'Dik olmak ve dik durmak'. Evet, Türkiye'deki siyasetin kimlik kartı bu cümlede saklı? Ülkemizde her anlayış tek başına veya koalisyonlarla iktidar oldular. Ha! Her parti ve lideri hem iç siyasette, hem de dış siyasette 'biz hep dik duruş sergiledik' iddiaları oldu. Ama hiçbir zaman dik olmadılar, dik olamadılar.
Bir lider ve partisi hariç! O, siyasetten önce de, siyasete girdikten sonra da ülkemiz ve küresel sorunlarda hep 'dik' durdu.
Şimdi o lideri tarif ederken 'dik olmak ve dik durmak' tabirinin mahiyeti de kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
İman ve insan noktasında ilk gün ne dediyse bugün de aynısını söylüyor.
Türk Milleti, Atatürk, Vatan, Millet, Bayrak noktasında ilk gün ne dediyse bugün de onu diyor.
Emperyalizm, kapitalizm konusunda ve gelen tehlikeler konusunda dün ne dediyse bugün de onu diyor.
AB, ABD, İsrail, Ortadoğu, Rusya, Çin, Kıbrıs gibi bölgesel ve küresel konularda ilk gün yaptığı değerlendirmeler ve gösterdiği duruş bugün de aynen geçerliliğini koruyor.
Kuveyt, Afganistan, Irak gibi BOP'un ilk ayağı olan katliam ve işgallerde hangi değerlendirmeleri yapıp, gelecek günlerin hedef ve tehlikesini nasıl ifade ettiyse bugün bunlar tek tek gerçekleşti ve daha tehlikeli günler geliyor. Bu noktada da fikir ve duruşundan hiç vazgeçmedi, değiştirmedi.
Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt, dedi. Vazgeçmedi. Milli Ekonomi Modeli'ni ortaya koydu, arkasında durdu. Şimdi herkesin kabulü. Sosyal devlet projelerini açıkladı, tek tek her tezinin arkasında durdu. Şimdi birileri kopyalıyor.
Hülasa ağzından çıkan dini, ilmi, fikri, siyasi, sosyal her konuda ilk günkü duruşunu hiç bozmadı, değiştirmedi. Yani hayatta hep 'dik oldu'.
Nasıl, derseniz? Çünkü O'nun fikrinin, zikrinin, plan ve projelerinin kaynağı sağlamdı. Allah'ın ölçüsüydü. Peygamber ve Ehl-i Beyt'in söz, fiil ve davranışlarıydı.
Haliyle Hakka sırtını dayayan asla eğilmez, bükülmez, ezilmez. İşte bu duruşun adıdır dik olmak. O kişide, Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Dik durmaya gelince.
Malumunuz coğrafyamızda dini, siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda tarih boyunca her daim kasırgalar kopmuştur, kopuyor da. Bu kasırgalara karşı dik durmaya çalışanlar daha doğrusu ayakta kalmaya çalışanlar, hep bir dayanak aramışlar veya bir dayanakla ayakta kalmaya çalışmışlardır. Ama bu dik duruşları daim olmamış, kimisi unutulmuş, kimisi lanetle anılıyor olmuşlardır.
Birkaç örnek vereyim. Bu örnekler bir lider veya anlayış için değil. Bütün liderler ve anlayışlar içindir.
Mesela! Ülkemizde dün Gülen için ne deniliyordu, bugün ne deniliyor veya neler denilemiyor?
Dün Vatikan için ne deniliyordu, bugün ne deniliyor veya ne denilemiyor?
Dün AB, ABD için ne deniliyordu, bugün ne deniliyor veya ne denilemiyor?
Dün İsrail için ne deniliyordu, bugün ne deniliyor veya ne denilemiyor?
Dün faiz için ne deniliyordu, bugün ne deniliyor veya ne denilemiyor?
Dün ekonomi, Dolar, Euro, gümrük birliği için ne deniliyordu, bugün ne deniliyor veya ne denilemiyor?
Veya BOP, Arap Baharı, IŞİD, ÖSO, PYD, PKK, Barzani, Esad, Salih Müslim vs. gibi hayati konularda dün ne deniliyordu, bugün ne deniliyor veya ne denilemiyor?
Siyasette dik durduklarını iddia edenler bu gibi hemen her konuda kılıktan kılığa girmiş, makas değiştirmiş, hedef saptırmış, kendini inkar etmişlerdir.
