Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'e Ege Denizi'nde bulunan Taşoz Adası ile ilgili şu soruyu sorar:
"Yunanistan'ın egemenlik bölgesinde olmayan Taşoz Adasındaki kıta sahanlığı ve münhasıran ekonomik bölge olarak Türkiye Cumhuriyeti'ne ait iken burada Yunan enerji şirketi tarafından hiçbir engelle karşılaşmadan yapılan, 2015 yılında başlatılan arama çalışmaları sonucunda 7 petrol kuyusuna 2017 yılında 11 petrol kuyusu daha eklenerek 3.823 varil ham petrol çıkarılmaya başladı. 111 milyon varil petrol rezervi olan ve Türkiye'nin bölgesi sayılan alanda buna kim izin veriyor? Bunun Türkiye'yle bir bağı var mı? Bu konudaki çalışmalar hangi aşamadadır?"
Bakan Fatih Dönmez bu soruya yazılı olarak şu cevabı verir: "Taşoz Adası, Lozan Anlaşmasının 12. maddesi ile doğrulanan 13 Şubat 1914 tarihli Büyük Devletler Kararı ile Yunan egemenliğine bırakılmıştır. Ege Denizi'nde, Türkiye ve Yunanistan tarafından ülke ve ada karasularının (6 mil) dışında herhangi bir petrol ve doğal gaz arama ve üretim çalışması yapılmamaktadır. Medyada bahsi geçen ve Taşoz Adası'nda yapılan arama ve üretim çalışmaları Yunanistan'ın karasuları sınırları dâhilindedir. Ayrıca, Ege Denizi'ndeki olası çalışmalar, hassasiyeti nedeniyle, askeri unsurlarımız tarafından sürekli takip edilmektedir."
Bakan Dönmez, kısaca Yunanistan, "bizim karasularımızdan değil, kendi karasularından çıkarıyor", "Taşoz Adası bize ait değil" diyor. Peki, olayın aslı ne? Taşoz bizim mi, yoksa Bakan'ın iddia ettiği gibi Yunan'ın mı?
Ege adaları konusunda en kapsamlı belgeli araştırmalar Millî Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım'a ait…
Sayın Yalım, Ege adaları ve özelde de Taşoz adası ile ilgili şu bilgileri veriyor: "1923 Lozan Antlaşması'nın 12 ve 13'ncü maddelerine göre; Taşoz, Semadirek, Limni, Bozbaba, Midilli, İpsara, Sakız, Sisam ve Ahikerya adalarının mülkiyeti ile adaların karasuları, bitişik bölge, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeleri Türkiye Cumhuriyeti'ne aittir. Anılan adalarda ve adaların deniz yetki alanlarında bulunan petrol, doğalgaz, balık ve benzeri her türlü canlı/cansız varlıkların sahibi Türkiye'dir."
Ümit Yalım, gerek 13 Şubat 1914 tarihli Büyük Devletler Kararı ile gerekse Lozan'la, Yunanistan'a bu adaların egemenliğinin değil, sadece kullanım hakkı yani zilyetlik (possession) hakkı verildiğini belirtiyor.
Her iki anlaşmada da sayılan adaların egemenlik hakkı Türkiye'ye aittir. Bu, resmi belgelerle sabittir.
Yapılan bu uluslararası anlaşmalara göre, Yunanistan bu adaları askeri amaçla kullanamaz, egemenlik hak iddia edemez, buradaki toprakları ya da madenleri ele geçiremez. Uluslar arası anlaşmalar böyle olmasına rağmen, mülkiyeti Türkiye'de olan Taşoz Adası Yunanistan tarafından askeri amaçlarla da kullanılmaktadır ve petrol de çıkarılmaktadır.
Yunanistan daha önceki hükümetler döneminde de Taşoz Adası'ndan petrol çıkarma girişimlerinde bulundu.
