Uluslararası denklemde güç mücadelesine tutuşan devletler birbirlerinin potansiyelini bilmek ya da en azından iyi tahmin etmek durumundalar.Birinci Dünya Savaşı esnasında İngiltere ile Almanya'nın içerisinde bulundukları durum ile İkinci Dünya Savaşı sonrasında Amerika Birleşik Devletleri ile Rusya'nın takındığı tavır bunun en iyi örneği.Avrupa'da daha etkin olmak için İngilizler deniz hakimiyetlerini geliştirerek Almanlar'ın kara etkinliğini dengelemeye çalışmışlardır.Sovyet Rusya da aynı şekilde konvansiyonel silah gücünü geliştirerek dünya genelinde Amerika'nın nükleer potansiyelinin önüne geçmeyi düşünmüştür.Askeri stratejik adımların yetersiz kaldığını gören Moskova daha sonra nükleer denemelerine ve gücüne ağırlık vermiştir.Stratejik çıkar ve güç mücadelesi şeklinde uzun bir süreç yaşanırken statik hesaplar daha etkin ve dinamik bir yapılanmayı da beraberinde getirdi.Bu etkinlik, silah piyasasında kendini gösterirken dünya barışının tehdit aldında olduğu ve ülkelerin birbirini mahvedebilecekleri düşüncesiyle anlaşma zeminine de geçilmiştir.İngilizler gemi sayılarında, Almanlar tank potansiyellerinde farklı uygulamalara gittiler. Rusya ile Amerika ise Nükleer, Kimyasal ve Biyolojik silahlar alanında kısıtlamalarda bulundular.1920'lerden itibaren başlayan karşılıklı ve dengeli güç indirimi 1970'lerde daha verimli bir dönemece girerken karşılıklı kaygılar da temin edilmeye çalışılmıştır.Ülkeler silah indirimi ya da silahsızlanma vaadlerinde bulunurlarken gücün asimetrik dağılımının tehlikelerine de dikkat çekmişlerdir.1987'lerde Sovyetler'in dağılımına dek süren simetrik güç indirimi dünya barışında ciddi anlamda bir rahatlama temin etmiştir.Stratejik çıkarların kollanmaya çalışıldığı, aynı zamanda dengesiz dağılan gücün simetrik biçimde dağılımının öngörüldüğü müzakerelerden olan SALT I, SALT II, NPT üzerine yeni uygulamalar askeri gücün sübabı görevini görmüştür.Uluslararası gündemin dinamik bir şekilde geliştiği ve dengelerin yeniden oynatılarak farklı bir askeri konjonktürün devreye sokulmaya çalışıldığı günümüzde aynı beklentiler ve aynı çıkarlar canlandırılıyor.Amerikan yönetimi Rusya'yı frenlenmiş bir güç olarak görse de, Rusya'nın uluslararası aktör olarak denklemde yerini alması ihtimal dahilinde. Aynı şekilde kendi bölgesinde askeri ve ekonomik donanımını temin eden Çin ve Japonya'nın yanına Almanya ve Rusya bloğu eklendiğinde çok kutuplu ve bölgesel bir yapılanmanın olduğu görülüyor.Çıkar hesaplarının yoğunluk kazandığı ve stratejik çıkarların yeniden tanımlandığı mevcut konjonktürdeki dinamik gelişmelerden uzak düşen ülkelerin ileriki denklemde yerlerini almaları zor olacak.Dengeli ve otokontrollü bir güç mücadelesi yarışının verildiği düzlemde Türkiye, Yunanistan,Mısır, Pakistan ve İran gibi güçlerin silahlanmaları ise başat ülkelerce frenlenmeye devam edecek.Bir zamanlar 'Dehşet Dengesi' olarak tanımlanan Rusya-ABD nükleer gücü bugün ve yeniden Konvansiyonel silahlar konusunda yaşanıyor.Ülkelerin askeri yapılanmalarındaki negatif titreşimler global eksende büyük frekanslı dalgalanmalar şeklinde tezahür edecek ve bu etki gelişerek büyüyecek.Dünyanın alt bölgelerinden yükselen ve tıpa içinde tutulan ulusal güçlerin potansiyeli de gözardı edilmemeli. Türkiye'yu bu kategoride ele alabiliriz.Sözkonusu global sistemde Türkiye statik değil, dinamik eylemlere geçip, asimetrik gelişen güç karşısında daha simetrik yapılanmaları takip etmeli. Askeri adımlar burada önem arzediyor.Başkalarının değil, kendinizin atacağı tek taraflı adımlar daha çok ses getiriyor. Kuzey Kore'nin bugün ABD karşısında takındığı tavır gibi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005