ABD Başkanı Trump'ın ani bir kararla ABD askerlerinin Suriye'den çekileceğini açıklaması, ABD'nin BOP kapsamında Suriye'yi parçalama ve işgal planlarından vazgeçtiği anlamına gelmiyor elbette…
Sadece gayeye ulaşmada farklı derin hesaplar yapıldığını gösteriyor. Bize de ne tür hesaplar yapıldığını tahmin etmek düşüyor.
ABD'nin hedefi belli… Suriye, teknik ifadeyle, BOP kapsamında rejiminin ve sınırlarının değiştirilmesi planlanan 22 İslam ülkesinden birisi… Perde arkası hedefle, Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllardır ifade ettiği gibi, ABD'nin vatan hesabı, İsrail'in ise büyük İsrail hesapları güttüğü Ortadoğu ülkelerinden birisi…
Hedefteki diğer ülkeler ise Türkiye, İran ve Irak ve de Sayın Baş'ın 1991 yılında Körfez Harekâtı başladığında vurguladığı gibi, asıl hedef de Türkiye…
ABD, çekilme tiyatrosuyla birden fazla kuş vurmanın hesabında olabilir.
Tiyatro; çünkü gerçekte asla çekilmeyecek, çekiliyormuş imajı verecek ama yaşanacak bütün hadiselerde bizzat işin içinde olacak.
ABD'nin planladığı adımlardan birisi siyasi süreç olabilir. ABD, Suriye'nin kuzeyinde aktif olarak bulunduğu zaman, omurgasını YPG/PYD'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) siyasi sürece dâhil olamıyor. ABD pasif duruma geçti ki, SDG Suriyeli Kürtler adına Cenevre'de masaya oturabilsin ve özerklik hayallerine ulaşabilsin.
ABD'nin çekilme açıklamasından sonra SDG'li yetkililerin hamleleri zaten bu yönde…
SDG'nin Moskova temsilcisi Rşad Bienaf, Şam'la diyaloğa yeniden başlamaya hazır olduklarını söyledi. Bienaf "Suriye hükümeti ile diyaloğumuz vardı.
Ancak ne yazık ki bunlar sonuçsuz kaldı, zira Şam anayasada değişiklik yapılmasına, Kürtlerin tanınmasına, taviz vermeye hazır değil. Bu nedenle görüşmelerimiz ve çabalarımız sonuçsuz kaldı" dedi.
Peki, nedir SDG'nin Esad yönetiminden bekledikleri taviz? Elbette ki özerklik…
SDG'li yetkilinin Esad yönetimiyle görüşmeye hazır olduklarını ve Rusya'nın da görüşmelere arabuluculuk edebileceğini söylemesi zaten senaryoyu gözler önüne seriyor.
ABD devre dışı kaldığı imajını verdi ki devreye arabulucu olarak Rusya girsin ve SDG özerkliği koparabilsin.
Bienaf, "Biz Suriye'yi bölmek istemiyoruz. Biz bütün ve bağımsız bir ülkede demokratik bir sistem kurmak istiyoruz" süslü sözleriyle de Rusya'yı ikna etmenin derdinde…
Gerçek niyetlerini ise SDG Sözcüsü Cihan Ahmad ifade ediyor: "Parçalanma aşamasında olan bir ülkede yer almak istemiyoruz. Biz, bu bölgede özerklik istiyoruz ve kimin bayrağı altında olduğumuz önemli değil."
ABD, kendisiyle beraber hareket eden İngiltere, Fransa gibi ülkelerle Cenevre'de Suriye'de siyasi süreç için "federatif yapı" şartını masaya koymuşlardı.
Şimdi bunun doğal bir şekilde gerçekleşmesi için bir adım geri çekilip, SDG'nin Rusya'yı ikna etmesini, Rusya'nın da Esad'ı ikna etmesini bekliyorlar.
Peki, ABD'nin buradan beklentisi nedir? Eğer SDG anayasal bir hakla özerk yönetim kurma hakkını elde ederse, ABD'nin 2011'den bu yana elde ettiği kazanımlar petrol kuyuları, 25 askeri üs, ABD askeri varlıği vs artık legal olmuş olacak.
