Süfyan-ı Sevrî, İmam Sadık’tan nasihat istiyor
Süfyan-ı Sevrî şöyle diyor: "İmam Sadık aleyhi's-selâm'ın huzuruna varıp: "Bana sizden sonra sarılacağım (amel edeceğim) bir vasiyette bulunun." diye arz ettim
24.03.2025 00:17:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Süfyan-ı Sevrî şöyle diyor: "İmam Sadık aleyhi's-selâm'ın huzuruna varıp: "Bana sizden sonra sarılacağım (amel edeceğim) bir vasiyette bulunun." diye arz ettim.
İmam Sadık aleyhi's-selâm şöyle buyurdu: "Ey Süfyan, amel edecek misin?" buyurdu.
Ben: "Evet, ey Resulullah'ın kızının torunu, amel edeceğim." dedim.
İmam Sadık aleyhi's-selâm buyurdular ki: "Ey Süfyan, yalancının yiğitliği, kıskancın rahatlığı, sultanların kardeşliği, mütekebbirin dostluğu ve kötü ahlâklının da efendiliği olmaz."
İmam aleyhi's-selâm bunları buyurduktan sonra sustu.
Ben yine "Ey Resulullah'ın kızının torunu, biraz daha nasihat edin." dedim.
İmam buyurdu ki: "Ey Süfyan, arif olman için Allah'a güven. Zengin olman için kısmete razı ol. İmanının artması için halkın sana davrandığı gibi, onlara davran. Günahkârla dost olma. Çünkü kötü işlerinden sana da öğretir. İşlerinde Allah'tan korkan kimselerle istişare et."
İmam aleyhi's-selâm bunları buyurduktan sonra yine sustu.
Ben yine "Ey Peygamber'in kızının torunu, biraz daha nasihat edin." dedim.
İmam aleyhi's-selâm şöyle buyurdu: "Ey Süfyan, kim kudretsiz izzet, arkadaşsız çokluk ve malsız heybet istiyorsa, günah zilletinden itaat izzetine geçmelidir."
İmam aleyhi'sselâm, bunları buyurduktan sonra yine sustu.
Ben yine "Ey Peygamber'in kızının torunu, biraz daha nasihat edin." dedim.
İmam aleyhi's-selâm buyurdular ki: Ey Süfyan, babam bana üç tane öğütte bulundu ve üç şeyden de sakındırdı.
Buyurduğu üç öğüt şunlardır: "Ey oğlum, kötü arkadaşla arkadaş olan salim kalmaz. Sözüne dikkat etmeyen pişman olur. Kötü yerlere giren suçlanır."
Ben yine "Ey Resulullah'ın kızının torunu, seni sakındırdığı üç şey nelerdir?" diye sorunca İmam aleyhi's-selâm şöyle buyurdu:
"Babam beni, nimete haset eden, başa gelen musibete gülen ve söz taşıyan kimseyle arkadaş olmaktan sakındırdı."
Şu altı şey müminde olmaz: Zorluk çıkarmak, hayırsız olmak, haset etmek, inat, yalan ve zulüm.
Mümin, daima iki korku arasındadır: Biri Allah'ın ne yapacağını bilmediği geçmiş günahlarından dolayıdır; diğeri de geriye kalan ömründe hangi tehlikelere düşeceğini bilmediğinden dolayıdır.
Öyleyse mümin korkarak sabahlar korkarak da akşamlar; onu ancak korku ıslah eder. (Çünkü korku olmazsa insan çekinmeden günah işler.)
Kim az rızka razı olursa Allah, onun az amelini kabul eder. Kim az olan helal rızka rıza gösterirse onun gideri az, kazancı ise pak ve bereketli olur; acizlik ve çaresizlikten de kurtulur.
Süfyan-i Sevrî şöyle diyor: İmam Sadık aleyhi's-selâm'ın huzuruna varıp, "Ey Resulullah'ın torunu nasılsınız?" diye sordum.
İmam Sadık aleyhi's-selâm "Vallahi üzgünüm, kalbim meşguldür." diye buyurdu.
"Sizi üzen ve kalbinizi meşgul eden şey nedir?" diye sorduğumda ise şöyle buyurdu:
"Ey Sevrî, Allah'ın saf ve halis dini, kimin kalbine yerleşirse onu diğer şeylerden alıkoyar. Ey Sevrî, dünya nedir ve ne olabilir? Dünya, yediğin lokma veya giydiğin elbise veya bindiğin merkepten başka bir şey midir?
Müminler dünyaya gönül kaptırmadıkları gibi ahiretin ansızın gelmesinden de güven içerisinde olmazlar.
Dünya evi, zeval evidir (geçicidir), ahiret evi ise sebat evidir. Dünya ehli, gaflet ehlidir. Takva ehli, bütün insanlardan gideri az ve yararı çok olan kimselerdir. Unuttuğunda hatırlatırlar, hatırlattıklarında ise bildirirler.
