Subaşı'ndan karikatür rezaletine aynı hikaye

Hiçbir şeyin "tesadüf" olmadığı, her şeyin hem de tüm detaylarıyla mahir ellerde planlandığının ispatlandığı bir yeni olay yaşıyoruz! Avrupa'da Peygamber Efendimize hakaretler içeren karikatürler yayınlanıyor. Aynı anda Cüneyt Zapsu'nun eşi Subaşı'nda başı açık namaz kılıyor! Her iki olayın birbirinden farkı var mı acaba? El cevap: Hayır! İkisi de hayasızca, ikisi de Hz. Peygamber'e meydan okuyor ve de hakaret etme iddiasını taşıyor! Ve her iki olay da aslında bal gibi birbirinin aynısı. Birisi papazın bir yüzünü oluşturuyor, diğeri öbür yüzünü... Ancak kesin olan bir şey varsa o da karikatür rezilliğinin de, Subaşı hayasızlığının da amacı aynı! Zamanlaması üst üste çakışan olaylarda verilmek istenen mesaj aynı: "İslam'ı bizim istediğimiz hale sokacak, İslam'ı dönüştüreceksiniz!" Ilımlı İslam denilen şey işte bu! Kemal Derviş'in sağ kolu olan, Subaşı edepsizliğine kalem oynatarak "Namazda secde değiştirilmelidir" mesajı veren Zeynep Göğüş, dün de yapacağını yaptı. Hanımefendi Batı'da Hz. İsa'nın ne hale sokulduğunu ballandıra ballandıra anlatıyor: "Danimarka'da yetişmiş bir dostumuz var. Çocukluğu orada geçtiği için hala Danimarka dilindeki karikatür dergilerine abone. İşte bu dergilerin birindeki çizgi hikayede Jeus isimli bir kahraman var. Jeus İsa anlamına geliyor. Hz. İsa'nın temsili resimlerindeki halinin tıpkısının aynısı olan Jeus, insanlar arasında saçı başı dağınık, yarı çıplak dolaşıp çeşitli komik yorumlar yapıyor." Göğüş Zeynep Hz. İsa'ya yapılanların da Batı'da bir hazım sürecine ihtiyaç gösterdiğinin altını çizdikten sonra şöyle devam ediyor: "Bugünün dünyasının bir Muhammed süper starına ihtiyacı olabilir mi? Bunu yapmadığınız zaman birileri onu terörist kılığına sokup karikatürünü çiziyor, ortalık birbirine giriyor." Göğüş şuuraltını ortaya koyuyor. Onlar İslam'ın kendini değiştirmesini istiyorlar. Sonrada kurallarını kendilerinin koyduğu bir Din oluşturacaklar. Tıpkı Hıristiyanlığa yapıldığı gibi, tıpkı Yahudiliğe yapıldığı gibi... Ama unuttukları ve başta diyalogcular olmak üzere tüm 'ılıman'ları üzecek, korkutacak bir ilahi hüküm var: "İslam kıyamete kadar hükmünü sürdürecek tek dindir. Ve O'nun koruyucusu da Allah (cc) dır." Dolaysıyla zaten ortada "Din" olarak sadece "İslam" vardır. Karikatür ve Subaşı vak'asından sonra hükümet cenahından yapılmış bir tek ciddi açıklama yok! Medeniyetler ittifakı adı altında, işte bu tahrif edilmiş İslam'ı oluşturmaya çalışan Batı'nın zihnine hizmet eden hükümet elbette sessiz ve elbette tarafını tutmuş durumda! Bu işlerin bakanlar üstü, bakanlara talimat veren Zapsu'nun evinden! idare edilmesi elbette tesadüf değil. Antalya'da, Şanlıurfa'da Başbakan eliyle temeli atılan, kilise ve havralar elbette tesadüf değil! Onarılan kiliseler, hatta yıkılan camiler elbette tesadüf değil! Romanya Başbakanı'nın 2 gün önceki Türkiye ziyaretinde Tayyip Erdoğan'a "İstanbul'da kilise açalım" teklifi de elbette tesadüf değil! Dolaysıyla bu tesadüf olmayan, zincir her gün yeni halkalar ekleyerek büyür, devam eder! Hatta size şunu da derler: "AB'ye gireceğim diyorsun ama tutuyorsun bu karikatürlere itiraz ediyorsun. Oysa Avrupa'nın kurallarında bu var." Hatta Rasmusen'in, Ankara'ya bu notayı verdiğini de biliyoruz. Buyurunuz sayın hükümet buradan yakınız!