Irak Devrik Lideri Saddam Hüseyin aylarca sürdürülen operasyon sonrasında nihayet yakalandı. Çokuluslu işgal gücünün Kızıl Şafak adını verdiği ve büyük başarı olarak gösterdiği bu operasyon en çok Başkan Bush'u sevindirdi. Yaklaşan Başkanlık seçimleri öncesi Demokratlar karşısında hergeçen gün daha da fazla kan kaybediyor durumdaki Bush'un, bu kozu ne yönde ve nasıl kullanacağı tartışmaları da başlamış oldu.
Başkan Bush, Saddam'ın yakalanmasından sonra Irak'ta verdiği sınavı yeniden verecek. İngiltere, Rusya,Almanya, Fransa'nın hatta ABD'nin Saddam'ın kendini savunması durumunda nelerle karşılacağı, ne yönde açıklamalarda bulunacağı merakla bekleniyor. Hangi ülkeler Saddamla hangi konuda anlaşmalar yaptı, neler vaadedildi,beklentiler ne oldu, kimler ve hangi ülkeler hedef alındı?....yeni ve farklı bir sayfayla birlikte Saddam yargısı ilginç tartışmalara gebe.
ABD yönetimi yaptığı resmi açıklamalarda Saddam'ın "Savaş Suçlusu" olarak yargılanacağını beyan ediyor; ama bunun Guantanamo tarzı mı olacağı, BM destekli mi sürdürüleceği yoksa Irak'taki yeni mahkemeyle mi temin edileceği konusunda net bir belirti yok.
Irak resminin flu görüntüsünden sıyrılmaya ve ondan ayrıştırılmaya çalışılan Saddam'ın yakalanması olayı Irak'taki vahim durumu farklı alanlara kanalize edebilir.
Hemen hergün onlarca sivilin patlamalarla can verdiği Irak sokaklarındaki muhalif direnişinin geleceği de bu kulvarda şekillenecek.
Saddam için savaştığı söylenen direnişçilerin ne tepki vereceği beklenirken, ülkeleri adına Saddam'dan bağımsız eyleme geçen Şiiler'in alacağı pozisyon da oldukça önemli.
Kendi halkına yıllardan beri zulmettiği, kimyasal ve biyolojik silahlarla bölgede can aldığı, şiddet eylemini ve emperyal açılımını diğer ülkeleri işgal ederek temine çalıştığı için cezasını çekecek olan Saddam'dan sonra ABD lideri Bush'da aynı potaya çekilecek aslında.
Uluslararası adalet(!) önüne çıkarak savunmaya geçmesi beklenen Saddam karşısında Bush'un durumu ve konumu ne?
Saddam şöyle derse ne olacak:
" Bush ve adamları basit gerekçelerle ülkemin topraklarını işgal ettiler. Olmadığı halde kitlesel imha silahlarını bulma adına ülkemizi didik didik ettiler. Silah bulamadılar. Buldular sa gösterilsin...
Havadan uçaklarla yağdırılan bombalar yüzlerce sivili öldürdü. Çocuklar bir bir katledildi. Kadınlara, kızlara Bush'un askerleri tecavüz etti. Halkın evlerine kapılar kırılarak girildi. Yıllardan beri huzurla yaşadığımız kentler şimdi darmadağın.
Benim savaş suçlusu olarak yargılandığım bu hengamede Bush da suçlu değil mi? Bu yapılanlar savaş suçu değil mi yoksa ?"
Amerika ve Bush'la birlikte Uluslararası adalet de aynı sınavdan geçecek.
İnsan haklarından ve uluslararası hukuktan dem vuran Thing tank kurumlar ve NGO'ların ne tür polemik geliştireceklerini dikkatle bekliyoruz.
Saddam üzerinden bir kez daha siyasal şovlar yapılacak, global terör lanetlenecek; ama Saddam'ı Saddam yapan şartlar ve arkasındaki bazı çıkar güçleri es geçilecek.
Saddam'la beraber Bush ve Demokrasi de zorlu bir sınavla karşı karşıya.
