Hükümet her ne kadar mültecileri hedef gösteren haberler yapılmasını yasaklasa da mülteci sorunu giderek büyüyor. Provokatörler her alanda var. Ama bütün olup biteni de provokatörlere kesmek, gerçeği saklamak olur.
Bu millet birçok değerini kaybetmiş olsa da hala merhametlidir, düşene vurmaz, yardım isteyeni geri çevirmez, kendisine sığınanı kapı dışarı etmez.
Sorun ne o zaman?
Bugün devlet ve millet olarak ağır sendromlar yaşıyoruz. Hatta Sayın Bahçeli, ruh sağlığı yasa teklifi vereceklerini açıkladı.
Yani sosyal, siyasal, ekonomik gelişmeler neticesinde milletin ruh sağlığının bozulduğu Meclis'ten bile görülmüş.
Böyle bir ortamda Suriyeliler, mülteci olduklarını unutup, başıboş, lakayt, kural tanımayan, geldikleri evdekini (evin sahibini) hor gören hatta posta koyan tutum ve davranışlara giriyorlarsa bu sorunların yaşanması çok normal.
Durumun bu noktaya gelmesinden en büyük sorumluluk tabii ki iktidarındır. Senelerdir soruyoruz, bir mülteci politikanız var mı diye?
Cevap kendiliğinden ortada; mülteci politikası filan yok.
Tüm medya çoğunluğu Suriyeli olmak üzere Türkiye'de 5 milyondan fazla mülteci olduğunu konusunda hem fikir.
Resmi olarak bu rakam 3,5 milyon olarak açıklanıyor. Artı bu rakamın sadece 143 bini devletin belirlediği kamplarda yaşıyor. Yani Türkiye'ye gelen mülteciler başıboş, desek yalan olmaz.
Başıboş mülteciler başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlere dağılmış vaziyetteler.
2018 mülteci raporunda dikkat çekici tespitler var. Örneğin ülkemize gelen mültecilerden 1 milyon 723 bini 0-18 yaş aralığında.
Eğitim çağında olan bu çocukların bir kısmı, bizim çocuklarımızın okuduğu okullara gidiyor. Ama dil sorunu var, örf sorunu var, uyum sorunu var. Haliyle eğitimde duraksamalara neden oluyor. 14-18 yaş aralığındakiler ise iş bulma gayretindeler.
Çok önemli.
Suriye'deki savaştan kaçanların çoğu erkek… Ülkemizdeki erkek mülteci sayısı, kadınlardan 308 bin 482 kişi fazla.
Daha da önemlisi, erkek-kadın sayısı arasındaki en büyük fark, 95 bin 336 kişi ile 19-24 yaş aralığında. Yani askerlik çağındaki 95 bin Suriyeli, Türkiye'ye kaçmış. (Mülteciler Derneği https://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi)
Peki, Suriyeliler, Türkiye'de ne yapıyorlar?
Güneydoğu illerinin birçok noktasında hatta bazı illerde mülteci nüfusu, yerli halktan daha fazla. Kendi marketlerini, kahvehanelerini, lokantalarını hatta sağlık merkezlerini bile kurmuş vaziyetteler.
'Buraların sahibi artık biziz' söylemlerini medyadan okumuşsunuzdur.
Büyükşehirlerde ise hızla mahalleleşmeler yaşanıyor. Lokantalar, işyerleri, çay ocakları vs. açıyorlar ve tamamı Arapça tabelalı.
Diğer taraftan manavlarda, atölyelerde, fabrikalarda, inşaatlarda 'ucuz işçi' olarak Suriyeliler işe alınıyor.
Buraya kadar anlattıklarım tepki oluştursa da toplumu tahrik filan etmiyor. Toplumu ne tahrik ediyor?
Tecavüz, çocuk istismarı, cinayet, adam yaralama, tehdit, fuhuş, şantaj, gasp, hırsızlık, zorla alıkoyma, çete suçları gibi adi suçlarda Suriyelilerin öne çıkması milleti tahrik ediyor.
Bir diğer tahrik unsuru ise askerimizin, Suriye'de ateş hattında olmasına rağmen ülkesinden kaçanların, Türkiye'de plajlarda, AVM'lerde, parklarda vs. sefa sürmeleridir. En son yılbaşı akşamı olanları gördünüz.
Bir diğer tahrik sebebi ise işsizlik, enflasyon, üniversiteli gençlerin atanmaması, yoksulluk yüzünden yaşanan dramlar ortadayken hükümetin her daim Suriyelileri kucaklayıcı açıklamaları, onları sunduğu imkânları her ortamda dillendirmeleridir.
Küresel güçlerin direkt hedefi olan ülkemizde ve böyle çalkantılı bir dönemde yukarıda verdiğim 19-25 yaş aralığındaki 95 bin başıboş, nerede, ne yaptıkları bilinmeyen Suriyeli gençler, devletimiz için tehdittir.
Hele hele dün olduğu gibi bugün de CIA, MOSSAD ve benzeri şer odaklarının, devlet ve milletimiz aleyhine her an kullanabilecekleri hazır kaynak.
Bir an önce ne ile karşı karşıya olduğumuz iyi anlaşılmalıdır. Yarın kurulacak olan 'aldatıldık, iyi niyetimiz istismar edildi' gibi cümlelerin hiçbir önemi olmayacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025