Neden, sorusunun cevabı ise çok basittir; Dik durmak için yardım gerekir. Sen bu yardımı ABD'den, AB'den, faizden, kapitalizmden, yalandan, entrikadan alırsan öyle bir kasırga eser ki yerle bir olursun.
Rabbim, bizleri sıratı müstakim üzere dimdik eylesin.
Bir lider ve partisi hariç! O, siyasetten önce de, siyasete girdikten sonra da ülkemiz ve küresel sorunlarda hep 'dik' durdu.
Şimdi o lideri tarif ederken 'dik olmak ve dik durmak' tabirinin mahiyeti de kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
İman ve insan noktasında ilk gün ne dediyse bugün de aynısını söylüyor.
Türk Milleti, Atatürk, Vatan, Millet, Bayrak noktasında ilk gün ne dediyse bugün de onu diyor.
Emperyalizm, kapitalizm konusunda ve gelen tehlikeler konusunda dün ne dediyse bugün de onu diyor.
AB, ABD, İsrail, Ortadoğu, Rusya, Çin, Kıbrıs gibi bölgesel ve küresel konularda ilk gün yaptığı değerlendirmeler ve gösterdiği duruş bugün de aynen geçerliliğini koruyor.
Kuveyt, Afganistan, Irak gibi BOP'un ilk ayağı olan katliam ve işgallerde hangi değerlendirmeleri yapıp, gelecek günlerin hedef ve tehlikesini nasıl ifade ettiyse bugün bunlar tek tek gerçekleşti ve daha tehlikeli günler geliyor. Bu noktada da fikir ve duruşundan hiç vazgeçmedi, değiştirmedi.
Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt, dedi. Vazgeçmedi. Milli Ekonomi Modeli'ni ortaya koydu, arkasında durdu. Şimdi herkesin kabulü. Sosyal devlet projelerini açıkladı, tek tek her tezinin arkasında durdu. Şimdi birileri kopyalıyor.
Hülasa ağzından çıkan dini, ilmi, fikri, siyasi, sosyal her konuda ilk günkü duruşunu hiç bozmadı, değiştirmedi. Yani hayatta hep 'dik oldu'.
Nasıl, derseniz? Çünkü O'nun fikrinin, zikrinin, plan ve projelerinin kaynağı sağlamdı. Allah'ın ölçüsüydü. Peygamber ve Ehl-i Beyt'in söz, fiil ve davranışlarıydı.
Haliyle Hakka sırtını dayayan asla eğilmez, bükülmez, ezilmez. İşte bu duruşun adıdır dik olmak. O kişide, Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Dik durmaya gelince.
Malumunuz coğrafyamızda dini, siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda tarih boyunca her daim kasırgalar kopmuştur, kopuyor da. Bu kasırgalara karşı dik durmaya çalışanlar daha doğrusu ayakta kalmaya çalışanlar, hep bir dayanak aramışlar veya bir dayanakla ayakta kalmaya çalışmışlardır. Ama bu dik duruşları daim olmamış, kimisi unutulmuş, kimisi lanetle anılıyor olmuşlardır.
Birkaç örnek vereyim. Bu örnekler bir lider veya anlayış için değil. Bütün liderler ve anlayışlar içindir.
Mesela! Ülkemizde dün Gülen için ne deniliyordu, bugün ne deniliyor veya neler denilemiyor?
Dün Vatikan için ne deniliyordu, bugün ne deniliyor veya ne denilemiyor?
Dün AB, ABD için ne deniliyordu, bugün ne deniliyor veya ne denilemiyor?
Dün İsrail için ne deniliyordu, bugün ne deniliyor veya ne denilemiyor?
Dün faiz için ne deniliyordu, bugün ne deniliyor veya ne denilemiyor?
Dün ekonomi, Dolar, Euro, gümrük birliği için ne deniliyordu, bugün ne deniliyor veya ne denilemiyor?
Veya BOP, Arap Baharı, IŞİD, ÖSO, PYD, PKK, Barzani, Esad, Salih Müslim vs. gibi hayati konularda dün ne deniliyordu, bugün ne deniliyor veya ne denilemiyor?
Siyasette dik durduklarını iddia edenler bu gibi hemen her konuda kılıktan kılığa girmiş, makas değiştirmiş, hedef saptırmış, kendini inkar etmişlerdir.
Neden, sorusunun cevabı ise çok basittir; Dik durmak için yardım gerekir. Sen bu yardımı ABD'den, AB'den, faizden, kapitalizmden, yalandan, entrikadan alırsan öyle bir kasırga eser ki yerle bir olursun.
Rabbim, bizleri sıratı müstakim üzere dimdik eylesin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025