Su savaşları kavramının nasıl ortaya çıktığı ve Ortadoğu bölgesine yönelik nasıl bir misyon üstlendiği konusuna geçmeden önce, bölgede su konusunda kritik öneme sahip üç ülkenin pozisyonlarından bahsetmekte fayda var. Ortadoğu su sorununda üç kilit ülke bulunuyor: Türkiye, Mısır, İsrail. Dikkat edilirse, bunlar, temel ırmaklar konusunda etkin konumda olan devletler. İsrail, Ürdün Irmağı'nı istediği gibi kullanıyor ve bunu da örneğin Ürdün'e kabul zorla da olsa ettirmiştir. Filistinlilerin zaten yapabilecekleri pek fazla bir şey yok. Sularını bile çoğu yerde izin verilen ölçüde kullanabiliyorlar. Ürdün Irmağı (Şeria) Fırat ve Dicle ile kıyaslanınca oldukça zayıf ve hatta Türkiye'deki sıradan bir çay hükmünde olmasına rağmen, susuzluğun en fazla hissedildiği bölgede bulunması itibariyle kritik öneme sahiptir.Mısır'ın oldukça ilginç bir durumu var. Yüzyılın başında Mısır'da İngiliz sömürgesi varken yapılan, İngiltere'nin tekstil sanayini geliştirmek adına daha fazla pamuk üretmesi için gerek duyulan Nil sularının dörtte üçünü Mısır'a veren ve 1959'da teyit edilen anlaşma hâlâ geçerli. Yani Nil nehrine su anlamında hiçbir katkısı olmayan Mısır, Nil sularının dörtte üçünü kullanıyor. Nilin sularını sağlayan asıl ülkeler ise tabir yerindeyse susuzluktan kırılıyor.Mısır'ın Nil nehrine verdiği önem, ulusal güvenlik konsepti bağlamında hayli büyük. Öyle ki, Mısır Ordusu, Nil'in düzenli akışıyla ilgili bir sorun olduğu zaman, Mısır Cumhuriyeti'nin varlığını ve güvenliğini koruma adına savaş açma yetkisine sahip. Aslında Mısır'ın Nil nehriyle ilgili durumları bir "ulusal güvenlik" meselesi olarak değerlendirmesi, Türkiye'nin Fırat ve Dicle ile ilgili çok da hassas bir politika izlemediği gerçeğini de bizlere göstermiş oluyor. En azından Mısır gibi, hayat kaynağı sularını ulusal güvenlik meselesi olarak görmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.Su savaşları oyunu"Su Savaşları" kavramını ilk kez 1991'de Foreign Policy dergisine yazdığı yazıylaJoyce Starr kullandı. Dünya Su Zirvesi Girişimi adlı bir kuruluşun başkanı olan BayanStarr, "Ortadoğu'da su krizi, hiçbir ülke ya da uluslararası kuruluşun kabul etmeyehazır olmadığı stratejik bir yetimdir" diyordu. ABD istihbarat raporlarını da kullanarakkaleme aldığı yazısında, Starr, dünyada su kıtlığı nedeniyle savaşın patlakvereceği, çoğunluğu Ortadoğu'da 10 nokta tespit ediyordu.Genellikle Batı kaynaklı olan "su savaşları" kavramı, bölgenin reelpolitiğini istismar etmeye yönelik bir tahrik niteliği taşıyor. Bölgede bir su sorunu var ancak bu sorunun savaşla çözülmesi diye bir kaide bulunmuyor. Bu konuda uzmanlar, bu kavramların bilinçli bir şekilde gündeme getirildiğini, Suriye ve Irak'ın da bu oyuna geldiği görüşünde. Bu bağlamda Türkiye'nin "sorunu kendi içimizde çözelim" tezinin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.Önümüzdeki yıllarda su savaşları kavramını daha çok duyacağız çünkü, bölgeye yerleşen yeni komşumuz ABD ve İsrail su konusundaki stratejilerini ve mevzilerini "su savaşları" jargonu üzerinden yürütmekte kararlı görünüyorlar.ABD suyu kontrol etmek istiyorKendisinin bir su sorunu olmamasına karşın ABD'nin, tıpkı petrol gibi geleceğin stratejik kaynağı sayılan suyu da kontrol etmek istediği yönünde ciddi bir kanaat bulunuyor. Uzmanlara göre, BM çatısı altında toplanan bütün uluslararası su konferanslarında ABD'nin etkin roller üstlenmesi, petrol gibi enerji kaynaklarının yanı sıra, su gibi artık stratejik doğal kaynakları da kontrol etmek istediğinin göstergesi. Bu da artık komşu haline gelmiş ABD ile Türkiye'yi karşı karşıya getirebilir. Yeni sıkıntılara ve yeni baskılara hazırlıklı olalım?devam edecek?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012