Avrupa Ekonomik topluluğu (AET) üye ülkeleri, 1992 yılında aralarında yaptıkları anlaşma ile ilişkilerini sadece ekonomi alanında değil siyasi alanda da birleştirme kararı aldılar ve 1992 yılında "AB" adı altında birleştiler. Bu Hıristiyan birliği tam on yıl sonra yeni bir hamle daha yaparak, Ocak 2002'de ortak paraya geçtiler. Ortak paraya geçişten sonra devletler, artık dünyada yeni bir güç oluştuğunu açıklarlarken bir tek Prof. Dr. Haydar Baş, bu birliğin en fazla 15 yıl ayakta kalabileceğini, açıklıyordu. Olur mu öyle şey, diyen siyasetten, ekonomiden, paradan anlamayanlara Sayın Baş şöyle bir izahat yapıyordu;"Ortak paraya geçişten sonra birliğe üye her ülke, kendi kazancını gerçek rakamı ile gösteremeyecek. Merkez Bankası'ndan, kendisine verilecek destek değişecektir ve zamanla üye ülkeler arasında korkunç bir adaletsizlik oluşacaktır ki, bu birliği dağıtacaktır. Ülkeler senyoraj hakkını kaybedeceği için borçlanmaya gidecektir. Bu borçlanma ekonomik olarak çöküşlerine neden olacaktır?"Bugün bu tablo gerçekleşiyor ve AB dağılıyor. Bu tabloyu çok iyi gören Alman Başbakanı Merkel, dağılmamak için inançlarını öne atarak; "Hıristiyanlık dini etrafında birliğe mecburuz" diyordu.Evet, AB dağılıyor. Özellikle 2008'den sonra İspanya'da halk hareketleri, İtalya ve birçok AB ülkesine uğradıktan sonra Yunanistan'ın "iflas" açıklamasıyla adını kesinleştirdi; AB dağılıyor. Bu noktada Fransa'ya ayrı bir parantez açmak gerekir. Dünya iki kutupluyken (ABD, SSCB) devamlı ABD'nin gölgesi konumunda kalan Fransa, SSCB'nin dağılmasından sonra da bu gölgelikten kurtulamadı. Birleşmiş Milletlerde, siyasal ve ekonomik alanlarda her daim ABD'nin ve İngiltere'nin gölgesinde kaldı. Bu siyasi ve ekonomik tabloyu çok iyi gören Ulusal Cephe (Front National) lideri Marine Le Pen, 2013 yılında Cumhurbaşkanı François Hollande'ı Fransa'nın AB üyeliği konusunu, Ocak 2014'te halk oylamasına sunmaya, çağırdı.Le Pen'in, AB'den ayrılmamak için dört şartı vardı ve bu şartları "vatansever model" olarak adlandırdıkları Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Milli Ekonomi Modelinden" ve "Sosyal Devlet Milli Devlet" projelerinden almıştı. Neydi o şartlar? 1-Organize biçimde ulusal para birimlerine dönüş. 2-AB içinde serbest dolaşımın kaldırılması. 3-Ekonomik vatanseverlik ilkesine izin verilmesi ve sınırlarda korumacılığın tahsis edilmesiyle AB ülkelerinin yeniden sanayileşmelerinin sağlanması. 4-Ulusal hukukun, Avrupa hukuku üzerindeki üstünlüğünün yeniden tanınması.Bu isteklerden sonra bir Tv kanalında konuşan Le Pen, "AB aynı SSCB gibi. Yani reforme edilemez. Zira AB'de, SSCB gibi bir ideoloji ve dogma üzerine kurulu. Bu ideolojinin temelinde ulusal egemenlik devri ve Avrupa hukukunun, ulusal hukuka üstünlüğü bulunuyor" derken, Fransız hükümetinin bu koşulları yerine getireceğine "inanmadığını" ve tek çarenin "AB'den çıkmak" olduğunu da açıklamıştı.Marie Le Pen, Fransız halkı için yepyeni bir pencere açmıştı ve halkını düşünmeye zorluyordu. Düşünce başlıklarından biri de NATO'ydu. ABD'nin, İslam topraklarında sürdürdüğü vahşeti, topladığı Müslümanlara Guantanamo işkence kampında yaptığı zulmü anlatarak, Fransız halkının buna tepki göstermesi gerektiğini de vurguladı. Hükümete de; "Eğer herkes ABD'nin uyguladığı işkencelerden dolayı öfkeliyse, o zaman NATO'dan çıkalım." Teklifini sundu.Ulusal Cephe (Front National) lideri Marine Le Pen'nin bu haklı tespit ve çıkışları Fransa'da büyük yankı ve destek buldu ve Fransa'da kilit parti konumuna geldi. Hükümette bu çıkışlara karşı bir dizi kararlar aldı ve uyguladı. Bugün Fransa'nın hedefe konulmasının asıl sebebi bu olsa gerek. Neydi o kararlar? (yarın)Türkiye'ye gelirsek! "Nerede bir mazlum varsa, onun yanındayız" diyen AKP hükümeti, neden Le Pen gibi, ya da en azından onun yarısı kadar ABD'ye bir tepki göstermiyor? Yoksa ABD ile stratejik ortak ve Ortadoğu'da hedefleri örtüştüğü için suçlu çıkmaktan mı korkuyorlar? AB'nin bir ideoloji, bir dogmadan (doğruluğu sınanmadan benimsenen fikrin, görüşün tartışılamaz gerçek olarak kabul edilmesi) ibaret olduğu artık itiraf ediliyor. Erdoğan ve AKP hükümetleri, şimdi de Davutoğlu, "Biz Avrupalıyız, AB'den vazgeçmeyiz, Biz, Brüksel çocuğuyuz" diyorlar. Şunu AKP'lilerin ve başbakanın çok iyi anlaması lazım; Siz, Brüksel çocuğu olabilirsiniz. Biz Avrupalıyız da, diyebilirsiniz. Ama unutmayın ki! Bu millet Anadolu çocuğudur ve bize asla AB'den de, ABD'den de dost olmaz, olamaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- 23 yıllık iktidarın her daim mazereti olabilir mi? / 25.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- Çatlayan sadece fay hatları değil ar damarıdır / 24.04.2025
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025