Bilindiği gibi Çanakkale zaferinin ölümsüz anıtı olan, Akif'imizin Çanakkale şiirinin ilk mısraı budur:
"Şu boğaz harbi nedir
var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların
yükleniyor dördü beşi
Karadan yol bularak
geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış
ufacık bir karaya".
89. yıldönümünü idrak ettiğimiz boğaz harbi nedir, niçin yapılmıştır, niçin ufacık bir karaya yedi düvelin donanması sülük gibi sarılmıştır?
89 yıl sonra otursak, başımızı iki elimizin arasına alıp derinlemesine bir tefekkür etsek inanın ki; bugün yaşadığımız bir çok derdimize de derman olacaktır.
"Kimi Hindu, kimi yamyam kimi bilmem ne bela?
Hani taüne de züldür bu rezil istila".
Bu rezil istilaya tevessül edenler, teşebbüs edenler, bu rezil istilayı bizim ceddimize, bizim vatanımıza reva görenler kimlerdi, ne istiyorlardı Müslüman Türk milletinden? O millet ki; elinde olduğu zaman müslim-gayri müslim ayrımı yapmadan mazlumların gözyaşını silmiş, haksızlığa uğrayanın yanında, haksızın daima karşısında olmuş.
Müstevliler, rezil istilacılar, vurgunlarına, soygunlarına, yalanlarına, talanlarına, zulümlerine engel gördükleri için mi ceddimizi bir kaşık suda boğmak istemişler?
Anadolu'nun dört bir tarafından, en ücra köylerden, kasabalardan, diyarlardan Çanakkale cephesinde şehitler var, yetmiş milyon vatandaşımızın tamamı şehid torunudur desek abartmış olmayız.
Ey şehid torunları! Sizi salim kafa ile düşünüp, muhakeme yapmaktan, doğru sonuçlara varmaktan alıkoyan nedir? Dedelerinizi hunharca, canice şehid edenlerin kimliklerini, kişiliklerini, süfli emellerini ne çabuk unuttunuz? Çanakkale'ye üşüşenler yine haç etrafında toplananlar değil miydi? Dedelerimize ölüm kusan, el, ayak, göz, kulakları dağlara, ovalara savuran toplarının, donanmalarının direklerinde haçlı bayraklar dalgalan kimlerdi? Seyyid Çavuş'u, Kınalı Murad'ı ne çabuk unuttunuz, unuttuk?
Peki bugün haç sevdası, haçlılarla sarmaş-dolaş olma adeti nereden çıktı? Hangi mülevves el, uğursuz dil, sinsi kalem sizi böyle bir tehlikeye attı? Dostla düşmanı seçememek, hatta düşmanı dost bellemek, bir milletin düşebileceği en büyük tehlike ve en büyük zillettir.
AB adı altında daha bir organize olan, daha bir bilinçli örgütlenenler dün, Çanakkale'yi 253 bin ceddimize mezar edenler değil mi? Yatıp kalkıp AB diye sayıklayan partilere, politikacılara prim vermeniz, destek vermeniz neyin nesi? AB, dün Çanakkale'ye üşüşen haçlı birliğinin organize halidir diyen dostlara sırtınızı dönmeniz neyin nesidir, ne haldir?
Şu boğaz harbi nedir? Lütfen bir kez daha, bin kez daha düşünelim ne olur?
"Şu boğaz harbi nedir
var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların
yükleniyor dördü beşi
Karadan yol bularak
geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış
ufacık bir karaya".
89. yıldönümünü idrak ettiğimiz boğaz harbi nedir, niçin yapılmıştır, niçin ufacık bir karaya yedi düvelin donanması sülük gibi sarılmıştır?
89 yıl sonra otursak, başımızı iki elimizin arasına alıp derinlemesine bir tefekkür etsek inanın ki; bugün yaşadığımız bir çok derdimize de derman olacaktır.
"Kimi Hindu, kimi yamyam kimi bilmem ne bela?
Hani taüne de züldür bu rezil istila".
Bu rezil istilaya tevessül edenler, teşebbüs edenler, bu rezil istilayı bizim ceddimize, bizim vatanımıza reva görenler kimlerdi, ne istiyorlardı Müslüman Türk milletinden? O millet ki; elinde olduğu zaman müslim-gayri müslim ayrımı yapmadan mazlumların gözyaşını silmiş, haksızlığa uğrayanın yanında, haksızın daima karşısında olmuş.
Müstevliler, rezil istilacılar, vurgunlarına, soygunlarına, yalanlarına, talanlarına, zulümlerine engel gördükleri için mi ceddimizi bir kaşık suda boğmak istemişler?
Anadolu'nun dört bir tarafından, en ücra köylerden, kasabalardan, diyarlardan Çanakkale cephesinde şehitler var, yetmiş milyon vatandaşımızın tamamı şehid torunudur desek abartmış olmayız.
Ey şehid torunları! Sizi salim kafa ile düşünüp, muhakeme yapmaktan, doğru sonuçlara varmaktan alıkoyan nedir? Dedelerinizi hunharca, canice şehid edenlerin kimliklerini, kişiliklerini, süfli emellerini ne çabuk unuttunuz? Çanakkale'ye üşüşenler yine haç etrafında toplananlar değil miydi? Dedelerimize ölüm kusan, el, ayak, göz, kulakları dağlara, ovalara savuran toplarının, donanmalarının direklerinde haçlı bayraklar dalgalan kimlerdi? Seyyid Çavuş'u, Kınalı Murad'ı ne çabuk unuttunuz, unuttuk?
Peki bugün haç sevdası, haçlılarla sarmaş-dolaş olma adeti nereden çıktı? Hangi mülevves el, uğursuz dil, sinsi kalem sizi böyle bir tehlikeye attı? Dostla düşmanı seçememek, hatta düşmanı dost bellemek, bir milletin düşebileceği en büyük tehlike ve en büyük zillettir.
AB adı altında daha bir organize olan, daha bir bilinçli örgütlenenler dün, Çanakkale'yi 253 bin ceddimize mezar edenler değil mi? Yatıp kalkıp AB diye sayıklayan partilere, politikacılara prim vermeniz, destek vermeniz neyin nesi? AB, dün Çanakkale'ye üşüşen haçlı birliğinin organize halidir diyen dostlara sırtınızı dönmeniz neyin nesidir, ne haldir?
Şu boğaz harbi nedir? Lütfen bir kez daha, bin kez daha düşünelim ne olur?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025