Anayasa Mahkemesi Başkanı iken Türkiye'nin 10. Cumhurbaşkanı seçilen Ahmet Necdet Sezer, karşı oy yazısında, Anayasa'daki savaş ilanı ve silahlı kuvvetler kullanılmasında TBMM'ye yetki verilmesinin nedenlerinin tarihsel deneyimlerde aranması gerektiğini belirterek, şu ifadelere yer vermişti:
"Savaşa karar vermek ve savaş ilan etmek yetkisi yalnızca TBMM'ye ait olduğuna göre, Hükümet'in savaş kışkırtıcı nitelikteki davranışlarıyla Meclis'i savaş ilanına zorunlu kılacak durumlara düşürmemesi ve onu oldu bitti karşısında bırakmaması gerekir.
Bu nedenledir ki, 92. madde ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) yabancı ülkelere gönderilmesi veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması, TBMM'nin iznine bağlı tutulmuştur. Ancak, aynı maddede (Türkiye'nin taraf olduğu milletlerarası anlaşmalar veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği hallerde) Meclis'in iznine gerek görmemiştir.
Hangi devlete veya devletlere savaş ilan edileceğine TBMM'nin kendisi karar vereceği gibi, TSK yabancı ülkeye gönderilecekse bu ülkeveya ülkelerin hangileri olacağını TBMM saptamalıdır. Hangi devlet veya devletlerin silahlı kuvvetlerinin Türkiye'de bulunabileceğine karar vermesi gereken organ da yalnızca TBMM'nin kendisidir."
Sezer, Anayasa'nın 92. maddesindeki "izin verme" ifadesinin de "karar verme" anlamına geldiğini dile getirerek, bu tür kararların yasa prosedürü içinde değil karar biçiminde gerçekleştirilmesi gerekenişlemlerden olduğunu ifade etmişti.
Yer ve süre belirtilmeli
Ahmet Necdet Sezer, karşı oy gerekçesinde, Hükümet'e izin verilmesine ilişkin TBMM kararlarında "yer, süre ve koşulların açıkça belirtilmesi zorunludur" diyerek, şu görüşü savunmuştu:
"Bu gibi durumlarda TBMM, meydana gelen olayın somut koşulları içinde yapacağı değerlendirme sonucu kendisine tanınan yetkiyi kullanır. Ülke, yer ve süre belirtmeyen, koşulsuz bir Meclis kararı belirsiz ve dolayısıyla sınırsız olacaktır."
Meclis kararının "TBMM'ye verilen yetkinin hükümete devredilmesi" anlamına geldiği görüşüne yer veren Sezer, "Somut bir olay olmaksızın Meclis'e ait bir yetki, çok uzun ve belirsiz bir süre için Hükümet'e verilmektedir" demişti.
Yasayla devredilebilir
Meclis kararında, gönderilecek veya kabul edilecek askerlere ilişkin "nitelik ve miktar yönünden sınırlama yapılmadığı" eleştirisini yapan Sezer, şu görüşleri savunmuştu:
"Sözkonusu yasama işleme TBMM Kararı adını taşımakta ise de içerik yönünden, Anayasa'nın yalnızca TBMM'ye ve bazı sınırlı durum vekoşullarda da Cumhurbaşkanı'na verdiği 92. maddesindeki yetkileri Hükümet'e devretmektedir.
TBMM kararı, bu içeriği nedeniyle Anayasa'nın 92. maddesini değiştiren bir yasa niteliğinde olduğundan Anayasa Mahkemesi denetimine tabidir.
Anayasa, 7. maddesindeki yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine karşın, yasamanın yürütme organına kural dışı olarak kimi konularda yetki verebileceğini açıkça belirtmiştir. Bu ayrık durumlarda, TBMM kendisine ait bir yetkiyi Bakanlar Kurulu'na ancak bir yasa ile devredebilir."
Meclis kararının yasa niteliği taşıdığını ve Anayasa Mahkemesi denetimine tabi olduğunu savunan Sezer, bu nedenle iptal isteminin incelenmesi gerektiğini bildirmişti.
"Savaşa karar vermek ve savaş ilan etmek yetkisi yalnızca TBMM'ye ait olduğuna göre, Hükümet'in savaş kışkırtıcı nitelikteki davranışlarıyla Meclis'i savaş ilanına zorunlu kılacak durumlara düşürmemesi ve onu oldu bitti karşısında bırakmaması gerekir.
Bu nedenledir ki, 92. madde ile Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) yabancı ülkelere gönderilmesi veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması, TBMM'nin iznine bağlı tutulmuştur. Ancak, aynı maddede (Türkiye'nin taraf olduğu milletlerarası anlaşmalar veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği hallerde) Meclis'in iznine gerek görmemiştir.
Hangi devlete veya devletlere savaş ilan edileceğine TBMM'nin kendisi karar vereceği gibi, TSK yabancı ülkeye gönderilecekse bu ülkeveya ülkelerin hangileri olacağını TBMM saptamalıdır. Hangi devlet veya devletlerin silahlı kuvvetlerinin Türkiye'de bulunabileceğine karar vermesi gereken organ da yalnızca TBMM'nin kendisidir."
Sezer, Anayasa'nın 92. maddesindeki "izin verme" ifadesinin de "karar verme" anlamına geldiğini dile getirerek, bu tür kararların yasa prosedürü içinde değil karar biçiminde gerçekleştirilmesi gerekenişlemlerden olduğunu ifade etmişti.
Yer ve süre belirtilmeli
Ahmet Necdet Sezer, karşı oy gerekçesinde, Hükümet'e izin verilmesine ilişkin TBMM kararlarında "yer, süre ve koşulların açıkça belirtilmesi zorunludur" diyerek, şu görüşü savunmuştu:
"Bu gibi durumlarda TBMM, meydana gelen olayın somut koşulları içinde yapacağı değerlendirme sonucu kendisine tanınan yetkiyi kullanır. Ülke, yer ve süre belirtmeyen, koşulsuz bir Meclis kararı belirsiz ve dolayısıyla sınırsız olacaktır."
Meclis kararının "TBMM'ye verilen yetkinin hükümete devredilmesi" anlamına geldiği görüşüne yer veren Sezer, "Somut bir olay olmaksızın Meclis'e ait bir yetki, çok uzun ve belirsiz bir süre için Hükümet'e verilmektedir" demişti.
Yasayla devredilebilir
Meclis kararında, gönderilecek veya kabul edilecek askerlere ilişkin "nitelik ve miktar yönünden sınırlama yapılmadığı" eleştirisini yapan Sezer, şu görüşleri savunmuştu:
"Sözkonusu yasama işleme TBMM Kararı adını taşımakta ise de içerik yönünden, Anayasa'nın yalnızca TBMM'ye ve bazı sınırlı durum vekoşullarda da Cumhurbaşkanı'na verdiği 92. maddesindeki yetkileri Hükümet'e devretmektedir.
TBMM kararı, bu içeriği nedeniyle Anayasa'nın 92. maddesini değiştiren bir yasa niteliğinde olduğundan Anayasa Mahkemesi denetimine tabidir.
Anayasa, 7. maddesindeki yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine karşın, yasamanın yürütme organına kural dışı olarak kimi konularda yetki verebileceğini açıkça belirtmiştir. Bu ayrık durumlarda, TBMM kendisine ait bir yetkiyi Bakanlar Kurulu'na ancak bir yasa ile devredebilir."
Meclis kararının yasa niteliği taşıdığını ve Anayasa Mahkemesi denetimine tabi olduğunu savunan Sezer, bu nedenle iptal isteminin incelenmesi gerektiğini bildirmişti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.