Kuvay-i Milliye kadrosunun, otuza yakın vilayetimizdeki sanayici ve iş adamları ile yapılan istişare toplantıları devam ediyor. Artık vilayetlerden gelen davetler o kadar yoğunlaştı ki, "bize ne zaman geleceksiniz?" soruları ile muhatap olmaya başladık. Bu hafta sonu Yalovalıların ve Sakaryalıların davetine icabet ederek, ziyaret gerçekleştirildi.
Yağmura rağmen binlerce davetli Yalova'daki nezih salonu tıklım tıklım doldurmuşlardı. Kuvay-i Milliye kadrosunu dinlemek üzere parti il başkanları, ve askerlerin de yoğun ilgisi vardı. "Emekli Subaylar Derneği" ona yakın emekli albay ve eşleriyle ve getirdikleri çiçekleri ile ilgilerini gösteriyorlardı.
Sakarya da ise saatler önceden salonu dolduran binlerce iş adamı büyük bir özlemle Prof. Dr. Haydar Baş Beyin salona teşriflerini bekliyordu. Salona iştiraklerinde milletin coşkusu görülmeye değerdi.
Konuşmalara gelince kelime kelime kaydedilmesi ve değerlendirilmesi gereken tespitler vardı. Siyasilerin yıllardan beri çalışmalarına rağmen, memleketin sorunları bir türlü çözülememişti. Buradaki asıl sorun memleketi yönetenlerin sorunları yeterince teşhis edememeleri idi. Teşhis olamayınca çözüme ulaşmak kolay olmuyordu, elbette.
Prof. Dr. Haydar Baş Beyin millet tarafından en çok takdir edilen yönlerinden bir tanesi de, sorunları teşhis edebilmesi ve çözüm getirebilmesiydi. Son 20 yılı incelediğimizde görülecektir ki; Prof. Dr. Haydar Baş ne söylemişse hepsinin doğru olduğunu tarih ispatlamıştır.
Prof. Dr. Haydar Baş Beyin konuşmalarında altı çizilecek genel karakterleri tespit etmekte fayda var.
Bir kere konuşma içerisinde ülkemizin çözüm bekleyen kronikleşmiş, sosyal, siyasal ve ekonomik sorunlarının çözüm bulduğunu görüyorsunuz. Zaten ülkemizin günbegün mum gibi erimesinin, kargalar tarafından bir rantiye ortamı olarak değerlendirilmesinin ardında yatan da müzminleşmiş sorunlarının çözüme kavuşturulamamasıdır. İşte bu konuda Prof. Dr. Haydar Baş Bey Türkiye Cumhuriyeti tarihi içerisinde ismi altın harflerle yazılacak olan bir liderdir.
Yine konuşmalarına dikkat ettiğimiz zaman görülen, sunulan çözümlerin sloganik olmamasıdır. Evet çözümler anlaşılır bir mantık bütünlüğü içerisinde takdim ediliyor; ancak bununla yetinilmiyor. Bu çözümlerin içi dolduruluyor. Çözümlerin nasıl olacağı gergef gergef işleniyor, gerekçeleri anlatılıyor; neyin nasıl gerçekleştirileceği milletin anlayacağı şekilde anlatılıyor.
Evet bir fikir ziyafetine dönüşen, akılları tatmin eden anlatım esnasında gönüller de nasiplerine düşeni alıyor. Prof. Dr. Haydar Baş Beyin kendine olan öz güveni, milletine olan bağlılığı, geleneklerine, bayrağına sancağına olan sevdası milleti galeyana getiriyor.
Sanatçı kişiliği Prof. Dr. Haydar Baş Beye ayrı bir cazibe kazandırıyor. Yazdığı şiirlerdeki derin mana, marş okurken yaşadığı ve yaşattığı duygu dünyası ile insanlar, Prof. Dr. Haydar Baş Beyin ülkemiz için büyük bir fırsat olduğu noktasında birleşiyor.
Onu ve kadrosunu millet ayakta alkışlarken gözlerinizin yaşarmaması mümkün değil; müjdeler olsun Türkiyem!
Yağmura rağmen binlerce davetli Yalova'daki nezih salonu tıklım tıklım doldurmuşlardı. Kuvay-i Milliye kadrosunu dinlemek üzere parti il başkanları, ve askerlerin de yoğun ilgisi vardı. "Emekli Subaylar Derneği" ona yakın emekli albay ve eşleriyle ve getirdikleri çiçekleri ile ilgilerini gösteriyorlardı.
