Bir ülkeden doğup başka ülkelere giden sulara sınır aşan sular, İki ülke arasındaki sınırdan akan sulara da sınır oluşturan sular deniliyor. Türkiye'nin sınır ötesi akan en meşhur suları Meriç, Aras, Asi, Fırat ve Dicle'dir. Bunlar bilinenler, bir de bilinmeyen ama "sınır ötesi" akan sular var. Türkiye'nin Fırat, Dicle, Asi ve Çoruh'un da aralarında bulunduğu toplam 22 adet "sınır aşan" suyu bulunmakta. Bunlardan bazılarının isimleri şöyle: Habur çayı, Nusaybin Çağ pınarları, Sacir suyu, Karacurum çayı, Balık suyu, Zerkan suyu, Zap suyu, Nerdaş çayı, Kura (Kür) çayı, Afrin çayı. Bunun yanında toplam 5 tane de sınır oluşturan suyumuz var. Bunların isimleri ise şöyle: Meriç, Aras, Arpaçay, Hezil Çayı ve Mutlu dere (Rezve).Öyle ki, bugün pek bilinmemesine karşın, toplam karasal sınırlarımızın yaklaşık yüzde 22'sini bu sular oluşturuyor. Sınıraşan sular, haliyle sınırlar ötesinden sorunları da beraberinde getiriyor. "Su kıtlığıyla burun buruna yaşayan" bir coğrafyada bulunmamız ve gelecekte yaşanacak olası su krizleri bu sorunların daha da çoğalmasına neden oluyor. Türkiye'nin bugün sınıraşan sularında en sorunlu görünen suları Fırat ve Dicle. Özellikle Güneydoğu Anadolu Projesi'nin (GAP) hayata geçmesiyle birlikte, dış odaklı tazyiklerle hareket eden Suriye ve Irak, Türkiye'nin Fırat ve Dicle sularını hakkı olmamasına rağmen kıstığını iddia ediyor. Oysa Türkiye, bu konuda oldukça rahat. Çünkü her iki nehir de, Türkiye topraklarından bu ülkelere akıyor ve bu sular hiçbir şekilde uluslar arası bir statüde değil. Fırat ve Dicle sularının kullanımı konusunda taraf ülkeler arasında bugüne kadar iki protokol imzalanmış. Bunlardan ilki 1946'da Irak'ta imzalanan 'Dicle ve Fırat kolları sularının düzene konması' protokolüdür. Burada amaç ırmakların su akışını düzenlemek ve su baskınlarını engellemek için işbirliği yapmaktır. İkinci protokol ise 1987 yılında Atatürk Barajına su doldurulmaya başlanmadan önce Suriye ile imzalanmıştır. Bu protokole göre Türkiye Atatürk barajı rezervuarının doldurulması sırasında ve Fırat suları konusundaki nihai tahsise kadar Suriye sınırından yıllık ortalama 500 metreküp/saniye su bırakmayı taahhüt etmiştir. Bugün Suriye ve Irak 1987 yılında imzalanan bu protokolün kendilerine sağladığı çok mühim avantajı görmezden gelmektedir. Uzmanlar yıllık ortalama 500 metreküp/saniye su bırakma taahhüdünün bu iki ülke için bulunmaz bir nimet olduğu ortak görüşünde birleşiyor. Çünkü Fırat ve Dicle'den akan su miktarı bazı kurak yıllarda ve özellikle yaz aylarında 30 metreküp/saniyeye kadar düşebilmektedir. Oysa Türkiye her iki ülkeye de kurak-bol, yaz- kış fark etmeksizin saniyede 500 metreküp/saniyeyi garanti etmekte ve 87 yılından bu yana da bu taahhüdünü yerine getirmektedir. Ortadoğu'nun can damarları: Fırat ve DicleOrtadoğu'nun en önemli kaynaklarından birisi olan Fırat nehrinin; yıllık su potansiyeli, 31,5milyar m3 Türkiye'den, 4 milyar m3 Suriye'den olmak üzere 35,5 milyar m3'tür. Türkiye bunun 17 milyar m3'ünü, Suriye 8 milyar m3'ünü, Irak ise 10,5 milyar m3'ünü kullanmaktadır. Irak su potansiyeline hiç katkıda bulunmamasına rağmen 24,5 milyar m3 su ihtiyacı olduğunu beyan etmekte ve her yıl 14 milyar m3 su ihtiyacının karşılanmadığını bildirmektedir.Dicle nehrinin yıllık su potansiyeli 25 milyar m3 Türkiye'den ve 23 milyar m3 Irak'tan olmak üzere 48 milyar m3'tür. Türkiye bunun 3 milyar m3'ünü, Irak ise 45 m3'ünü kullanmaktadır. Buna rağmen Irak kendisinin 46,5 m3 su ihtiyacı olduğunu bildirerek yıllık 1,5 m3'lük bir açığı olduğunu öne sürmektedir.Görüldüğü gibi Irak ve Suriye'nin bu nehirlerle ilgili istek ve hevesleri bir türlü bitmek bilmiyor.devam edecek?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012