Terim manası şu veya bu olsa da siyaset onurlu bir iştir ve onur sahiplerinin yapması gereken bir zanaattır.
Adam 3.5 yıldır koalisyon hükümetinin bakanıdır.
Bu süre zarfında bitiremediği, yarım kalmış işleri var ki, tekrar seçilmek için kapı kapı dolaşıyor.
Lideri kadar olmasa da piri fani bir vizyona sahip.
Aday olduğu vilayetin bir ilçesine gidiyor, seçim çalışmaları için.
İçeri girer girmez berber dükkanından kovuyor sayın bakanı, hem de okkalı bir cümleyle:
"Sayenizde cebimde 100 bin liram kaldı, ona da mı göz koydunuz!?
Çabuk dükkanımı terk et, uğursuzluğunuz buraya da bulaşmasın."
Bunun üzerine sayın bay pişkin çelik korseli, kurşun torseli genel başkanını arıyor:
"Çabuk fındık paralarını ödeyin; milletin huzuruna çıkacak yüzümüz ve astarımız kalmadı."
Ve baştan, seçim ekonomisi uygulamayacağına dair söz veren hükümet, iş kovulma noktasına varınca, terk-i karar eder, fındığa 1 milyon 600 bin lira fiyat verir.
Şimdi sıra fındığı satın alacak kurumu bulmaya geldi; çünkü Fiskobirlik fındık almıyor.
Herkese yapılır ama koskoca Adalet Bakanı'na bu iyi gitmedi.
Bir başka vak'a;
İki dönemdir vekil olmanın dışında hiçbir icraatına rastlanılmamış, alem işte, uyuyan düşte görsün kabilinden, meclis kürsüsüne çıkıp iki laf etmemiş bir başka kahraman vekil de, ilçesinin Pazar esnafını dolaşıyor.
"Hangi yüzle geldin buraya, ulan şerefsiz, çabuk burayı terk eyle" ve daha bir sürü hakaretlerle Pazar tezgahları arasından süzülüp gidiyor.
Arkadaşları araya girip pazarcıyı zabdetmese daha başka istenmeyen olaylar bile çıkacak.
İşte bu son kahramanım gibi, daha bir sürü kahramana sahibiz.
Adam vekil olmayı meslek haline getirmiş.
Bir şey yapsın, yapmasın,
Bir kazmaya sap olsun, olmasın,
Bir cümlelik konuşsun, konuşmasın,
O her dönem vekil olmaya namzet, benzeri zor bulunan cinsten biri.
Her dönem vekil olmak zorunda.
Başka bir şey yapamaz.
Bir başka meslek edinemez.
Hani çalıştırdığı bakkaliyesi bir türlü rayına girmeyen adama, işini değiş, başka bir şey yap denilince; "Başka bir iş nasıl yapayım, bu işe alıştım, yeni bir şey yapmak zor" der ya onun gibi.
Adam bir kere alışmış ceylan derisinden koltukta oturmaya, düzenli olarak artan maaşını almaya, yemeye, içmeye, don biçmeye, dalga geçmeye... başka ne yapsın?
Nasıl yapsın?
Yeni bir iş nasıl bulsun?
Vatandaş varken kaz mı yolsun?
Üç-beş kuruşla cüzdan nasıl dolsun?
O rahat ya, seçmen isterse belasını bulsun.
Adam hem uyanık, hem asalak.
Partisi barajın altına düşeceğini anlayınca, hemen bir başka partiye transfer oluveriyor.
Mezhep geniş.
Yat uyu, getir geviş.
Nasıl olsa ülkeyi kurtaracak Derviş.
Bunun için diyorum ki, siyaset onurlu bir iştir.
Bu onurlu işi, onur katsayısı yüksek, kişilik sahibi, utanma duygusunu hiç kaybetmemiş kişiler yapmalı.
Hele de vatandaş, sırtında "asalak" gibi durmaya alışmış tipleri oradan silkeleyip atmalı.
"Şu ana kadar ne yaptın ki, bundan sonra ne yapacaksın?" diye sormalı seçmen.
Yoksa bu ülkede başka adam kalmadı da hep aynı zevatı mı seçmek zorunda kalıyor insanımız?
Bu ülkede;
Ülke sevdalısı,
Hizmet aşığı,
Onur sahibi,
Çok güzel insanlar var.
Bir kereliğine görev istiyorlar.
Niyeti samimi olanlar için bir dönem yeter ve artar bile.
Bozuk olan için kırk dönem bile az gelir.
BTP ve O'nun onurlu Genel Başkanı sayın Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu bir dönem bize yeter derken bunu kastediyor.
Asalak olmak için değil, hizmet etmek için.