Bu arada Türkiye'nin kontrolünde olan bölgelerde de siyasi süreç hazırlıkları yapılıyor.
Kilis'in karşısındaki Suriye topraklarında yer alan Azez'de Arap, Türkmen, Kürt ve Süryani aşiretlerinden temsilciler, Türkiye'nin desteğiyle 'Suriye Kabileler ve Aşiretler Meclisi' çatısı altında ilk kongresini düzenleyerek başkanlarını seçti.
Kongreye, Suriyeli 150 aşiretten 400 kişilik genel kurucu heyetin de yer aldığı yaklaşık bin kişi katıldı. Söz alan katılımcılar, birlik ve beraberlik, YPG'ye karşı ortak mücadele, Suriye'nin geleceği ve Türkiye'nin Fırat'ın doğusundaki yönelik yapacağı operasyona destek mesajları verdi. Konuşmacılar, YPG'ye ve Esad yönetimine karşı açıklamalar yaptılar.
Yani Suriye'nin siyasi sürecinde ikinci oluşum da burada gözüküyor.
Esad yönetiminin de bulunduğu bölge dahil, her tarafın "Suriye'nin toprak bütünlüğü" dediği siyasi süreçte maalesef 3 parçalı bir Suriye görünüyor.
Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanabilmesinin tek formülü, Türkiye ve Suriye hükümetlerinin bir araya gelip ortak bir çözüm bulmasıdır. Böyle olursa, büyük devletlerin ikili ilişkileri devre dışı kalır, ortak çabayla terör kendiliğinden son bulur, ülkemizin kangreni mülteci sorunu da hızla çözüme kavuşur. Prof. Dr. Baş, yıllardır, "Bölgesel sorunlar, bölge ülkelerinin işbirliğiyle çözülür" derken bu gerçeği ifade diyor.
ABD'nin çekilme tiyatrosu, ülkemiz adına bir tehlikeyi de beraberinde getiriyor.
YPG/PYD'nin Rusya aracılığıyla Esad yönetimiyle anlaşması, eşzamanlı olarak Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna bir operasyonu Türkiye ile Suriye'yi sıcak bir çatışmanın içine çekebilir. ABD'nin bir planı Suriye'yi parçalamaksa, asıl planı Türiye-Suriye çatışmasıdır.
Bu planla, hem Esad'ı yıpratabilir, hem de Türkiye'yi… Böylece BOP'un bir sonraki aşaması olan Türkiye ayağına geçebilir. Çok dikkatli olmamız gereken bir süreçteyiz.
Ama "Esed" yine "Esad olursa, ABD'nin bu kirli planı da bertaraf olacaktır.
ABD'nin bir diğer planı da Türk-Kürt çatışmasıdır. Bu plan ABD'nin ajandasında yıllardır var. Bu çekilme hamlesiyle ve devamında bir kıvılcımla bunu tetiklemenin hesaplarını yapıyor olabilir.
Türkiye bütün bu ihtimalleri dikkate almalıdır, çünkü ABD için bunlar ihtimal değil, plandır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Türki cumhuriyetlerin 'Kıbrıs' kararı, dış politikadaki zafiyetimizdir / 22.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025
- Ege politikamız da, Kıbrıs politikamız da fiyasko! / 19.04.2025
- Don felaketi tarımı vurdu, peki şimdi ne olacak? / 17.04.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ı tanımak sorumluluk gerektirir / 16.04.2025
- 'O'nun yetiştirdikleri bu vatanın garantörleri, bu milletin yılmaz savunucularıdır' / 14.04.2025
- Birlik ve beraberliğe adanmış bir ömür / 12.04.2025
- Öcalan açılımı, terörsüz Türkiye’ye götürür mü? / 10.04.2025
- Siyasette 3. yol tek seçenek / 09.04.2025
- Milli Ekonomi Modeli’ne artık duyarsız kalabilir miyiz? / 08.04.2025
- Trump yeni gümrük tarifeleriyle neyi amaçlıyor? / 05.04.2025