Oh be, bu yıl da bu zevki tatmak nasip oldu.
Geçen söylemiştim, ben her sene, taşınırım,düşünürüm, düşünürüm, taşınırım.
Bu da benim zevkim,
Kim, İMF'den yardım dilenmekten,
Kimi ABD'ye müttefik olmaktan,
Kimi, şiir yazmaktan,
Kimi tikinden hoşlanır, ben de taşınmaktan.
Öyle taşınmak deyip geçmeyin ha!
Her sene yeni yeni insanlar tanıyorsunuz, yeni komşular, yeni bakkal amcalar, market dedeler, hipermarket büyük dedeler ediniyorsunuz.
Ne yalan söyleyeyim, bakkal amcadaki cana yakınlığı ne market dedede, ne de hipermarket büyük dedede gördüm.
Bakkal amcayı siz, bakkal maca da sizi tanır.
O hoşsohbettir aynı zamanda.
Size bir şey satmanın dışında başka bir çok derdinize de ortaktır o.
Hastanızla ilgilenir, derdinize çözüm bulur, ölünüzü taşır, sırtınızı kaşır, sacınızı tarar, çözümler arar.
Bizden biridir o.
O bizim kültürümüzdür.
Ben şu an kadar ne bir süpermarket dede, ne de hipermarket büyü dede sahibi tanıdım.
Gider satın alacağınız şeyi alır evinize dönersiniz.
Sahibini tanımanız neredeyse imkansızdır.
Onun tek derdi size satmak, sadece satmak.
Paranızı alıp, yollamak.
Ha bir başka şey daha yok bu kültürde;
"Ben bugün siftah ettim, biraz da komşumdan alın."
Hani şu Fatih'in fetih hazırlıklarına cesaret kaynağı olan hal.
Ne alacaksan buradan alacaksın, komşu bakkal nal çaksın.
Bu konuya bir nokta koyalım ve asıl konumuza geçelim.
Komşuluk tarihe karıştı.
Bir sene kiracı olarak oturduğum evden ayrılırken, "Allah'a ısmarladık, hakkını helal et" deyecek bir kişi edinemedim.
Benim kabahatim, kabul de, ben o eve, sonradan taşındım.
Komşularımın bir "hoş geldin"e gelmesi gerekmez miydi?
Ve ardından gelen diğer dostluklar.
Yalnız şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, ben komşularımla dostluğu temin için her fırsatı değerlendirdim.
Bunların başında kimine "Selamün aleyküm" dedim, kimine de "iyi akşamlar."
Bunu her fırsatta yaptım.
Komşum utangaç kız gibi önüne baktığı anlarda bile.
Hepsinden "iyi akşamlar"ıma karşılık buldum da, "selamün aleyük" bazen havada kaldı.
Adama selam veriyorum, adam uzaydan yeni gelmiş, bu da nereden çıktı der gibi melül melül yüzüme bakıp duruyor.
Selamlaşmayı unuttuk.
Aramızdaki muhabbetin, kaynaşmanın en önemli unsuru olarak Hz. Peygamber tarafından belirlenmiş olan "selamlaşa" yavaş yavaş tarihe karışıyor.
"İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek manada) iman etmiş olamazsınız, bunu temin etmek istiyorsanız, selamı aranızda ifşa edin."
İfşa etmek, her Müslüman'a selam vermek.
Biz selam yerine başka şeyleri ifşa etmeye başladık.
Bunların içinde aile sırları bile var.
Selamı ifşa etmek yerine mahrem şeyleri ifşa etmek.
Sırrı ifşa etmek.
Bu da ayrı bir hastalık.
Bununla başımıza gelenler.
"Sırrın senin esirindir, ifşa edince sen onun esiri olursun."
Aman Allah'ım! Ne güzel bir söz.
Selamlaşma, ezan gibi, Müslümanların sembolüdür.
Yabancı bir memlekette duyduğunuz ezan size neyi hatırlatıyorsa, selam da aynı şeyi hatırlatıyor.
Sokakta karşılaştığım yaşlı amcalara selam verdiğim zaman yüzlerinde oluşan şaşkınlığı görmelisiniz.
Baban canlanıp mezarından kalktı deseniz ancak bu kadar şaşakalır.
Selam, hiçbir mesai gerektirmeyen, masrafsız, zamsız, faturasız, fişsiz bir iş.
Selamlaşalım, her sene taşınmanız imkansız, ama selamlaşmak mümkün.
