Geride kalan sekiz yıl içerisinde, canım memleketimde yapılan tahribat ve tağyiratları, değişiklikleri ciltlere sığdırmak mümkün değildir. Bir gün tarih ve vicdanlı tarihçiler bu dönemi tüm çıplaklığı ile elbette yazacaktır. Akla-hayale gelmeyecek fırıldaklar neticesinde ülkenin elinden çıkarılan ekonomik kaynaklar, her alanda, özellikle tarımda her çeşit üretimin önü kesilerek yabancıların pazarı haline getirmeler? Osmanlının son döneminde ilan edilen ıslahat fermanlarını, Tanzimat fermanlarını aratacak ağırlıkta ülkenin ve milletin aleyhine, ülke ve millet düşmanlarının lehine çıkarılan yasalar, yapılan düzenlemeler? Bütün bunların her biri kitaplık çapta konulardır ve ilerde yazılacaktır. Bütün bu kayıplardan ve ayıplardan daha vahim olan ise; vicdanlarda meydana getirilen korkunç aşınmalardır, yamulmalardır, eğilip-bükülmeler ve adeta sekiz haline gelmesidir. İktidar ile uzaktan-yakından bir şekilde irtibatı olan, her zeminde iktidarı savunmak zorunluluğu hisseden insanımızın büyük bir ekseriyetinde olmasa olmaz hassasiyetler törpülenmiş, adeta buharlaştırılmış vaziyettedir. Vicdanlar sekiz rakamı gibi kıvrım kıvrım? Domuz etinin kasaplık hayvanlar listesine alınması diyorsunuz, pişkinlikle "reel politika gereği" deyip geçiyor. Zinanın suç olmaktan çıkarılması diyorsunuz; "dünya gerçekleri bunu gerektiriyor" deyip geçiyor. Bin lira değerindeki nice kamu mallarının, kamu kuruluşlarının özelleştirme adı altında sadece bir liraya satılmış olması diyorsunuz; "özelleştirme daha önce başlamıştı deyip" başını sallıyor. Ders kitaplarında, özellikle Din Dersi kitaplarında yapılan tahribatlara örnekler sıralıyorsunuz; " Parasız dağıtıyor ya?" deyip gözlerini kapatıyor. Bu ülkenin şehirlerinden her hangi birinde İstiklal Marşımızın ıslıklanması, yuhalanması karşısında iktidardan tek itiraz gelmemesi nedir, senin vicdanın rahat mı diyorsunuz ;" bunları artık geçelim deyip" geçiyor. Vicdanlar yamuk-yumuk, sekiz rakamından farksız? Hassasiyetler paramparça, kımızı çizgiler morarmış? Mevcut iktidarın en büyük tahribatı; insanımızın hassasiyetlerini, değer ölçülerini, kırmızı çizgilerini yerle bir ederek hazmetme kapasitelerini sınırsız genişletmiş olmasıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025