Kendi halkı bile Başkan Bush'u istemiyor . Avrupa halkı Başkan Bush'u Saddam'dan daha tehlikeli buluyor. Terörizmi bitirme adına terör eylemlerinden çekinmeyen Amerika'nın ve Bush'un da sorgulanması gerekiyor.
Saddam da Bush da hesap vermek durumunda.
Başkan Bush, Saddam'ın yakalanmasından sonra Irak'ta verdiği sınavı yeniden verecek. İngiltere, Rusya,Almanya, Fransa'nın hatta ABD'nin Saddam'ın kendini savunması durumunda nelerle karşılacağı, ne yönde açıklamalarda bulunacağı merakla bekleniyor. Hangi ülkeler Saddamla hangi konuda anlaşmalar yaptı, neler vaadedildi,beklentiler ne oldu, kimler ve hangi ülkeler hedef alındı?....yeni ve farklı bir sayfayla birlikte Saddam yargısı ilginç tartışmalara gebe.
ABD yönetimi yaptığı resmi açıklamalarda Saddam'ın "Savaş Suçlusu" olarak yargılanacağını beyan ediyor; ama bunun Guantanamo tarzı mı olacağı, BM destekli mi sürdürüleceği yoksa Irak'taki yeni mahkemeyle mi temin edileceği konusunda net bir belirti yok.
Irak resminin flu görüntüsünden sıyrılmaya ve ondan ayrıştırılmaya çalışılan Saddam'ın yakalanması olayı Irak'taki vahim durumu farklı alanlara kanalize edebilir.
Hemen hergün onlarca sivilin patlamalarla can verdiği Irak sokaklarındaki muhalif direnişinin geleceği de bu kulvarda şekillenecek.
Saddam için savaştığı söylenen direnişçilerin ne tepki vereceği beklenirken, ülkeleri adına Saddam'dan bağımsız eyleme geçen Şiiler'in alacağı pozisyon da oldukça önemli.
Kendi halkına yıllardan beri zulmettiği, kimyasal ve biyolojik silahlarla bölgede can aldığı, şiddet eylemini ve emperyal açılımını diğer ülkeleri işgal ederek temine çalıştığı için cezasını çekecek olan Saddam'dan sonra ABD lideri Bush'da aynı potaya çekilecek aslında.
Uluslararası adalet(!) önüne çıkarak savunmaya geçmesi beklenen Saddam karşısında Bush'un durumu ve konumu ne?
Saddam şöyle derse ne olacak:
" Bush ve adamları basit gerekçelerle ülkemin topraklarını işgal ettiler. Olmadığı halde kitlesel imha silahlarını bulma adına ülkemizi didik didik ettiler. Silah bulamadılar. Buldular sa gösterilsin...
Havadan uçaklarla yağdırılan bombalar yüzlerce sivili öldürdü. Çocuklar bir bir katledildi. Kadınlara, kızlara Bush'un askerleri tecavüz etti. Halkın evlerine kapılar kırılarak girildi. Yıllardan beri huzurla yaşadığımız kentler şimdi darmadağın.
Benim savaş suçlusu olarak yargılandığım bu hengamede Bush da suçlu değil mi? Bu yapılanlar savaş suçu değil mi yoksa ?"
Amerika ve Bush'la birlikte Uluslararası adalet de aynı sınavdan geçecek.
İnsan haklarından ve uluslararası hukuktan dem vuran Thing tank kurumlar ve NGO'ların ne tür polemik geliştireceklerini dikkatle bekliyoruz.
Saddam üzerinden bir kez daha siyasal şovlar yapılacak, global terör lanetlenecek; ama Saddam'ı Saddam yapan şartlar ve arkasındaki bazı çıkar güçleri es geçilecek.
Saddam'la beraber Bush ve Demokrasi de zorlu bir sınavla karşı karşıya.
Kendi halkı bile Başkan Bush'u istemiyor . Avrupa halkı Başkan Bush'u Saddam'dan daha tehlikeli buluyor. Terörizmi bitirme adına terör eylemlerinden çekinmeyen Amerika'nın ve Bush'un da sorgulanması gerekiyor.
Saddam da Bush da hesap vermek durumunda.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005