Misafiri sevmek, onu ağırlamak imanın bir görüntüsü ve alâmetidir. Bir insanda iman ne kadar güçlü ise misafire olan yakınlığı da o nisbette artar
Bir gün Suffede bulunan Sahabîleri Hz. Âişe'nin evine götürdü. Hz. Âişe validemize evde ne varsa getirmesini söyledi. Yemek yenildikten sonra, varsa bir miktar daha getirmesini söyledi. Hurma ve süt geldi. Onları da yediler. Böylece Peygamberimiz onları bizzat evinde kendisi ağırladı. Bazen Peygamberimize çok sayıda misafir gelirdi. Peygamberimiz evde ne var, ne yoksa misafirlere ikram eder, kendileri ve ev halkı geceyi aç olarak geçirirlerdi. Peygamberimiz geceleri uyanır, misafirlerin bir ihtiyacının bulunup bulunmadığını sorardı. Onları yolcu edinceye kadar her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırdı.
Bir gün Peygamberimize bir misafir geldi. Yorgun ve çok fakir olduğunu söyledi.
Peygamberimiz evine haber gönderdi. Hanımı;
"Yâ Resulallah, seni Hak Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, evde sudan başka bir şey yoktur" dedi. Anlaşıldı ki, Peygamberimizin evinde yiyecek yoktu.
Sonra Peygamberimiz Sahabîlere; "Kim bu adamı bu akşam misafir ederse Allah ona rahmet etsin" buyurdu.
Bunun üzerine Ensardan bir zat kalktı. Kendisinin misafir edebileceğini söyledi ve aldı, evine götürdü. Hanımına: "Evde yiyecek bir şey var mı?" diye sordu. "Çocukların yiyeceğinden başka bir şey yoktur" cevabını aldı. Hanımına, "Çocukları bir şeyle oyala. Yemek isteyecek olurlarsa uyut, misafirimiz yemek yiyeceği zaman kalk, lâmbayı söndür. Tâ ki kendisiyle birlikte yemek yediğimizi göstermiş olalım."
Sofraya oturdular. Misafir yemeğini yedi. Kendileri de yer gibi yaptılar, fakat aç olarak gecelediler. Ev sahibi sabah olunca Peygamberimizin huzuruna geldi. