Yaklaşık üç yıl boyunca,mevcut iktidarın bülteni konumundaki bir gazetede yazı yazdıktan,yapılan yanlışları kitlelere hazmettirme gayretlerinden sonra,mızrağın çuvala sığmadığını görünce gazete ile yollarını ayıran Ahmet Taşgetiren, epey zamandan beri de diyalogcu kadronun haftalık dergisi olan Aksiyon'da yazı yazıyor.Yazmasına yazıyor da,arabasına bindiği kadronun türkülerini söyleyen,makamlarını seslendiren türden yazılar oluyor tabii.Geçtiğimiz aylarda,söz konusu derginin 591.sayısında yayınlanan bir yazısını bir kenara not etmiştim,söylediklerine mim koymuştum,fakat bir türlü sıra gelmedi.Aradan aylar geçti,Yeni Mesaj'dan Uğur Kepekçi'nin "BOP camilerde" başlıklı yazısını ve Yeni Çağ'dan İsrafil Kumbasar'ın neredeyse aynı cümlelerle ifade edilen gerçekleri okuyunca,sayın Taşgetiren'in yazdıklarını tekrar hatırladım ve samimiyetle soruyorum:getirdiğin taşlar hangi duvarda?Kepekçi şunları yazmıştı:"Yanlış okumadınız BOP camilerde!Son günlerde Cuma günleri gerek ferdi gerekse merkezi sistemde yapılan vaaz-ı nasihatlerin farklı bir nitelik arz etmeğe başladığını gözlemlemekteyiz. Karşılaştığımız bu manzara karşısında tabiî ki bazı endişelere kapılmamak mümkün değil. Peki, nedir endişelerimiz?Camilerde yapılan cemaate yönelik sohbetlerde, BOP'çu ve Diyalogcu hoca efendiler türemeye başlamıştır. Cuma namazımı eda etmek üzere gittiğimde camide; bir hafta ferdi, bir hafta da merkezi sistemde dinlediğim sohbetlerde, İsrail'in yaptığı insanlık dışı katliamlara karşı getirilen ilginç ve insafsızca yorumlarla karşılaştım.Yapılan sohbetlerden bir kısmını arz edeyim; "Bölgemizde cereyan eden kanlı olaylara şahit olmaktayız. Tabiî ki bunları tasvip etmek mümkün değildir. Dökülen kanlar mutlaka durdurulmalıdır. Ancak bir de olaya bizim açımızdan bakalım. Dünyadaki genel durumumuza bir bakmamız lazımdır. Suçu birazda kendimizde aramamız lazımdır. Neden bu hallere düştük, dememiz lazımdır. Ortadoğu'da zulüm görenlerin, herhalde bu zulme müstahak olduğunu düşünüyorum(!) Yaşantılarındaki yanlışlıkların cezasını çekmektedirler(!) Peki, ABD dünyada neden hâkim güçtür, süper güçtür? Çünkü onlara Allah yardım etmektedir. Yaşantılarında, işlerinde alışverişlerinde, dürüst ilişkiler içerisindedirler.Yani onlar "Ameli Salih" (!) işlemektedirler. "Ameli Salih" den kastımız, güzel davranışlardır. Bakın onların hayatlarına; alışverişleri, davranışları, sanatları, icatları düzgün olduğu için Allah onları süper güç yapmıştır."Bir başka hoca efendi;(!) "İslam'ın hoşgörüsü sayesinde bakın dünyanın her yerinde barış hâkimdir. Eskiden farklı mezhep sahipleri bir arada bile bulunamazken, batıda bir Protestan ile Katolik bile bir araya gelmezken şimdi farklı dinler birbiriyle aynı ortamda barışla bir arada yaşamaktadırlar(!)" ifadelerini kullanmıştır.Yapılan bu yorumlara bakınca yapılmak istenilenleri anlamamak fazla saflık olsa gerektir. İslam din olarak gönderildiğinden bu yana, ilk defa ABD gibi tarihi kan ve işgal kokan, kurulmasından bu yana sadece sömürgecilikten başka bir fiili olmayan bir devlete "Ameli Salih" vasfı yakıştırılmıştır(!) İnsafsızca söylenen bu sözler olsa olsa yüklenen bir görevin ürünüdür. Yoksa iman ve vicdan sahibi birilerinin bu cümleleri kullanması mümkün değildir. İşin acı tarafı vatandaşlar arasında bu görüş az da olsa destek bulmaktadır. İmanı ve vicdanı sürekli ifsat edilen vatandaşlarımız, yeni bir ifsat hareketi ile karşı karşıya kalmaktadır.Yapılmak istenenler hakkında kaygılarımız şunlardır;Dinler arası diyalog çalışmalarının zararlarını örtbas etmek,Ülkemizde oluşan ABD karşıtlarının ikna edilmesine camilerde de başlamak,Olası bir İsrail karşıtlığının tepkiye dönüşmesine engel olmak,BOP kapsamında dinde reform, ılımlı İslam ve Müslüman'ın Protestanlaştırılmasına hız kazandırmak,Milli ve dini bütünlüğümüzü yok etmek,Biz kaygılarımızı dile getirdik, inşallah korktuğumuz başımıza gelmez."Arkadaşlarımızın aynı şehirde yaşadıklarını ve aynı camide Cuma kıldıklarını tahmin etmiyorum fakat dinledikleri hemen hemen aynı. Sayın Kumbasar da Yeni Çağ'daki köşesinde şöyle yazmıştı:"Diyalog' adı altında sürdürülen 'dönüşüm' süreci nihayet, meyvelerini vermeye başladı!..6 Ağustos Pazar günü Yeniçağ'ın manşetinde yer alan "Papazı imama hoca