17 Aralık tarihi için Türk siyasetçileri ve Türk işadamları Avrupa'da derin kulis faaliyeti içerisinde.
Hükümet mensupları ile birlikte hükümet dışı sivil toplum örgütleri ve ticari organizasyon temsilcileri önce 6 Ekim'deki Komisyon raporunu yönlendirecek, ardından da Konsey'e karşı yoğun baskı uygulayacaklar.
Bunun tutup tutmayacağı; Komisyon ve Konsey'in ikna olup olmayacağı bilinmiyor.
Komisyon Başkanı Barroso ve diğer üyelere bakılırsa Türkiye'nin önünde fazla bir engel görünmüyor.
Sinyaller yeşili gösterse de Konsey'deki etkili ülkelerin Kırmızı ışık yakmayacağının garantisi yok.
Almanya ve Fransa'daki muhalif kadronun ve halkının büyük bir bölümünün Türkiye'ye bakış açısı olumsuz.
Fransızların yüzde 60'a yakını Türkiye'nin üyeliğine karşı.
Türk medyasındaki bazı AB sevdalıları bu oranı saklamak için ilginç gerekçe gösteriyorlar.
Fransızlar'ın yüzde 70'i Türkiye'yi istemezken bu oran 60'lara kadar düşmüş...müş.
Gerekçe ve umut noktası bu.
Almanya'daki Türk diyasporayı karşısına almamak için Türkiye'nin üyeliğine yumuşak bakan Almanya'daki hükümeti zor günler bekliyor.
Hıristiyan Birlik karşısında günden güne eriyen Sosyal demokratlar aslında durumun farkındalar.
Yükselen Alman muhalefeti yeni bir güç ve yeni bir sorun olarak Türkiye'ye mesafe koyuyorlar.
Diğer büyük ülkelerin de Türkiye'ye yaklaşımları net değil.
Türkiye'de Avrupa'nın istediği tüm reformlar patır patır çıkarılsa da Avrupalı'nın zihnindeki Türk imajı kolay sökülemeyecek.
İtalya, İngiltere ve Yunanistan'ın uzattığı zeytin dalları ile AB'ye rahatça girebilirim diye düşünen Ankara bu noktada hataya düşmüş olur.
6 Ekim ve 17 Aralık tarihleri sadece Türkiye'nin değil Avrupa'nın, Avrupalı'nın da sınavı olacak.
Hükümet mensupları ile birlikte hükümet dışı sivil toplum örgütleri ve ticari organizasyon temsilcileri önce 6 Ekim'deki Komisyon raporunu yönlendirecek, ardından da Konsey'e karşı yoğun baskı uygulayacaklar.
Bunun tutup tutmayacağı; Komisyon ve Konsey'in ikna olup olmayacağı bilinmiyor.
Komisyon Başkanı Barroso ve diğer üyelere bakılırsa Türkiye'nin önünde fazla bir engel görünmüyor.
Sinyaller yeşili gösterse de Konsey'deki etkili ülkelerin Kırmızı ışık yakmayacağının garantisi yok.
Almanya ve Fransa'daki muhalif kadronun ve halkının büyük bir bölümünün Türkiye'ye bakış açısı olumsuz.
Fransızların yüzde 60'a yakını Türkiye'nin üyeliğine karşı.
Türk medyasındaki bazı AB sevdalıları bu oranı saklamak için ilginç gerekçe gösteriyorlar.
Fransızlar'ın yüzde 70'i Türkiye'yi istemezken bu oran 60'lara kadar düşmüş...müş.
Gerekçe ve umut noktası bu.
Almanya'daki Türk diyasporayı karşısına almamak için Türkiye'nin üyeliğine yumuşak bakan Almanya'daki hükümeti zor günler bekliyor.
Hıristiyan Birlik karşısında günden güne eriyen Sosyal demokratlar aslında durumun farkındalar.
Yükselen Alman muhalefeti yeni bir güç ve yeni bir sorun olarak Türkiye'ye mesafe koyuyorlar.
Diğer büyük ülkelerin de Türkiye'ye yaklaşımları net değil.
Türkiye'de Avrupa'nın istediği tüm reformlar patır patır çıkarılsa da Avrupalı'nın zihnindeki Türk imajı kolay sökülemeyecek.
İtalya, İngiltere ve Yunanistan'ın uzattığı zeytin dalları ile AB'ye rahatça girebilirim diye düşünen Ankara bu noktada hataya düşmüş olur.
6 Ekim ve 17 Aralık tarihleri sadece Türkiye'nin değil Avrupa'nın, Avrupalı'nın da sınavı olacak.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005