Hükümet kurulurken o zamanki Başbakan, şimdiki Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, önceki iktidarlardan en temel farklarının "katılımcı açık ve saydam" siyaset yapmaları olduğunu deklare etmişti.
Ancak AKP iktidarı 13 ay boyunca bu ilkelere hemen hemen hiç riayet edemedi.
Tezkere sürecinde kapalı kapılar ardında yürütülen pazarlıkların perde arkasını hala öğrenebilmiş değiliz.
8.5 milyar dolarlık ABD yardım anlaşmasının Türk askerinin Kuzey Irak'tan çıkma şartlarına bağlandığı sadece Türk Milleti değil, Genelkurmay dahi ABD mahreçli internet sitesinden öğrenmişti.
Hükümetin iddia ettiği gibi açık ve saydam politika izlememesi iktidarı yıpratan, Türkiye'yi ipotek altına alan skandala dönüşmüştü.
İktidar, ABD vermesine rağmen hala bu 8.5 milyar dolara el uzatamıyorsa bunun sorumlusu kendisidir.
Söz verdiği gibi açık ve şeffaf yürütseydi bu pazarlıkları ne asker ne millet desteğini yitirecek, bilakis onların gücünü diplomatik koza çevirerek belki de şartı kaldırtabilecekti.
AKP aynı yanlış üslubu Kıbrıs politikasında da sürdürdü.
Kıbrıs seçimleri öncesinde Denktaş'a ve ulusal çizgide direnen Kıbrıslılara açıktan ve cepheden saldırmasına bakıp aldanmayın.
AKP, Türkiye'nin bindiği dalı keserken açıktan kavga yürütüyor. Ancak AB ve ABD ile masaya otururken perdeleri kapatıyor.
Kıbrıs politikaları belirlenirken asker dahi en azından Kıbrıs planını basına sızdırarak yeterince açık oynadı.Ancak Türk milleti, AKP iktidarının Kıbrıs'ta hangi konularda geri adım attığını ve atacağını hala bilmiyor.
AKP, Çankaya zirveleri ile asker kanadı marke ederek Kıbrıs konusunda kendi planını devlete dayatıyor. Aslında kendi planını değil, ABD planını. Bu noktada hayli yol aldığı son zirve açıklamalarından belli oldu.
Askeri ikna noktasında Sezer'i iyi kullandığı belli oluyor.
En basit konularda anlaşamayan AKP-Sezer ikilisi ne hikmetse Kıbrıs konusunda AB frekansında buluşuyorlar.
Cumhurbaşkanı Sezer şu sözleri ile askeri köşeye sıkıştırıp AKP iktidarını rahatlatıyor: "Şu ana dek Kıbrıs'ta çözümsüzlüğün faturası Türk tarafına çıkarıldı. Bu kez öyle olmasın. Masadan kaçan taraf olmayalım."
Bu telkinlerin etkili olduğu tarafların Kıbrıs konusunda uyuma doğru yol aldıkları anlaşılıyor.
Meclisteki muhalefetten çok uyuyan güzeli andıran CHP sayesinde, devletin uyumlu Kıbrıs politikasının ne olduğunu millet olarak bilmiyoruz.
Ancak AKP iktidarına bir hatırlatmada bulunalım. Kıbrıs'ta tavize değil devleti, milleti bile ikna etseniz 5 bin şehit müsaade etmez. Hele hele Rum kesiminde medfun Peygamber Efendimizin halası, Hala Sultan hiç müsaade etmez.
AKP'nin gayretullaha dokunan tek işi Kıbrıs değil ki?
Ancak AKP iktidarı 13 ay boyunca bu ilkelere hemen hemen hiç riayet edemedi.
Tezkere sürecinde kapalı kapılar ardında yürütülen pazarlıkların perde arkasını hala öğrenebilmiş değiliz.
8.5 milyar dolarlık ABD yardım anlaşmasının Türk askerinin Kuzey Irak'tan çıkma şartlarına bağlandığı sadece Türk Milleti değil, Genelkurmay dahi ABD mahreçli internet sitesinden öğrenmişti.
Hükümetin iddia ettiği gibi açık ve saydam politika izlememesi iktidarı yıpratan, Türkiye'yi ipotek altına alan skandala dönüşmüştü.
İktidar, ABD vermesine rağmen hala bu 8.5 milyar dolara el uzatamıyorsa bunun sorumlusu kendisidir.
Söz verdiği gibi açık ve şeffaf yürütseydi bu pazarlıkları ne asker ne millet desteğini yitirecek, bilakis onların gücünü diplomatik koza çevirerek belki de şartı kaldırtabilecekti.
AKP aynı yanlış üslubu Kıbrıs politikasında da sürdürdü.
Kıbrıs seçimleri öncesinde Denktaş'a ve ulusal çizgide direnen Kıbrıslılara açıktan ve cepheden saldırmasına bakıp aldanmayın.
AKP, Türkiye'nin bindiği dalı keserken açıktan kavga yürütüyor. Ancak AB ve ABD ile masaya otururken perdeleri kapatıyor.
Kıbrıs politikaları belirlenirken asker dahi en azından Kıbrıs planını basına sızdırarak yeterince açık oynadı.Ancak Türk milleti, AKP iktidarının Kıbrıs'ta hangi konularda geri adım attığını ve atacağını hala bilmiyor.
AKP, Çankaya zirveleri ile asker kanadı marke ederek Kıbrıs konusunda kendi planını devlete dayatıyor. Aslında kendi planını değil, ABD planını. Bu noktada hayli yol aldığı son zirve açıklamalarından belli oldu.
Askeri ikna noktasında Sezer'i iyi kullandığı belli oluyor.
En basit konularda anlaşamayan AKP-Sezer ikilisi ne hikmetse Kıbrıs konusunda AB frekansında buluşuyorlar.
Cumhurbaşkanı Sezer şu sözleri ile askeri köşeye sıkıştırıp AKP iktidarını rahatlatıyor: "Şu ana dek Kıbrıs'ta çözümsüzlüğün faturası Türk tarafına çıkarıldı. Bu kez öyle olmasın. Masadan kaçan taraf olmayalım."
Bu telkinlerin etkili olduğu tarafların Kıbrıs konusunda uyuma doğru yol aldıkları anlaşılıyor.
Meclisteki muhalefetten çok uyuyan güzeli andıran CHP sayesinde, devletin uyumlu Kıbrıs politikasının ne olduğunu millet olarak bilmiyoruz.
Ancak AKP iktidarına bir hatırlatmada bulunalım. Kıbrıs'ta tavize değil devleti, milleti bile ikna etseniz 5 bin şehit müsaade etmez. Hele hele Rum kesiminde medfun Peygamber Efendimizin halası, Hala Sultan hiç müsaade etmez.
AKP'nin gayretullaha dokunan tek işi Kıbrıs değil ki?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014