Prof. Dr. Haydar Baş'ı, "Herkes kalpten ölüyor, tıp çare bulamıyor" demesi üzerine Dr. Mustafa Erarslan'a, "Olmaz öyle şey, 'Derdi yaratan Allah(c.c.) dermanını da yaratmıştır' diyen benim Peygamberim yalan söylemez. Bu konu üzerinde çalışmanızı istiyorum" dediği ve bu çalışmanın neticesinde Panaks'ın ortaya çıktığını söylediğinde o güne kadar baktığım gözden farklı bir gözle takip etmeye başlamıştım.Fizik Mühendisi Harun Kayacı Bey'in enerjinin klasik tanımına, "Olmaz öyle şey, enerji Allah'ın sürekli yaratma kudreti'dir" diye itiraz edip, "Bir müddet enerji üzerine yoğunlaşayım, bunun sırrını da çözerim" dediğinde "doğru bir iz üzerinde olduğumu" da iyice hissetmiştim.Sayın Baş bu ikazları ile, nazarların, maddeyi ve (ruhun taşıyıcısı) bedeni gözden kaçırmaması gerektiğine dikkat çekiyordu.Bu gözle baktığımızda Haydar Baş ne yapıyordu?Bir: Haydar Baş, ürettiği ekonomi tezi ile fiziki âlemden yararlanarak insanın maddî ihtiyaçlarına cevap veren bir reçete yazıyor, bu reçete ile aynı zamanda insanlığa belâ olmuş Komünizm ve Kapitalizm sistemlerini çöpe atıp, "Milli Ekonomi Modeli" ile ekonomik modelleri teke indiriyor; yani ekonomide "tevhidi" hayata geçiriyordu.İki: Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'de Alevi-Sünni, İslâm âleminde, "Şii-Sünni kutuplaşmasına da "Ehl-i Beyt" reçetesi ile son veriyor, Müslümanları Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde olduğu gibi "tevhid" sancağı altında cem ediyordu.Söylediklerimde yanılıyorsam, bu yanılgı, bu satırların yazarına aittir.Evet, epey zamandır Haydar Baş'ı bu sevki tabi ile bu zaviyeden dinler olmaya başlamıştım.Ramazan vesilesiyle yaptığı iftar sohbetlerinde de bir yandan, "Akıl, aşkı anlamada çamura saplanmış bir merkep gibidir" diyen Mevlana Celaleddin Rumî'ye hak verirken diğer yandan da, "Bu iş akılsız olmaz, bu yolda akıl olmadan yürünmez" görüşünü kendini takip edenlere kuvvetle önerdiğini fark edince de, biraz sonra yazacağım şeylere daha çok inanmaya başladım.Evet, her ürettiğinde, her adımında "tevhidi" esas alan Sayın Haydar Baş, "Seyr-i Sülûk'te de tevhid" diyordu.Çok kısa, özetin özeti olarak arz edeceğim.Biliyoruz ki, Mutasavvıflar İnsan-ı Kâmil olabilsin diye müritlerine iki metot uygular:1. Seyr-i Sulûk-i Enfüsî.2. Seyri Sulûki Afakî.Seyr-i Sulûk-i Enfusî'de mürit kendi içine doğru yolculuk yapar. Olur mu? Olmaz olur mu, bal gibi olur, çok da olmuştur. Bu metot meselâ Hz. Mevlanaların yoludur. Seyri Sulûki Afakî'de ise dikkatler yaratanın eserlerine çevrilir, yarattığı her şeye, eşyaya nazar ettirilir. Eser'den müessire ulaşılır.Olur mu?Olmaz olur mu, bal gibi olur, çok da olmuştur.Çünkü Cenab-ı Allah(c.c.) sıfatları ve fiilleri ile yarattıklarında sürekli tecelli halindedir. Seyri Sulûki Afakî metodunun bu topraklardaki ilk uygulayıcısı İran'ın Kirman şehrinde doğan ve nihayetinde Konya'ya yerleşen, Muhyiddîn-i Arabî ve Mevlana gibi çağdaşları ile de görüşmüş olan Ahiliğin kurucusu Evhadüdîn Kirmânî'dir.O, Anadolu'ya geçtiğinde yanında talebesi Ahî Evren de vardır. Pek çok talebe yetiştirdi. Bunlardan biri de Muhyiddîn'i Arabî'nin üvey oğlu Sadreddin Konevî'dir ve öldüğümde tabutumun üzerine Evhadüddin hazretlerinin seccadesini seriniz diye vasiyet etmiştir.Evhadüddîn Kirmani Konya'ya beraber getirdiği Ahî Evren'e Kızı Fatma Hanımı vermiş, onu damadı yapmıştır. Fatma Hanım da Selçuklu kadınlarını ekonomik hayatın içine dâhil eden Bacıyan-ı Rum teşkilatının, damadı Ahi Evren de 32 değişik meslekten Selçuklu Esnafını belli ahlâk ilkeleri altında örgütleyen Ahiliğin kurucusu büyük mutasavvıftır."Milli Ekonomi Modeli" ile "Ekonomide Tevhidi", "Ehl-i Beyt" ipi ile "Millet" ve "Ümmet"te tevhidi hayata geçiren Haydar Baş öğretisinin "Enfüsî" ve "Afakî" metotları "cem" ederek "Seyr-i Sülûk'te de tevhidi" önerdiğini görüyoruz.Tıpkı Asr-ı Saadette olduğu gibi...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hasan Demir / diğer yazıları
- Artık yeter! / 02.11.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015
- Artık yeter! / 28.09.2015
- Sandıktan ne çıkacak! / 21.09.2015
- Böyle milliyetçilik olur mu? / 12.09.2015
- AKP başımıza neler getirecek! / 11.09.2015
- Şehit ve gaziden korkanlar! / 07.09.2015
- Kripto Ermeniler! / 29.08.2015
- Atatürk sandıktan çıkmadı! / 24.08.2015
- Bu ne biçim üslup böyle! / 22.08.2015
- Asalet nerede? / 16.08.2015