Bilge ve erdemli olmalıdır. Siyaseti bilmelidir ve doğruluktan ayrılmamalıdır. Halkını ve ülkesini çok sevmelidir. Şahsiyetine ve bağımsızlığına düşkün olmalıdır. Aklı başında ve bilgili olmalı asla aylaklık etmemelidir. Onurlu ve değerli olarak yaşamalıdır. Asil soylu, korkusuz ve cesur olmalıdır. Halkı ile ortak gelecek ve gönül bağları kurabilmeli halka umut verebilmelidir.
Halkının umutlarını ayakta tutmak için adaletli davranmalıdır. Bir devlet adamının halkına vereceği en büyük ihsan adalettir. Halka iyilik ancak adaletle zuhur eder. Adaletin karşılığı nur ve rahmettir. Zulmün layığı da lanet ve zulmettir.
Yüreği halkı için atmalı ve onlara merhamet göstermeli, halkı ile bütünleşebilmelidir. Halkının kalbini ve güvenini kazanmalıdır. Milleti ve devleti adına ne konuştuğunu bilmelidir. İyi bir devlet ve siyaset adamı halkının iyiliğini düşünmelidir. Kendi değerlerine ve kültürüne sahip çıkabilmeli, halkının sıkıntılarına çözüm sunabilmelidir.
Gelecek nesilleri düşünerek, yerinde kararlar alabilmelidir. Siyaset ve devlet adamı milletinin gasp edilmek istenen haklarını koruyabilmelidir.
Mustafa Kemal Atatürk Nutuk'ta milli siyasetimizi şöyle tarif ediyor:
"Milli sınırlarımız içinde, her şeyden önce kendi kuvvetimize dayanmakla varlığımızı koruyarak, millet ve memleketin gerçek saadet ve refahına çalışmak? Genellikle milleti uzun emeller peşinde yorarak zarara sokmamak? Medeni dünyadan, medeni, insani ve karşılıklı dostluk beklemektir?"
Bakın Sayın Prof. Dr. Haydar Baş da konuşmalarında siyaset ve devlet adamlarına nasıl yol gösteriyor: "Ülkeyi korumak, kollamak ve yüceltmek farzdır."
"Bizim geleneğimizde devlet adamı, yönettiği halkın ne dinine, ne rengine, ne diline, ne mezhebine kısaca hiçbir şeyine karışmadan onları korumak ve kollamakla mükelleftir. Bizim geleneğimizde insanların can emniyetini, namus emniyetini, mal emniyetini, din ve vicdan emniyetini yönetici hangi mezhepten ya da fırkadan olursa olsun bunların tamamı garanti altına alınmalıdır." (Prof. Dr. Haydar Baş, 4 Mart 2010, Yeni Mesaj).
Yetişmiş bir devlet adamı bilgili doktora benzer. Halk da beden gibidir. Doktorun beden hastalıklarının neler olduğunu bilmesi lazımdır. Devlet adamı tıpkı bu doktor gibi memleketin normal durumundan ibaret olan sıhhat ve düzenini bilmesi lazımdır.
Bir devletin unsurları anlaşma ve yardımlaşma üzerinde bulunurlarsa o devlet her türlü tehlikeden emin olur. Devletin unsurları kendi başına saltanat sevdasına kapılırsa bölünür ve yabancıların istilasına uğrar.
Buna en güzel örnek Endülüs'ü verebiliriz.
Hıristiyan askerleri gırnatanın himayesinde olan vilayetleri tek tek işgal etti. Endülüs Emirleri ve halkı öldürüldü ve esir oldular neticede devletleri yok oldu.
Türk ve İslam devletlerinde arız olan bütün kötülüklerin sebebi devlet adamları arasında meydana gelen anlaşmazlıklar ve iktidar sahiplerinin kudret ve saltanata mağrur olmalarındandır. Ayrıca ecnebilerin tatlı dillerine ve hediyelerine aldanmaları yüzündendir. Bir Türk devlet adamı milletin malına asla ihanet etmemelidir.
Sonuç olarak nasıl bir lidere ihtiyacımız var diye kendimize soracak olursak, şunu diyebiliriz: Ülkesinin ve insanlığın problemlerini çözecek bir kimliği olan lidere ve iktidara ihtiyaç olunduğu ortaya çıkar. Böyle bir devlet adamı yapıcı olmalıdır. Kendi milletinin ve devletinin mutluluğunu düşündüğü gibi, diğer millet ve devletlerin de mutluluğunu düşünmelidir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın 'Devlet Adamı' ve onun bu yapıcı kişiliği buna örnek olarak verilebilir. O'nun bu özelliği güçlü manevi kişiliğinden ileri gelir. O'nun "Milli Ekonomi Modeli, Milli Devlet-Sosyal Devlet" projeleri ulus devletleri güçlü kılma projeleridir. Bu projelerle ulus devletler kendi varlıklarını korur ve devam ettirirler.
