Planlı göç istilası

Ortada çok açık oynanan bir oyun, bir işgale ön hazırlık projesi var. O dillerden düşürmedikleri 'beka' meselesi var. Ama görmüyorlar, duymuyorlar, anlamıyorlar.

1 Mart tezkeresini hatırlıyor musunuz? 

Erdoğan, 'tezkereye hayır, demek bana hayır, demektir' derken Abdullah Gül, Colin Pewell ile anlaştıklarını, Ali Babacan ise Irak'a bomba düştüğünde 8,5 milyar dolar cepte, dedikleri o tezkere.

O zamanlar Merhum Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız bu tezkereye şiddetle karşı çıkarak, 'bu bir işgal projesidir' diyordu. 

Neden? ABD, o tezkere ile Karadeniz Bölgesi dahil en stratejik yerlerimize 50'den fazla askeri üs açacak ve 150 binden fazla coni ülkemizde konuşlandırılacaktı. 

Oylamaya 533 milletvekili katıldı, 250 ret, 264 kabul, 19 çekimser oy çıktı. Yani vekillerin iradesiyle değil kanundaki salt çoğunluk sağlanamadığı için tezkere meclisten geçmedi. 

ABD kızmıştı. Savunma Bakan Yardımcısı P. Wolfowitz; 'Türkiye hata yaptığını kabul etmeli' derken bir bedel işaret ediyordu.

Gerçi zamanın Savunma Bakanı Vecdi Gönül, 'tezkere geçmese de biz, ABD uçaklarına hava sahamızı açtık. Yaklaşık 5 bin sorti gerçekleştirdiler' ( 100 bin ton bomba demek) diyerek gönül almaya çalışıyordu ama ABD ilk intikamını 'çuval olayında' aldı.

BOP devam ediyor ve İslam coğrafyası tek tek ateşe veriliyordu. O ateş işgal, iç savaş ve terör örgütleri kanalıyla Fas'tan Afganistan'a kadar tüm İslam coğrafyasını yaktı.

En az etkilenen iki ülke vardı; Türkiye ve İran. İran'ı ekonomik ambargolar uygulayarak çaresiz bırakıp, halkı sokaklara döküp, demokrasi, özgürlük kavramlarıyla içten kaynatmaya çalıştılar.

İran sallandı, sendeledi ama Rusya ile olan askeri işbirliği ve Çin ile yaptığı 500 milyar dolarları bulan ekonomik anlaşmalarla emperyalistlere direniyor. 

Büyük Ortadoğu Projesinin asıl hedefi ise Türkiye'dir, Anadolu'yu işgaldir. BOP'un çatısı ise Karadeniz'in kontrolünün ele geçirilmesidir.

Ortadoğu'daki en büyük ABD üsleri Irak'ta. Uçak ve savaş gemileri Akdeniz'de.

ABD'nin kontrolündeki Kuzey Irak tam bir terör yuvası. En son Papa, bu bölgeyi 'kadim Hristiyan toprağı' ilan etti.

'Kırmızı çizgimizdir' dediğimiz Fırat'ın doğusunda ise ABD, PKK-PYD şemsiyesi altında 60 bin terörist eğitti, 9 hava üssü açtı, 55 binden fazla tır silah yığdı.

Şimdi ABD, Batı Trakya'ya askeri yığınak yapıyor. 

BTP lideri Hüseyin Baş ısrarla ABD'nin Yunanistan'a çıkardığı 400 tanka dikkat çekiyor ve şöyle diyor; "ABD'nin yanı başımıza, Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya'ya 400'den fazla tank yerleştirmesine neden hiç kimse ses çıkarmıyor? Hem de Afgan mülteci akınından hemen önce. Gemi değil, uçak değil tank tank! Tehlikeyi görmüyor muyuz?"

Akdeniz'de uçak gemileri, savaş gemileri olan ABD bu tankları kimin için bölgeye çıkardı? Rusya, Avusturya, İsviçre gibi ülkeler için mi? 

Dalga mı geçiyorsun, dediğinizi duyar gibiyim. O zaman siz söyleyin; ABD, o tankları neden sınırlarımıza yığıyor?

En son NATO zirvesinde resmi kayıtlara geçmesine müsaade edilmeyen Erdoğan-Biden görüşmesi gerçekleştirildi. Sonuç? Kabil havalimanını koruyacakmışız!

Planlı göç

ABD'nin kurduğu terör örgütü Taliban, Afganistan'da ilerleyişi sürüyor. Ele geçirdikleri eyaletlerdeki bütün mahkumları serbest bırakıyor. Afganlılar (sözüm onlara) kaçıyor. ABD Afganlılara, Türkiye üzerinden vize sözü veriyor. (Yani güzergâh gösteriyor)  

Dışişlerinin tepkisi çok ilginç! 'Keşke bize bir sorsaydınız'.

Şimdi! Afganlılar daha doğrusu genç Afganlılar, Taliban'dan kaçıyor, diyoruz. Peki, neden komşu ülkelere değil de 3 bin kilometre uzaklıkta artı can güvenliliğinin olmadığı sıradağların üzerinden? 

Yoksa bir kılavuzları mı var? Yayınlanan görüntülere baktığımızda bölgeyi çok iyi bilen okyanus ötesindeki eli görüyoruz.

Bakın! Afganlıların ülkemize gelişleri son üç-beş ayın değil son üç-beş yılın gerçeğiydi. Aynen Suriyeliler gibi.

Hepsi planlı olarak ülkemize gönderildi. Ama ülkemizin mülteci politikası olmadığı için kim, kiminle, nerede, ne yapıyor, kimsenin haberi yok.

Saray ve hükümeti, halkın içine girmiyor, sokaklara inmiyor. İnseler büyük tehlikeyi görecekler ki, o tehlike batıya gidememiş, vatansız, başıboş ve bu coğrafyada istenmediklerini bilen umutsuz 6-7 milyonluk bu insan yığınıdır ve en tehlikeli silahtır. 

Emperyalistlerin, BOP'un sahiplerinin bu silahı kullanmayacaklarını kim garanti edebilir? 

Efendim! Biz askerimizle, polisimizle, istihbaratımızla güçlü bir devletiz, gereğini yaparız. Ondan şüphemiz yok. 

Ama yangın içerde olunca bedel çok ağır oluyor. Aynen Suriye'de olduğu gibi.

Suriye'de o yangın alevlendirildiğinde Merhum Prof. Dr. Haydar Baş şöyle diyordu; 'Bugün Esad'ı ne ile suçluyorlarsa yarın aynı şekilde sizi de suçlayacaklar'.

Siz söyleyen! O noktaya doğru gidilmiyor mu?

10 yıl sonra gelen itiraf

AKP'nin son MYK toplantısı sonrası Ömer Çelik; "Göç dalgası olmasın diye Suriye içinde güvenli bölge için Cumhurbaşkanımız öneride bulunmuştu. Bu projeye destek verilseydi. Güvenli ve uçuşa yasak bölge olacaktı, bu insanlar yerini terk etmeyecekti" dedi.

Yani yine birilerinin oyununa geldik…