Taşkesti'de kar durmaksızın yağıyor.
Bulunduğumuz konaklama tesisinde adeta mahsur kaldık.
Sosyal medya paylaşımlarında, yola çıkan vatandaşların karla mücadele paylaşımları var.
Göynük otobüsü 1.5 saatlik Bolu yolunu gidememiş, yarım saatlik Mudurnu'ya 3.5 saatte ancak varabilmiş.
Hâlâ önünde aşması gereken bir tepe karakolu var.
Yol her ne kadar açılmaya çalışılsa da, yağan kar yeniden yolları kapatıyor.
Küçük çocuklar yanımda, büyükleri benimle gelmediler, derslerini bahane ederek.
Düşünüyorum da ilk defa onlara sitem edemiyorum. Hani, en azından onlar evdeler.
Karda mahsur kalınca da, hemen aklıma şu Kanada'dan paylaşım yapan Türk vatandaşı geliyor.
Konu uzun, dileyen okuyucularım 'Kanada'da bir Türk'ün karla imtihanı' konulu blog yazısını okuyabilirler.
Konuyu bilenler gülümsemeye başlamışlardır.
Çocuklar bu duruma bayıldı. Epeyce mutlu oldular evden dışarı çıkıp işe gitmediğime.
Küçük kızımla ilk defa bu kadar çok yakınlaştık sanırım. Ortanca oğlum, tesisin termal havuzundan hiç çıkmıyor nerdeyse.
Ben de artık, saldım çayıra, mevlam kayıra modundayım.
Bakınıyorum öyle boş boş elimdeki telefona, canım da sıkılmadı değil.
Köşe yazılarını, bütün haberleri, neredeyse her görüşten bütün gazeteleri okuyup bitiriyorum.
Bunları okurken, duygu ve düşüncelerimi iki sınıfa ayırıyorum.
Birincisi üzüldüğüm haberler, ikincisi canımı sıkan haberler. Yine canımı sıkan bir haber okudum.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı; "Türkiye'ye bağlanmak korkunç" demiş.
"Federal çözüme tez zamanda varılmazsa, bölünmüşlüğün kalıcı hale geleceğini, Kıbrıs'ın Ankara hükümeti tarafından yutularak, De facto Türkiye iline dönüşeceğini" söylemiş.
Kendisinden beklenildiği üzere bu demeci, İngiliz Guardian'a vermiş.
Bu durum Rum tarafında da geniş yankı ve memnuniyet oluşturmuş.
Bu duruma KKTC Başbakanı Ersin Tatar tepki göstererek, "bunun seçimleri kazanmaya yönelik, art niyetli bir söylem olduğunu" belirtiyor.
Akıncı'nın bence en önemli söylemi, "İkinci bir Tayfun Sökmen olmayacağım" demesi olmuştur.
Sayın Akıncı, Tayfur Sökmen Paşa nere, sen nere!
Tayfur Sökmen Paşa, Hatay Cumhuriyeti'nin ilk ve son Cumhurbaşkanı. Bence bölgenin işgale karşı en büyük direniş sembolü.
Döneminin en önemli istihbaratçılarından. Hatta bugünkü Hatay'ın kurulmasında Fransız ayak oyunlarını, Atatürk'ün emriyle Türkiye lehine çeviren bir vatansever.
Bütün bunlara rağmen, 20 Ekim 1921'de Ankara Anlaşması ile Hatay Sancağı,
Fransız mandası altındaki Suriye'ye bağlanıyor.
Burada da çok büyük detaylar yatıyor aslında.
Bu anlaşmanın 6.maddesine göre, Misak-ı Milli'nin tanındığına dair bir ifade bulunmaktadır.
Bu ifadeye göre İskenderun, Suriye sınırları içerisinde kalacak, burada özel bir idare kurulup, Türk milli kültürünü geliştirmek için her türlü kolaylıktan yararlanılacaktır. Resmi dil de Türkçe olacaktır.
Atatürk, "10 Ocak 1922'de Fransa'nın Anadolu'dan çekilip, Suriye'de kalmasına rağmen bu şartlar, Misak-ı Milli'nin kabulüdür" der.
27 Ocak 1937, Atatürk çok hasta. Cenevre'de toplanan Milletler Meclisi Hatay'ın bağımsızlığına karar veriyor. Bu durum karşısında Türkiye, Milletler Meclisinden çıkıyor. Fransa ile yapılan görüşmeler sonuç vermeyince, Atatürk hasta yatağından fırlarcasına kalkıyor, Adana ve Mersin'de ordusunun nabzını tutuyordu.
Tarih 30 kasım 1937, Fransızlar Atatürk'ün kararlılığını görmüşlerdi. Onunla savaşmaktansa, Hatay'da bağımsız bir seçim kabul edildi. Bu anlaşma şartlarının sağlanması maksadıyla, Albay Şükrü Kanatlı komutasındaki birliklerimiz Hatay'a girdi.
13 Ağustos'ta seçimler yapıldı. 12 Eylül 1938'de Bağımsız Hatay Cumhuriyet'i kuruldu.
30 Haziran 1939'da Türkiye'ye katılma kararı aldılar.
Tayfur Sökmen Paşa, Atatürk'ün emrinde bir vatanseverdir. Bir ömür, Hatay için çabalamıştır.
Evet, Tayfur Sökmen olmak pek de kolay bir şey değil, siz ne dersiniz sevgili okurlar?
- Bozkırın gönül eri: Neşet Ertaş / 21.03.2021
- İtirazım var / 14.03.2021
- Sığır / 07.03.2021
- Çokomel, piskevit ve Jason Stetham / 28.02.2021
- Uğursuz Safiye(!) / 21.02.2021
- Minik Kuş’um / 14.02.2021
- 7 yıl askerlik, 7 yıl hapis, bizim Recep / 07.03.2020
- Keser döner sap döner / 26.02.2020
- Ağlatan mutluluk / 25.02.2020