Dünyayı, dinlenmek için eğlenip-göçeceğin bir menzil veya uykunda elde edip, kalktığında ise elinde olmayacak bir mal gibi kabul et. Bir şeyi ele geçirmeye ihtiraslı olup, onu ele geçirdiğinde de bedbaht olan niceleri olduğu gibi, bir şeyin peşine gitmedikleri hâlde onu elde ederek mutlu olan nice insanlar vardır." (Hasan B. Ali el-Harranî Tuheful Ukul eserinden)
İmam Sadık aleyhi's-selâm şöyle buyurdu: "Ey Süfyan, amel edecek misin?" buyurdu.
Ben: "Evet, ey Resulullah'ın kızının torunu, amel edeceğim." dedim.
İmam Sadık aleyhi's-selâm buyurdular ki: "Ey Süfyan, yalancının yiğitliği, kıskancın rahatlığı, sultanların kardeşliği, mütekebbirin dostluğu ve kötü ahlâklının da efendiliği olmaz."
İmam aleyhi's-selâm bunları buyurduktan sonra sustu.
Ben yine "Ey Resulullah'ın kızının torunu, biraz daha nasihat edin." dedim.
İmam buyurdu ki: "Ey Süfyan, arif olman için Allah'a güven. Zengin olman için kısmete razı ol. İmanının artması için halkın sana davrandığı gibi, onlara davran. Günahkârla dost olma. Çünkü kötü işlerinden sana da öğretir. İşlerinde Allah'tan korkan kimselerle istişare et."
İmam aleyhi's-selâm bunları buyurduktan sonra yine sustu.
Ben yine "Ey Peygamber'in kızının torunu, biraz daha nasihat edin." dedim.
İmam aleyhi's-selâm şöyle buyurdu: "Ey Süfyan, kim kudretsiz izzet, arkadaşsız çokluk ve malsız heybet istiyorsa, günah zilletinden itaat izzetine geçmelidir."
İmam aleyhi'sselâm, bunları buyurduktan sonra yine sustu.
Ben yine "Ey Peygamber'in kızının torunu, biraz daha nasihat edin." dedim.
İmam aleyhi's-selâm buyurdular ki: Ey Süfyan, babam bana üç tane öğütte bulundu ve üç şeyden de sakındırdı.
Buyurduğu üç öğüt şunlardır: "Ey oğlum, kötü arkadaşla arkadaş olan salim kalmaz. Sözüne dikkat etmeyen pişman olur. Kötü yerlere giren suçlanır."
Ben yine "Ey Resulullah'ın kızının torunu, seni sakındırdığı üç şey nelerdir?" diye sorunca İmam aleyhi's-selâm şöyle buyurdu:
"Babam beni, nimete haset eden, başa gelen musibete gülen ve söz taşıyan kimseyle arkadaş olmaktan sakındırdı."
Şu altı şey müminde olmaz: Zorluk çıkarmak, hayırsız olmak, haset etmek, inat, yalan ve zulüm.
Mümin, daima iki korku arasındadır: Biri Allah'ın ne yapacağını bilmediği geçmiş günahlarından dolayıdır; diğeri de geriye kalan ömründe hangi tehlikelere düşeceğini bilmediğinden dolayıdır.
Öyleyse mümin korkarak sabahlar korkarak da akşamlar; onu ancak korku ıslah eder. (Çünkü korku olmazsa insan çekinmeden günah işler.)
Kim az rızka razı olursa Allah, onun az amelini kabul eder. Kim az olan helal rızka rıza gösterirse onun gideri az, kazancı ise pak ve bereketli olur; acizlik ve çaresizlikten de kurtulur.
Süfyan-i Sevrî şöyle diyor: İmam Sadık aleyhi's-selâm'ın huzuruna varıp, "Ey Resulullah'ın torunu nasılsınız?" diye sordum.
İmam Sadık aleyhi's-selâm "Vallahi üzgünüm, kalbim meşguldür." diye buyurdu.
"Sizi üzen ve kalbinizi meşgul eden şey nedir?" diye sorduğumda ise şöyle buyurdu:
"Ey Sevrî, Allah'ın saf ve halis dini, kimin kalbine yerleşirse onu diğer şeylerden alıkoyar. Ey Sevrî, dünya nedir ve ne olabilir? Dünya, yediğin lokma veya giydiğin elbise veya bindiğin merkepten başka bir şey midir?
Müminler dünyaya gönül kaptırmadıkları gibi ahiretin ansızın gelmesinden de güven içerisinde olmazlar.
Dünya evi, zeval evidir (geçicidir), ahiret evi ise sebat evidir. Dünya ehli, gaflet ehlidir. Takva ehli, bütün insanlardan gideri az ve yararı çok olan kimselerdir. Unuttuğunda hatırlatırlar, hatırlattıklarında ise bildirirler.
Dünyayı, dinlenmek için eğlenip-göçeceğin bir menzil veya uykunda elde edip, kalktığında ise elinde olmayacak bir mal gibi kabul et. Bir şeyi ele geçirmeye ihtiraslı olup, onu ele geçirdiğinde de bedbaht olan niceleri olduğu gibi, bir şeyin peşine gitmedikleri hâlde onu elde ederek mutlu olan nice insanlar vardır." (Hasan B. Ali el-Harranî Tuheful Ukul eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.