Haydar Baş'ın bilgeliği, gücünün en büyük kaynağıdır. Hayat tecrübesinden gelen, olayları değerlendirebilme gücü ve uzağı görebilme kabiliyeti, ona bilge kişiliği kazanmasında önemli bir faktördür.
Prof. Dr. Haydar Baş, büyük Türk devlet adamları Alparslan, Melikşah, Oğuz Kağan ve Atatürk gibi Türklüğü ile iftihar ediyor. O büyük ataları gibi gece gündüz, durmak yorulmak dinlenmek bilmeden azimle, çalışkanlılıkla ve kararlılıkla milletin kaderinin, talihinin gülmesi için sürekli çalışmaktadır.
Hunlarda, Avarlarda, Göktürklerde ve diğer Türk devletlerinde gördüğümüz hakanların yüklendiği açı doyurma, çıplağı giydirme, adaleti tevzi ve halkın kalbini kazanma, topyekûn milleti mutlu kılma görevlerinin artan aşk ve şevk ile devam ettiğini görüyoruz.
Türk töresine göre hükümdar devletin baş temsilcisi ve milletin babası sıfatıyla adli mahkemelerde bizzat halka adalet dağıtırdı.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ebed müddet devamı için, kâinat devleti olması için ülkesini, milletini devletini seven, sevmekten ve uğruna feda-i can edercesine çalışan proje üreten ve siyaset adamlarına ve kadrolarına ihtiyaç var.
Bu lider Prof. Dr. Haydar Baş, bu kadrolar Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarıdır.
Halkının umutlarını ayakta tutmak için adaletli davranmalıdır. Bir devlet adamının halkına vereceği en büyük ihsan adalettir. Halka iyilik ancak adaletle zuhur eder. Adaletin karşılığı nur ve rahmettir. Zulmün layığı da lanet ve zulmettir.
Yüreği halkı için atmalı ve onlara merhamet göstermeli, halkı ile bütünleşebilmelidir. Halkının kalbini ve güvenini kazanmalıdır. Milleti ve devleti adına ne konuştuğunu bilmelidir. İyi bir devlet ve siyaset adamı halkının iyiliğini düşünmelidir. Kendi değerlerine ve kültürüne sahip çıkabilmeli, halkının sıkıntılarına çözüm sunabilmelidir.
Gelecek nesilleri düşünerek, yerinde kararlar alabilmelidir. Siyaset ve devlet adamı milletinin gasp edilmek istenen haklarını koruyabilmelidir.
Mustafa Kemal Atatürk Nutuk'ta milli siyasetimizi şöyle tarif ediyor:
"Milli sınırlarımız içinde, her şeyden önce kendi kuvvetimize dayanmakla varlığımızı koruyarak, millet ve memleketin gerçek saadet ve refahına çalışmak? Genellikle milleti uzun emeller peşinde yorarak zarara sokmamak? Medeni dünyadan, medeni, insani ve karşılıklı dostluk beklemektir?"
Bakın Sayın Prof. Dr. Haydar Baş da konuşmalarında siyaset ve devlet adamlarına nasıl yol gösteriyor: "Ülkeyi korumak, kollamak ve yüceltmek farzdır."
"Bizim geleneğimizde devlet adamı, yönettiği halkın ne dinine, ne rengine, ne diline, ne mezhebine kısaca hiçbir şeyine karışmadan onları korumak ve kollamakla mükelleftir. Bizim geleneğimizde insanların can emniyetini, namus emniyetini, mal emniyetini, din ve vicdan emniyetini yönetici hangi mezhepten ya da fırkadan olursa olsun bunların tamamı garanti altına alınmalıdır." (Prof. Dr. Haydar Baş, 4 Mart 2010, Yeni Mesaj).
Yetişmiş bir devlet adamı bilgili doktora benzer. Halk da beden gibidir. Doktorun beden hastalıklarının neler olduğunu bilmesi lazımdır. Devlet adamı tıpkı bu doktor gibi memleketin normal durumundan ibaret olan sıhhat ve düzenini bilmesi lazımdır.
