FASL-I MUHABBET / Ümit KAYAÇELEBİ
"Tatlı dillim
Güler yüzlüm
Ey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni arıyor
Neredesin sen".
Tatlı dil üzerine yazılmış bir çok şiir olduğu gibi, yine bir çok da şarkı ve türkü vardır. Kırşehirli Neşet Ertaş ustamız da bir türküsünde önce insanın yüzünü değil, tatlı dilini överek söze ve saza başlar.
Tatlı dil ile ilgili yazar Şevket Rado'nun Eşref Saat'inden aldığım bir bölümü siz değerli okuyucularımın görüşlerine arz ediyorum:
"Mağaza vitrinlerindeki mankenleri bilirsiniz. Hepsi güler yüzlüdür, içlerinde pek de güzelleri vardır. Ama dilleri olmadığı için soğuk dururlar. Onlar her ne kadar insana benzer iseler de sahici insanları güzel yapan, sıcak yapan dildir. Ama her dil değil. Dilin de tatlısı olmalı. Allah bir adama herşeyin tatlısını, yalnız dilin acısını verdi mi insan ne yapsa kâr etmez. Öylesinin sevimli, cana yakın olmasına imkân yoktur. Çünkü o dil ağzın içinde her dönüşünde can yakar, kalp kırar. "Dil yarası yaraların en derinidir" derler. Doğru sözdür. Bıçağın açtığı yara zamanla kapanır, dil yarası ruhun en gizli yerlerinde boyuna işler, bir türlü kapanmak nedir bilmez.
Üstelik acı dilin zararı yalnız kendisine değildir. Kendi sahibini de dünya güzeli olsa çirkinleştirir. Nice güzel insanlar vardır ki dilleri yüzünden sevilmezler, "şeytan görsün yüzünü" deyip köşe bucak kaçtığımız insanlar hep o cins insanlardır.
Ama tatlı dil öyle mi ya? "Yılanı deliğinden çıkarır" derler. Yılan pek insan dilinden anlamaz ama tatlı dilin neler yapmaya kadir olduğunu anlatmak için herhalde böyle demişler. Ne kadar öfkeli olursanız olun, tatlı dil sizi yatıştırır. Yapamayacağınız işleri size tatlı dille güler yüzle yaptırıverir.
Tatlı dilin mucizesi işte budur. Konuşmayı, sözün sırasını getirmeyi de bir hüner saymalı. Tatlı konuşmalarıyla tanınmış insanlar vardır. Onları dinlemek başlı başına bir zevktir. Hani bazı insanlar için "Ağzından bal akıyor" derler. İşte bu ağızdan akan bal, tatlı dilin balıdır.
Tatlı dil insanlar için başlı başına bir kuvvettir. Dünyaya biraz sevimli olarak gelmenin elbette büyük avantajları vardır. İnsanlar başkaları hakkındaki ilk hükümlerini yüzlerine bakarak verirler, sonra da konuşmasına...
Güler bir yüz, tatlı bir dille tamamlandığı zaman, insana bütün kapılar açılır. Gerçekten dilin, tatlı dil olmak şartlarıyla açamayacağı kapı çözemeyeceği düğüm yoktur. Gönüller onunla fethedilir.
Madem ki tatlı dil her kapıyı açan sihirli bir anahtar, öyle ise ne duruyoruz, dilimizi tatlılaştıralım. Gönülleri fetheden tatlı dil, bütün gücünü gönülden alır. İnsanın dilinin tatlı olması için gönlünün tatlı ve iyi olması gerekir.
Kötü bir adamın dökeceği tatlı dil, tilkinin kargaya döktüğü tatlı dil gibidir. İnsanı belki kısa bir zaman için aldatır, ama çok çabuk da foyası çıkar. Gerçek tatlı dil, iyi insanda olur. Yüreği merhametle, sevgi ile dolu insanın dili kendiğilinden tatlılaşır.
Bu geçici dünyada gönül yıkmanın, kalp kırmanın boşluğunu sezecek kadar olgun bir hayat anlayışına varmalı ki insan, en küçüğünden en büyüğüne kadar tatlı dille, güler yüzle seslenebilsin".
Ne diyelim yüce Mevlam bizi rahmetli Eşref Rado'nun dediği gibi "Tatlı dilli, güler yüzlü" kullarından eylesin inşallah.
