dr. Haydar Baş'ın milli ve dini bütünlük projeleridir, bu projelerinin yer aldığı ve de dünyanın birçok ülkesinde uygulanan ve netice alınan model ve tezleridir.
Birincisi, etnik çatışma; ikincisi, mezhepsel çatışma?
Ülkemiz açısından durumu değerlendirirsek, etnik çatışmadaki öncelikleri Türk-Kürt çatışmasıdır. Esasen onların nihai planı, asırlar önce Hacı Bektaş-ı Veli'nin Ehl-i Beyt mayasıyla yoğurduğu, Lozan Antlaşmasıyla da teminat altına alınan Türk milletini darmadağın etmektir; 36 etnik unsuru millet olmaktan çıkartıp, birbirine namlu doğrultur vaziyete getirmektir; Anadolu topraklarını iç savaşlarla kan gölüne çevirmektir.
Bu çatışmalar yaşanırken, onlar masalarında kadehlerini tokuşturarak oluşturdukları bu kaos ve katliam tablosunu zevkle, mutlulukla izleyecekler, sonra da kurguladıkları projeleri sonlandıracaklar.
Yıllardır yaşadığımız ve son zamanlarda şiddetini artıran ve de daha sık aralıklarla, hatta haftada bir gerçekleşen kanlı terör eylemlerinin hedefinde de işte bu Türk-Kürt çatışması çıkarma hedefi vardır.
Provokasyona oldukça açık olan günlerden geçiyoruz. PKK'lı teröristler canlı bomba eylemleri gerçekleştirerek milletin sabrını zorlarken, birileri de kalkıp teröre karşı oluşan bu kin ve nefreti toplumsal bir çatışmaya dönüştürebilir.
Unutmayalım ki, nasıl terörü bir maşa olarak kullanan menfur hesaplı eller varsa, aynı eller halkın içinde de var olan ajanları vasıtasıyla iç çatışmayı körükleyebilecek provokasyonlara imza atabilir.
Terörün dininin ve milliyetinin olmadığı gerçeğini asla unutmamalıyız.
Özellikle de terörü kullanarak bir iç çatıştırma çıkartma planı olduğunu dikkate aldığımızda, gerçekleşen kanlı terör eylemlerine karşılık etnik unsurların hedef alınmaması, devletin, siyasilerimizin ve halkımızın bu noktada duyarlı olması gerekmektedir.
Her zamandan daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var.
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın, "Türk-Kürt kardeştir", "Bir kolumu kesseniz Türk kanı, diğer kolumu kesseniz Kürt kanı akar", "Kürtler de Türk boyundandır" birlik anlayışına, üniter yapı vurgusuna her zamandan daha fazla ihtiyacımız var. "Her vatandaşımıza, sırf bu ülkenin vatandaşı olduğu için 1000 TL vatandaşlık maaşı vereceğiz" anlayışına ihtiyacımız var.
Unutmayalım, milletimizi oluşturan insanlarımız kazanılmalı, bunun projeleri ortaya konulmalı; mücadele ise sadece terörle ve terörün arkasındaki küresel kirli ellerle yapılmalıdır.
Bunun da adı Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet-Milli Devlet tezidir.
İkinci çatışma senaryosu ise mezhepler arası planlanmaktadır. Yine ülkemiz özelinde ifade edersek, Şii-Sünni-Alevi çatışması?
Bu çerçevede, yine ülkemiz üzerinde menfur hesapları olanlar, Ortadoğu'da yaşanan çatışmaları ülkemize transfer etmeye çalışmaktadır.
Yaşadığımız terör saldırılarıyla Ortadoğu'da yaşananlar arasındaki benzerlik bunu açıkça göstermektedir. Esasen bu tür katliamlar Ortadoğu'ya, İslam coğrafyasına da ait değildir; açıkça ifade etmek gerekirse Batı medeniyetinin makyajsız halidir, bu "tek dişi kalmış canavarın" ürünüdür.
İslam anlayışında Allah'ın yarattığı her varlık kutsaldır, eziyet edilmez, zulmedilmez, "Yaradılanı severim Yaradandan ötürü" prensibi hakimdir.
Küresel terör, "Güçlü olan kazanır", "Güçlü balık, zayıf balığı yutar" emperyal düşüncesinin bir ürünüdür, "Haçlı seferlerinin" güncel halidir, Filistin'de yapılan katliamların bir uzantısıdır.
İslam'ı anlama ve yaşama noktasında farklı mezhep ve meşrepler olabilir. "Allah birdir", "Hz. Muhammed (s.a.v.) bizim peygamberimizdir", "Kitabımız Kur'an'dır", "Kıblemiz Kabe'dir" diyen herkes Şii de olsa, Sünni de olsa, Alevi de olsa Müslüman'dır.
Müslüman'ın Müslüman'a kanı haramdır, haksız yere kan dökerse dinden çıkar, birbirine namlu doğrultması bile caiz değildir.
Hepimizin ortak paydası Ehl-i Beyt'tir, çünkü Sünni kaynaklarda da, Şii kaynaklarda da Hz. Peygamberin Havz-ı Kevser'in başına kadar asla birbirinden ayrılmayacak olan iki emanetinden birisi Ehl-i Beyt'tir. Yine O'nun ifadesiyle Ehl-i Beyt, kurtuluş için, helak olmamak için binilmesi gereken Nuh'un Gemisi'dir.
Bu gerçekleri de yine yıllardır Prof. Dr. Baş haykırmaktadır, "Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt" tezinin sahibidir, dünyada ilk ve tek olan Ehl-i Beyt Külliyatı'nın sahibidir.
Bugüne kadar Şii-Sünni çatışması çıkmadıysa, bu Prof. Dr. Baş'ın "Şii-Sünni-Alevi Müslüman'dır, birdir, kardeştir" duruşu sebebiyledir.
Eğer gerçekten bir ve beraber olmak istiyorsak, birlik ve beraberlik konusunda samimiysek, terörden ve de terörün bölücü etkilerinden kurtulmak istiyorsak, bunun tek çıkış kapısı Prof. Dr. Haydar Baş'ın milli ve dini bütünlük projeleridir, bu projelerinin yer aldığı ve de dünyanın birçok ülkesinde uygulanan ve netice alınan model ve tezleridir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025