1987 yılında bir deneme yaptı ama dönemin hükümeti tarafından bu engellendi. Sadece bu hadise bile gerçeği ortaya koymaktadır.
2015 yılından itibaren Yunan enerji şirketi Energean, İsrail şirketi Kerogen Capital ile birlikte Prinos adlı bölgeden petrol çıkarmaya başladılar.
Bu bölgede 31 metre derinlikte 7 petrol kuyusu açıldı. Petrol kuyularının Taşoz Adası'na olan uzaklığı 8 kilometre, Yunanistan'ın kuzey kıyılarına uzaklığı ise 18 Kilometre…
Uluslararası anlaşmalara göre, Taşoz karasularından çıkartılan petrolün gerçek sahibi Türkiye ama petrolü Yunanistan çıkartıyor, petrolümüzü resmen çalıyor.
2017 yılında bu petrol kuyularının sayısı 11'e çıktı ve günlük 3823 varil petrol çıkartılıyor. Bu petrol deniz tabanına döşenen petrol boru hattı ile Yunanistan Kavala'daki rafineriye pompalanıyor.
Bölgede yapılan sismik araştırmalarda, Taşoz karasularında 111 milyon varil petrol rezervi olduğu tespit edildi.
Adalar askeri amaçlı olarak da kullanılıyor dedik; Yunanistan, Taşoz Adası'nda 14 Mart 2017'de Seferberlik Tatbikatı, 6 Ekim 2018'de de Agrypnos Frouros Atışlı Arazi Tatbikatı gerçekleştirdi. Atışlı Arazi Tatbikatı'na Yunan Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Alkiviadis Stefanis de katıldı. Tatbikatın haber ve resimleri Yunan Kara Kuvvetleri Komutanlığı Resmi İnternet Sitesi'nde yayımlandı. Tatbikatta gerçek mermiler, sis bombaları, 12,7 mm'lik uçaksavar silahları, uçaksavar taretleri, MG3 makinalı tüfekleri kullanıldı.
Tatbikata Yunan SAT komandolarının yanında, Taşoz Adası'ndaki Yunan vatandaşlarından teşkil edilen milis kuvvetler de katıldı.
Elbette ki Ege Denizi'nde tek işgal edilen adamız Taşoz değil, egemenliği bize ait olan 18 ada ve 1 kayalık da Yunan işgali altında… Buralardan çıkartılan petrollerimizi çalıyorlar, buralara asker ve silah yığarak ülkemizin güvenliğini bizim adalarımızdan tehdit ediyorlar. Unutmayalım ki, Yunanistan'ın ulusal güvenlik tehdidi olarak resmen ilan ettiği tek devlet var o da Türkiye… Türkiye'ye ait adalardaki Yunan silahlanması elbette ki Türkiye'ye karşı…
Türkiye'nin mevcut siyasilerinin yaşanan bu gelişmelere tepkisizliği, hatta daha da ötesi "buralar Yunan'a ait" tarzındaki açıklamaları gerçekten endişe verici…
Ama bu konuda da perde arkasındaki gerçek, Batılı ülkelere olan ekonomik bağımlılığımızdır. Adamların parasına muhtaç olunca, yaramaz çocuğunun hırçınlıklarını da görmezden gelmek zorunda kalıyorsun.
Ekonomik ve özelde de parasal bağımsızlığımız olmadığı müddetçe bu işgallere asla dur diyemeyiz. Bu açıdan da bakıldığında "Bu işi Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu yapar."
Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nin ve emek ve üretim karşılığı devreye konulan Milli Para formülünün hayata geçtiği bir Türkiye, ekonomide bağımsız, siyasette bağımsız, her konuda tam bağımsız, ordusu güçlü bir Türkiye'dir. Böyle bir Türkiye, elbette ki her karış toprağını koruma gücüne sahip olacaktır.
Her şeyden önemlisi düşmanlarımız bir karış toprağımıza dahi dokunma cesaretini bulamayacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025