Bazı ufak tefek olayların dışında çok şükür korkulan büyük olaylar olmadı. Ve kazasız belasız ama futbolsuz bir sezon sona erdi. Şükrü Saraçoğlu stadında Fenerbahçe ile Galatasaray 0-0 berabere kalarak, sezonu Galatasaray şampiyon olarak kapattı.
İktidarın "daha iyi olacak" diye el attığı hemen her şeyde olduğu gibi futbolda da pek iyi şeylere şahit olmadık. Bu seneki sezonda futboldan çok, başka şeyler konuşuldu, yaşandı. Sahalar çoğu zaman seyirci cezalarıyla taraftarlara kapandı, sokaklar birçok olaylara sahne oldu.
Şike iddialarında bir adım ileri, iki adım geri... Federasyondan garip adımlar, garip demeçler, iktidarın tutumu, takımların tavırları ve diğer sebepler neticesinde büyüyen krizler…
Krizin iyi yönetilememesi neticesinde gerek takım oyuncularının gerekse de taraftarların adım adım gerginliği arttı ve her geçen gün kaos büyüdü. Takımlar her maça gerginlik içinde, taraftarlar tribünlere öfkeli bir vaziyette geldiler, her maç farklı olaylara gebe olarak geçti. Her maç elimiz yüreğimizde, kavga ve gürültünün milletimize pahalıya mal olmaması için dua eder olduk.
Barışın, eğlencenin ve tatlı bir rekabetin hâkim olması gereken spor müsabakaları bile kavgaya ve ayrılığa sebebiyet vermeye başladı. Bu durum toplumun ayrışma noktasında geldiği durumu izah etmesi bakımından çok önemlidir. Ne oluyor toplum olarak bize? Sanki biri birimizle kavga etmeye vesile arar hale döndük. Sevinçleri paylaşamaz olduk.
Şampiyonluk maçından sonra yaşanan manzaralara bakar mısınız?
Şampiyon takım polis koruması altında soyunma odasına bile zorla girebiliyor. Şampiyon olamayan takımın seyircisi kendi sahasını tahrip ediyor, sağı solu yakıyor yıkıyor, polisle çatışıyor. Şampiyon takım hak ettiği kupasını düzenlenmesi düşünülen kupa töreni ile değil de seyircisi boşalan sahada, karanlıkta Başbakan talimatı ile alabiliyor. Bu nasıl iştir? Bunun adı spor olmaktan çıkmıştır. İçeride ve dışarıda iktidarın öğündüğü marka ülke Türkiye'de spor manzaraları bu şekildedir. Bunu dünya kamuoyuna zor izah edersiniz…
Yetkililer, kanun koyucuları ve uygulayıcıları, önümüzdeki sezonun kavgadan, şikeden, kaostan uzak; sadece ve sadece sporun, kardeşliğin, dostluğun ve rekabetin egemen olduğu bir şekilde geçmesinin planını yapsınlar. Yoksa gelecek sezon da bundan daha farklı şeyler olmaz.
İktidarın "daha iyi olacak" diye el attığı hemen her şeyde olduğu gibi futbolda da pek iyi şeylere şahit olmadık. Bu seneki sezonda futboldan çok, başka şeyler konuşuldu, yaşandı. Sahalar çoğu zaman seyirci cezalarıyla taraftarlara kapandı, sokaklar birçok olaylara sahne oldu.
Şike iddialarında bir adım ileri, iki adım geri... Federasyondan garip adımlar, garip demeçler, iktidarın tutumu, takımların tavırları ve diğer sebepler neticesinde büyüyen krizler…
Krizin iyi yönetilememesi neticesinde gerek takım oyuncularının gerekse de taraftarların adım adım gerginliği arttı ve her geçen gün kaos büyüdü. Takımlar her maça gerginlik içinde, taraftarlar tribünlere öfkeli bir vaziyette geldiler, her maç farklı olaylara gebe olarak geçti. Her maç elimiz yüreğimizde, kavga ve gürültünün milletimize pahalıya mal olmaması için dua eder olduk.
Barışın, eğlencenin ve tatlı bir rekabetin hâkim olması gereken spor müsabakaları bile kavgaya ve ayrılığa sebebiyet vermeye başladı. Bu durum toplumun ayrışma noktasında geldiği durumu izah etmesi bakımından çok önemlidir. Ne oluyor toplum olarak bize? Sanki biri birimizle kavga etmeye vesile arar hale döndük. Sevinçleri paylaşamaz olduk.
Şampiyonluk maçından sonra yaşanan manzaralara bakar mısınız?
Şampiyon takım polis koruması altında soyunma odasına bile zorla girebiliyor. Şampiyon olamayan takımın seyircisi kendi sahasını tahrip ediyor, sağı solu yakıyor yıkıyor, polisle çatışıyor. Şampiyon takım hak ettiği kupasını düzenlenmesi düşünülen kupa töreni ile değil de seyircisi boşalan sahada, karanlıkta Başbakan talimatı ile alabiliyor. Bu nasıl iştir? Bunun adı spor olmaktan çıkmıştır. İçeride ve dışarıda iktidarın öğündüğü marka ülke Türkiye'de spor manzaraları bu şekildedir. Bunu dünya kamuoyuna zor izah edersiniz…
Yetkililer, kanun koyucuları ve uygulayıcıları, önümüzdeki sezonun kavgadan, şikeden, kaostan uzak; sadece ve sadece sporun, kardeşliğin, dostluğun ve rekabetin egemen olduğu bir şekilde geçmesinin planını yapsınlar. Yoksa gelecek sezon da bundan daha farklı şeyler olmaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- İbadetin bize kazandırdıkları -2- / 21.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025
- İbadetin bize kazandırdıkları -1- / 20.04.2025
- Dava adamıydı Haydar Hocamız / 19.04.2025
- Gönül adamıydı Haydar Hocamız / 18.04.2025
- Çile adamıydı Haydar Hocamız / 17.04.2025
- Allah adamıydı Haydar Hocamız / 16.04.2025
- Fikir adamıydı Haydar Hocamız / 15.04.2025
- Haydar Baş Hocamızın 5. Şeb-i Aruz yıldönümü / 14.04.2025
- Kıldığımız namaz, bizi kötülüklerden alıkoymuyorsa? / 12.04.2025
- Namaz kılmak bütün Müslümanlara farzdır / 11.04.2025