"Tatlı dillim
Güler yüzlüm
Ey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni arıyor
Neredesin sen".
Tatlı dil üzerine yazılmış bir çok şiir olduğu gibi, yine bir çok da şarkı ve türkü vardır. Kırşehirli Neşet Ertaş ustamız da bir türküsünde önce insanın yüzünü değil, tatlı dilini överek söze ve saza başlar.
Tatlı dil ile ilgili yazar Şevket Rado'nun Eşref Saat'inden aldığım bir bölümü siz değerli okuyucularımın görüşlerine arz ediyorum:
"Mağaza vitrinlerindeki mankenleri bilirsiniz. Hepsi güler yüzlüdür, içlerinde pek de güzelleri vardır. Ama dilleri olmadığı için soğuk dururlar. Onlar her ne kadar insana benzer iseler de sahici insanları güzel yapan, sıcak yapan dildir. Ama her dil değil. Dilin de tatlısı olmalı. Allah bir adama herşeyin tatlısını, yalnız dilin acısını verdi mi insan ne yapsa kâr etmez. Öylesinin sevimli, cana yakın olmasına imkân yoktur. Çünkü o dil ağzın içinde her dönüşünde can yakar, kalp kırar. "Dil yarası yaraların en derinidir" derler. Doğru sözdür. Bıçağın açtığı yara zamanla kapanır, dil yarası ruhun en gizli yerlerinde boyuna işler, bir türlü kapanmak nedir bilmez.
Üstelik acı dilin zararı yalnız kendisine değildir. Kendi sahibini de dünya güzeli olsa çirkinleştirir. Nice güzel insanlar vardır ki dilleri yüzünden sevilmezler, "şeytan görsün yüzünü" deyip köşe bucak kaçtığımız insanlar hep o cins insanlardır.
Ama tatlı dil öyle mi ya? "Yılanı deliğinden çıkarır" derler. Yılan pek insan dilinden anlamaz ama tatlı dilin neler yapmaya kadir olduğunu anlatmak için herhalde böyle demişler. Ne kadar öfkeli olursanız olun, tatlı dil sizi yatıştırır. Yapamayacağınız işleri size tatlı dille güler yüzle yaptırıverir.
Tatlı dilin mucizesi işte budur. Konuşmayı, sözün sırasını getirmeyi de bir hüner saymalı. Tatlı konuşmalarıyla tanınmış insanlar vardır. Onları dinlemek başlı başına bir zevktir. Hani bazı insanlar için "Ağzından bal akıyor" derler. İşte bu ağızdan akan bal, tatlı dilin balıdır.
Tatlı dil insanlar için başlı başına bir kuvvettir. Dünyaya biraz sevimli olarak gelmenin elbette büyük avantajları vardır. İnsanlar başkaları hakkındaki ilk hükümlerini yüzlerine bakarak verirler, sonra da konuşmasına...
Güler bir yüz, tatlı bir dille tamamlandığı zaman, insana bütün kapılar açılır. Gerçekten dilin, tatlı dil olmak şartlarıyla açamayacağı kapı çözemeyeceği düğüm yoktur. Gönüller onunla fethedilir.
Madem ki tatlı dil her kapıyı açan sihirli bir anahtar, öyle ise ne duruyoruz, dilimizi tatlılaştıralım. Gönülleri fetheden tatlı dil, bütün gücünü gönülden alır. İnsanın dilinin tatlı olması için gönlünün tatlı ve iyi olması gerekir.
Kötü bir adamın dökeceği tatlı dil, tilkinin kargaya döktüğü tatlı dil gibidir. İnsanı belki kısa bir zaman için aldatır, ama çok çabuk da foyası çıkar. Gerçek tatlı dil, iyi insanda olur. Yüreği merhametle, sevgi ile dolu insanın dili kendiğilinden tatlılaşır.
Bu geçici dünyada gönül yıkmanın, kalp kırmanın boşluğunu sezecek kadar olgun bir hayat anlayışına varmalı ki insan, en küçüğünden en büyüğüne kadar tatlı dille, güler yüzle seslenebilsin".
Ne diyelim yüce Mevlam bizi rahmetli Eşref Rado'nun dediği gibi "Tatlı dilli, güler yüzlü" kullarından eylesin inşallah.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.