Başbakanın, partisinin grup toplantısında, esip gürleyerek: "Birisine yeşil kart vermişler, diğerine kırmızı kart vermişler" dediği gün bütün gazetelerde, yeşil kart olmadığı için Ankara'da hastanelerin kabul etmediği ve ambulansta can veren 6 yaşındaki Alihan Karakılıç'ın haberi birinci sayfalarda yer almaktaydı.Samsunda evlerinde yangın çıkan ve dumandan zehirlenen 5 ve 6 yaşındaki Karakılıç kardeşler Ankara'ya yetiştiriliyor ve saatlerce, o kapı senin o kapı benim hastaneler arasında mekik dokuyorlar ve sonunda Alihan, yeşil kart olmadığı için herhangi bir hastaneye giremiyor ve ambulansta can veriyor. Diğer kardeşin koma hali devam ediyor.3,5 yıldır bu ülkenin başbakanlığını yapan zat bu haberin yürekleri yaktığı vicdanları sızlattığı gün kürsüye çıkıp: "Birine yeşil kart diğerine kırmızı kart böyle şey olmaz" diyebiliyor ve yüzünde bir kızartı belirtisi de görünmüyor. Kürsüde şen şakrak bülbül gibi öten başbakan ve karşısında ellerini patlatırcasına alkışlayan sayın vekillerimiz 3,5 yılda kat ettikleri bir arpa boyu yolu anlatıyor ve alkışlıyorlar herhalde.Başbakanın baş danışmanı, Cüneyt Zapsu'nun Amerika'da söyledikleri başına yansıdıktan ve Türk milletinin kulağına geldikten sonra zannettik ki; Başbakan çıkıp bir düzeltme yapacak, özür dileyecek, danışmanını azlederek ve ortaya çıkan bu vahim manzaradan ötürü biraz mahcup bir tavır takınacak. Yanılmışız. Bekledik ve gördük ki; halk tabiriyle sende var bende var, onda hiçbir şey yok makamından tükenmez sözlerini sıralıyor. Ne demişti, Sayın Başdanışman:"Bir altı yedi sene daha Türk Milleti'nin tepesindeyiz. Bizimki beni meseleleri aydınlatmak için gönderdi. Yanımdaki gaz lambasını da bunun için getirdim. Bu adamdan (Türkiye'nin Başbakanından) faydalanmayı bilmelisiniz. Devirmeye çalışmak yerine, delikten aşağı süpürmek yerine, onu kullanın."Öyle paragraf ki bu paragrafı oluşturan her kelime, kocaman bir kaya parçası gibi gelip vicdan sahibi her vatandaşın midesine oturuyor. Hazmedebilmek için, bilmem ki hangi tiynette hangi mizaçta bir insan olmak gerekiyor? Demek ki bu adamlar; danışanı ile danışılanı ile kabine üyeleri ve parlamenterleri ile 3,5 yıldır Türk Milleti'nin tepesinde imişler. Bir altı yedi sene daha milletin tepesinde boza pişirmeyi hayal ediyormuşlar.Demek ki; AKP iktidarını milletin önünde, milletin yanında, yol gösteren, yardım eden bir iktidar olarak takdim eden medya kuruluşları müthiş yalan söylemişler, korkunç aldatmışlar. Meğer bu iktidar Türk Milleti'nin önünde yâ da yanında değil tepesinde terter tepiniyormuş. Manzara-i umumiyye de Başdanışman Efendiyi doğruluyor.Başdanışman Efendinin dili sürçmüş de bir kez doğru söylemiş; milletin önüne geçip yol gösteren, milletin yanında yer alıp yardım eden bir iktidar, milletin toprağını yabancılara satmak için kanun yapmaz. Milletin dini ile diyaneti ile uğraşıp, milletin gençliğini misyonerlerin önüne atmaz. Milleti bir lokma ekmeğe muhtaç edip sonra da büyüdük numaraları yapmaz. Bütün bunları ancak ve ancak milletin tepesinde boza pişiren bir iktidar yapabilir.Peki; "Bu adamdan faydalanmasını bilin, kullanın" ne demek oluyor? Bu ahlaksız bir tekliftir! Söz konusu edilen 73 milyonluk koskoca bir devlettir ve bu devletin Başbakanıdır. Sayın Başdanışmanın bu sözlerinin; "3,5 yıldan beri faydalandığınız, kullandığınız gibi bir altı yedi sene daha faydalanın, kullanın, emrinize amadedir" demekten başka bir anlamı var mı?Bu sözlere tepki gösterilmediğine göre, söylenenler, gönderen zat tarafından aynen kabullenmiş anlamı taşımaz mı? Bu durumda, 73 milyonluk koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı ile birlikte faydalanılan, kullanılan duruma düşmüş olmuyor m?Görüldüğü gibi utanılacak, yüzlerin kızarmasını gerektirecek o kadar şey var ki.Ama sınırsız bir sermayenin içindeler; hem utanmaz yüzleri hem de tükenmez sözleri var.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025