yaptılar" başlıklı haber, tüyler ürpertecek nitelikteydi:-"Almanya'da görevlendirilecek imamları Ankara'da papazlar eğitiyor. Almanya'nın Ankara Büyükelçiliği ile Diyanet işbirliğinde sahnelenen rezaletin üç sezondur sürdüğü ortaya çıktı. Katolik kilisesi papazı Felix Körner'in hocalık ettiği kursta imamlara 400 saat ders veriliyor." Papaz Körner, Müslüman 'meslektaşlarını' eğitme önerisinin ilk olarak Almanya Büyükelçiliği'nden geldiğini ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da öneriyi oldukça sıcak karşıladığını belirtiyor!..Nihayet 'Müslüman' imamlara, 'Hristiyan'papazlara 'talebe' yapmayı başaran Ali Bardakoğlu'nun, 'dönüşüm' ekseni çerçevesinde attığı her adım, AKP iktidarı tarafından 'medeniyetler ittifakına' ciddi bir katkı olarak değerlendiriliyor!..Müslümanlığın 'temel şartı' olan kelime-i şehadetten "Muhammed-ün resulullah" bölümünü çıkarmaya kalkışan Dinlerarası Diyalog Misyonerleri tarafından hararetle alkışlanıyor!..Milleti dininden soğutmak için her türlü fırıldağı çeviren, işbirlikçi 'mütareke medyası' bile olup bitenleri "Örnek uygulama", "Çağdaş yaklaşım" olarak kamuoyuna duyuruyor!.. ***'İmam' yellenince 'cemaat' amuda kalkar!..Son zamanlarda, ülkenin dört bir yanında cemaatlere 'AB', 'ABD', 'BOP' propogandası yapan bir takım hocaefendiler türedi!..Diyanet'in 'uyum'çabalarından cesaret alan bu hocaefendilerden birisi, geçtiğimiz günlerde verdiği Cuma vaazında, cemaate şöyle sesleniyordu:- "Neden bu hallere düştük. Suçu birazda kendimizde aramak lazımdır. Bugün Ortadoğu'da zulüm görenlerin, herhalde bu zulme müstahak olduğunu düşünüyorum. Yaptıkları yanlışların cezasını çekmektedirler. Peki, ABD dünyada neden hâkim güçtür? Bakın onların hayatlarına; işleri, alışverişleri, davranışları, icatları düzgün olduğu için Allah onları süper güç yapmıştır." Bir başka hocaefendi ise, şunları söylüyordu:- "İslam'ın hoşgörüsü sayesinde dünyanın her yerinde barış hâkimdir. Eskiden farklı mezhep sahipleri bir arada bile bulunamazken, şimdi farklı dinler birbirleriyle aynı ortamda barış içinde bir arada yaşamaktadırlar." Allahaşkına siz söyleyin!.İman ve vicdan sahibi birinin bu tür cümleler kullanması mümkün müdür?.. ***Allah'ın dininden 'nafakalarını' kazananlar bile AKP'nin dümensuyuna girip, Allah'ın dinini dönüştürüp 'ılımlı' kıvama getirmek için ellerinden geleni yapıyorlar!..Herkesin bir hesabı var!..Ama Allah'ın da bir hesabı var!.."Şimdi bu iki yazarımızın yazdıklarını aklınızın bir köşesinde tutarak sayın Taşgetiren'in Aksiyon dergisinde yazdıklarını okuyun lütfen:"Dialog'un yankıları Fethullah Hoca merkezli oluşum, birbiriyle inanç, düşünce, misyon itibariyle hiç de buluşmayan çevrelerin müştereken taarruzuna maruz kalmaktadır. Burada bir gariplik olduğu açıktır. Öyle ki, bugüne kadar hiçbir İslami hassasiyeti bulunmayan, aksine hemen her İslami oluşumu boğmayı ana misyon olarak seçen muhitler, İslam adına yargılarda bulunmaya kalkıyorlarsa ve sırf bir oluşumu boğmak için bizimle el ele tutuşma noktasına geliyorlarsa, kimlerle el ele tutuştuğumuza ve ellerimizin kirlenip kirlenmediğine dikkat etmemiz gerekiyor."Diyaloğun meyvelerini(!) iki dikkatli arkadaşımızın bizzat şehadetleri ile yukarda gördük, dolayısıyla fazla söze gerek kalmadı fakat sayın Taşgetiren'in mantığı ile hareket edersek şu soruları sorma hakkımız doğmaz mı:Fener Rum Patriği'nin; "biz hocaefendiyi çok seviyoruz" dediğini tv aracılığı ile tüm dünya duyduğuna göre ve yine Vatikan'ın Türkiye temsilcisi Maroviç, bulunduğu her ortamda, katıldığı her toplantıda hocaefendi'yi öve öve bitiremediğine göre, sayın Taşgetiren, hocaefendi'nin arabasına binerek bu adamlarla aynı safta yer almış olmuyor mu?Ellerinin kirlenip kirlenmediğini kontrol ediyor mu?Bizim; "getirdiğin taşlar hangi duvarda?" şeklindeki sorumuz daha bir anlam kazanmış olmuyor mu?Bütün bir İslam coğrafyasını kan gölüne çeviren, ırz ve namus düşmanlarını, eli kanlı cellatları, salih amel sahibi diye tarif edenleri yetiştiren iklim, elbette ki diyalog iklimidir ve siz tavrınızı bu nevzuhur modadan yana koyuyorsunuz. Bu durumda ellerinin kirlenip kirlenmediğine her saat başı bakmak durumunda olan öncelikle siz değil misiniz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025