Sakarya da ise saatler önceden salonu dolduran binlerce iş adamı büyük bir özlemle Prof. Dr. Haydar Baş Beyin salona teşriflerini bekliyordu. Salona iştiraklerinde milletin coşkusu görülmeye değerdi.
Konuşmalara gelince kelime kelime kaydedilmesi ve değerlendirilmesi gereken tespitler vardı. Siyasilerin yıllardan beri çalışmalarına rağmen, memleketin sorunları bir türlü çözülememişti. Buradaki asıl sorun memleketi yönetenlerin sorunları yeterince teşhis edememeleri idi. Teşhis olamayınca çözüme ulaşmak kolay olmuyordu, elbette.
Prof. Dr. Haydar Baş Beyin millet tarafından en çok takdir edilen yönlerinden bir tanesi de, sorunları teşhis edebilmesi ve çözüm getirebilmesiydi. Son 20 yılı incelediğimizde görülecektir ki; Prof. Dr. Haydar Baş ne söylemişse hepsinin doğru olduğunu tarih ispatlamıştır.
Prof. Dr. Haydar Baş Beyin konuşmalarında altı çizilecek genel karakterleri tespit etmekte fayda var.
Bir kere konuşma içerisinde ülkemizin çözüm bekleyen kronikleşmiş, sosyal, siyasal ve ekonomik sorunlarının çözüm bulduğunu görüyorsunuz. Zaten ülkemizin günbegün mum gibi erimesinin, kargalar tarafından bir rantiye ortamı olarak değerlendirilmesinin ardında yatan da müzminleşmiş sorunlarının çözüme kavuşturulamamasıdır. İşte bu konuda Prof. Dr. Haydar Baş Bey Türkiye Cumhuriyeti tarihi içerisinde ismi altın harflerle yazılacak olan bir liderdir.
Yine konuşmalarına dikkat ettiğimiz zaman görülen, sunulan çözümlerin sloganik olmamasıdır. Evet çözümler anlaşılır bir mantık bütünlüğü içerisinde takdim ediliyor; ancak bununla yetinilmiyor. Bu çözümlerin içi dolduruluyor. Çözümlerin nasıl olacağı gergef gergef işleniyor, gerekçeleri anlatılıyor; neyin nasıl gerçekleştirileceği milletin anlayacağı şekilde anlatılıyor.
Evet bir fikir ziyafetine dönüşen, akılları tatmin eden anlatım esnasında gönüller de nasiplerine düşeni alıyor. Prof. Dr. Haydar Baş Beyin kendine olan öz güveni, milletine olan bağlılığı, geleneklerine, bayrağına sancağına olan sevdası milleti galeyana getiriyor.
Sanatçı kişiliği Prof. Dr. Haydar Baş Beye ayrı bir cazibe kazandırıyor. Yazdığı şiirlerdeki derin mana, marş okurken yaşadığı ve yaşattığı duygu dünyası ile insanlar, Prof. Dr. Haydar Baş Beyin ülkemiz için büyük bir fırsat olduğu noktasında birleşiyor.
Onu ve kadrosunu millet ayakta alkışlarken gözlerinizin yaşarmaması mümkün değil; müjdeler olsun Türkiyem!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Dış politikanın kırılma noktası: Kıbrıs / 22.04.2025
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025
- Trump, Netanyahu ve Türkiye: Bölgedeki yeni denge / 15.04.2025
- Hoş Geldin Atatürk penceresinden Haydar Baş / 14.04.2025
- O’nun ışığı her geçen gün daha parlıyor / 13.04.2025
- Ekonomik buhrana karşı çözümümüz var / 09.04.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025
- Algı yönetimi gölgesinde Suriye ve bölgesel tehditler / 20.04.2025
- Trump, Netanyahu ve Türkiye: Bölgedeki yeni denge / 15.04.2025
- Hoş Geldin Atatürk penceresinden Haydar Baş / 14.04.2025
- O’nun ışığı her geçen gün daha parlıyor / 13.04.2025
- Ekonomik buhrana karşı çözümümüz var / 09.04.2025
- Adalet mi dediniz hakkaniyet mi? / 05.04.2025
- Yunan bayramı, Türk dersi / 29.03.2025
- Asıl rakip ne İmamoğlu ne Yavaş: Hükümetin en büyük sınavı geçim krizi / 24.03.2025
- Bozduğun kantar seni de tartacak / 23.03.2025