Adam 3.5 yıldır koalisyon hükümetinin bakanıdır.
Bu süre zarfında bitiremediği, yarım kalmış işleri var ki, tekrar seçilmek için kapı kapı dolaşıyor.
Lideri kadar olmasa da piri fani bir vizyona sahip.
Aday olduğu vilayetin bir ilçesine gidiyor, seçim çalışmaları için.
İçeri girer girmez berber dükkanından kovuyor sayın bakanı, hem de okkalı bir cümleyle:
"Sayenizde cebimde 100 bin liram kaldı, ona da mı göz koydunuz!?
Çabuk dükkanımı terk et, uğursuzluğunuz buraya da bulaşmasın."
Bunun üzerine sayın bay pişkin çelik korseli, kurşun torseli genel başkanını arıyor:
"Çabuk fındık paralarını ödeyin; milletin huzuruna çıkacak yüzümüz ve astarımız kalmadı."
Ve baştan, seçim ekonomisi uygulamayacağına dair söz veren hükümet, iş kovulma noktasına varınca, terk-i karar eder, fındığa 1 milyon 600 bin lira fiyat verir.
Şimdi sıra fındığı satın alacak kurumu bulmaya geldi; çünkü Fiskobirlik fındık almıyor.
Herkese yapılır ama koskoca Adalet Bakanı'na bu iyi gitmedi.
Bir başka vak'a;
İki dönemdir vekil olmanın dışında hiçbir icraatına rastlanılmamış, alem işte, uyuyan düşte görsün kabilinden, meclis kürsüsüne çıkıp iki laf etmemiş bir başka kahraman vekil de, ilçesinin Pazar esnafını dolaşıyor.
"Hangi yüzle geldin buraya, ulan şerefsiz, çabuk burayı terk eyle" ve daha bir sürü hakaretlerle Pazar tezgahları arasından süzülüp gidiyor.
Arkadaşları araya girip pazarcıyı zabdetmese daha başka istenmeyen olaylar bile çıkacak.
İşte bu son kahramanım gibi, daha bir sürü kahramana sahibiz.
Adam vekil olmayı meslek haline getirmiş.
Bir şey yapsın, yapmasın,
Bir kazmaya sap olsun, olmasın,
Bir cümlelik konuşsun, konuşmasın,
O her dönem vekil olmaya namzet, benzeri zor bulunan cinsten biri.
Her dönem vekil olmak zorunda.
Başka bir şey yapamaz.
Bir başka meslek edinemez.
Hani çalıştırdığı bakkaliyesi bir türlü rayına girmeyen adama, işini değiş, başka bir şey yap denilince; "Başka bir iş nasıl yapayım, bu işe alıştım, yeni bir şey yapmak zor" der ya onun gibi.
Adam bir kere alışmış ceylan derisinden koltukta oturmaya, düzenli olarak artan maaşını almaya, yemeye, içmeye, don biçmeye, dalga geçmeye... başka ne yapsın?
Nasıl yapsın?
Yeni bir iş nasıl bulsun?
Vatandaş varken kaz mı yolsun?
Üç-beş kuruşla cüzdan nasıl dolsun?
O rahat ya, seçmen isterse belasını bulsun.
Adam hem uyanık, hem asalak.
Partisi barajın altına düşeceğini anlayınca, hemen bir başka partiye transfer oluveriyor.
Mezhep geniş.
Yat uyu, getir geviş.
Nasıl olsa ülkeyi kurtaracak Derviş.
Bunun için diyorum ki, siyaset onurlu bir iştir.
Bu onurlu işi, onur katsayısı yüksek, kişilik sahibi, utanma duygusunu hiç kaybetmemiş kişiler yapmalı.
Hele de vatandaş, sırtında "asalak" gibi durmaya alışmış tipleri oradan silkeleyip atmalı.
"Şu ana kadar ne yaptın ki, bundan sonra ne yapacaksın?" diye sormalı seçmen.
Yoksa bu ülkede başka adam kalmadı da hep aynı zevatı mı seçmek zorunda kalıyor insanımız?
Bu ülkede;
Ülke sevdalısı,
Hizmet aşığı,
Onur sahibi,
Çok güzel insanlar var.
Bir kereliğine görev istiyorlar.
Niyeti samimi olanlar için bir dönem yeter ve artar bile.
Bozuk olan için kırk dönem bile az gelir.
BTP ve O'nun onurlu Genel Başkanı sayın Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu bir dönem bize yeter derken bunu kastediyor.
Asalak olmak için değil, hizmet etmek için.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Ana-baba hakları-2 / 30.04.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ana-baba hakları -1 / 25.04.2024
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024