Geçen söylemiştim, ben her sene, taşınırım,düşünürüm, düşünürüm, taşınırım.
Bu da benim zevkim,
Kim, İMF'den yardım dilenmekten,
Kimi ABD'ye müttefik olmaktan,
Kimi, şiir yazmaktan,
Kimi tikinden hoşlanır, ben de taşınmaktan.
Öyle taşınmak deyip geçmeyin ha!
Her sene yeni yeni insanlar tanıyorsunuz, yeni komşular, yeni bakkal amcalar, market dedeler, hipermarket büyük dedeler ediniyorsunuz.
Ne yalan söyleyeyim, bakkal amcadaki cana yakınlığı ne market dedede, ne de hipermarket büyük dedede gördüm.
Bakkal amcayı siz, bakkal maca da sizi tanır.
O hoşsohbettir aynı zamanda.
Size bir şey satmanın dışında başka bir çok derdinize de ortaktır o.
Hastanızla ilgilenir, derdinize çözüm bulur, ölünüzü taşır, sırtınızı kaşır, sacınızı tarar, çözümler arar.
Bizden biridir o.
O bizim kültürümüzdür.
Ben şu an kadar ne bir süpermarket dede, ne de hipermarket büyü dede sahibi tanıdım.
Gider satın alacağınız şeyi alır evinize dönersiniz.
Sahibini tanımanız neredeyse imkansızdır.
Onun tek derdi size satmak, sadece satmak.
Paranızı alıp, yollamak.
Ha bir başka şey daha yok bu kültürde;
"Ben bugün siftah ettim, biraz da komşumdan alın."
Hani şu Fatih'in fetih hazırlıklarına cesaret kaynağı olan hal.
Ne alacaksan buradan alacaksın, komşu bakkal nal çaksın.
Bu konuya bir nokta koyalım ve asıl konumuza geçelim.
Komşuluk tarihe karıştı.
Bir sene kiracı olarak oturduğum evden ayrılırken, "Allah'a ısmarladık, hakkını helal et" deyecek bir kişi edinemedim.
Benim kabahatim, kabul de, ben o eve, sonradan taşındım.
Komşularımın bir "hoş geldin"e gelmesi gerekmez miydi?
Ve ardından gelen diğer dostluklar.
Yalnız şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, ben komşularımla dostluğu temin için her fırsatı değerlendirdim.
Bunların başında kimine "Selamün aleyküm" dedim, kimine de "iyi akşamlar."
Bunu her fırsatta yaptım.
Komşum utangaç kız gibi önüne baktığı anlarda bile.
Hepsinden "iyi akşamlar"ıma karşılık buldum da, "selamün aleyük" bazen havada kaldı.
Adama selam veriyorum, adam uzaydan yeni gelmiş, bu da nereden çıktı der gibi melül melül yüzüme bakıp duruyor.
Selamlaşmayı unuttuk.
Aramızdaki muhabbetin, kaynaşmanın en önemli unsuru olarak Hz. Peygamber tarafından belirlenmiş olan "selamlaşa" yavaş yavaş tarihe karışıyor.
"İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek manada) iman etmiş olamazsınız, bunu temin etmek istiyorsanız, selamı aranızda ifşa edin."
İfşa etmek, her Müslüman'a selam vermek.
Biz selam yerine başka şeyleri ifşa etmeye başladık.
Bunların içinde aile sırları bile var.
Selamı ifşa etmek yerine mahrem şeyleri ifşa etmek.
Sırrı ifşa etmek.
Bu da ayrı bir hastalık.
Bununla başımıza gelenler.
"Sırrın senin esirindir, ifşa edince sen onun esiri olursun."
Aman Allah'ım! Ne güzel bir söz.
Selamlaşma, ezan gibi, Müslümanların sembolüdür.
Yabancı bir memlekette duyduğunuz ezan size neyi hatırlatıyorsa, selam da aynı şeyi hatırlatıyor.
Sokakta karşılaştığım yaşlı amcalara selam verdiğim zaman yüzlerinde oluşan şaşkınlığı görmelisiniz.
Baban canlanıp mezarından kalktı deseniz ancak bu kadar şaşakalır.
Selam, hiçbir mesai gerektirmeyen, masrafsız, zamsız, faturasız, fişsiz bir iş.
Selamlaşalım, her sene taşınmanız imkansız, ama selamlaşmak mümkün.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024