Bir devletin unsurları anlaşma ve yardımlaşma üzerinde bulunurlarsa o devlet her türlü tehlikeden emin olur. Devletin unsurları kendi başına saltanat sevdasına kapılırsa bölünür ve yabancıların istilasına uğrar.
Buna en güzel örnek Endülüs'ü verebiliriz.
Hıristiyan askerleri gırnatanın himayesinde olan vilayetleri tek tek işgal etti. Endülüs Emirleri ve halkı öldürüldü ve esir oldular neticede devletleri yok oldu.
Türk ve İslam devletlerinde arız olan bütün kötülüklerin sebebi devlet adamları arasında meydana gelen anlaşmazlıklar ve iktidar sahiplerinin kudret ve saltanata mağrur olmalarındandır. Ayrıca ecnebilerin tatlı dillerine ve hediyelerine aldanmaları yüzündendir. Bir Türk devlet adamı milletin malına asla ihanet etmemelidir.
Sonuç olarak nasıl bir lidere ihtiyacımız var diye kendimize soracak olursak, şunu diyebiliriz: Ülkesinin ve insanlığın problemlerini çözecek bir kimliği olan lidere ve iktidara ihtiyaç olunduğu ortaya çıkar. Böyle bir devlet adamı yapıcı olmalıdır. Kendi milletinin ve devletinin mutluluğunu düşündüğü gibi, diğer millet ve devletlerin de mutluluğunu düşünmelidir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın 'Devlet Adamı' ve onun bu yapıcı kişiliği buna örnek olarak verilebilir. O'nun bu özelliği güçlü manevi kişiliğinden ileri gelir. O'nun "Milli Ekonomi Modeli, Milli Devlet-Sosyal Devlet" projeleri ulus devletleri güçlü kılma projeleridir. Bu projelerle ulus devletler kendi varlıklarını korur ve devam ettirirler.
Haydar Baş'ın bilgeliği, gücünün en büyük kaynağıdır. Hayat tecrübesinden gelen, olayları değerlendirebilme gücü ve uzağı görebilme kabiliyeti, ona bilge kişiliği kazanmasında önemli bir faktördür.
Prof. Dr. Haydar Baş, büyük Türk devlet adamları Alparslan, Melikşah, Oğuz Kağan ve Atatürk gibi Türklüğü ile iftihar ediyor. O büyük ataları gibi gece gündüz, durmak yorulmak dinlenmek bilmeden azimle, çalışkanlılıkla ve kararlılıkla milletin kaderinin, talihinin gülmesi için sürekli çalışmaktadır.
Hunlarda, Avarlarda, Göktürklerde ve diğer Türk devletlerinde gördüğümüz hakanların yüklendiği açı doyurma, çıplağı giydirme, adaleti tevzi ve halkın kalbini kazanma, topyekûn milleti mutlu kılma görevlerinin artan aşk ve şevk ile devam ettiğini görüyoruz.
Türk töresine göre hükümdar devletin baş temsilcisi ve milletin babası sıfatıyla adli mahkemelerde bizzat halka adalet dağıtırdı.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ebed müddet devamı için, kâinat devleti olması için ülkesini, milletini devletini seven, sevmekten ve uğruna feda-i can edercesine çalışan proje üreten ve siyaset adamlarına ve kadrolarına ihtiyaç var.
Bu lider Prof. Dr. Haydar Baş, bu kadrolar Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarıdır.
Coşkun Gündüz / diğer yazıları
- Türk milletini yüceltmek için doğan güneş Prof. Dr. Haydar Baş / 22.04.2021
- Ölmez Atamız, Haydar Hocamız / 28.02.2021
- İslam yaşansaydı böyle mi olurdu! / 08.11.2016
- Siyaset adamı nasıl olmalıdır? / 03.05.2016
- Ehl-i Beyt'i sevmek ibadettir / 28.04.2016
- Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt / 21.02.2016
- Fetihlerin babası Sultan Melikşah / 04.12.2014
- Türkiye'nin geleceğinde alternatifsiz tek çözüm / 31.05.2014
- On yedinci olmasın / 06.05.2014
- Ölmez Atamız, Haydar Hocamız / 28.02.2021
- İslam yaşansaydı böyle mi olurdu! / 08.11.2016
- Siyaset adamı nasıl olmalıdır? / 03.05.2016
- Ehl-i Beyt'i sevmek ibadettir / 28.04.2016
- Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt / 21.02.2016
- Fetihlerin babası Sultan Melikşah / 04.12.2014
- Türkiye'nin geleceğinde alternatifsiz tek çözüm / 31.05.2014
- On yedinci olmasın / 06.05.2014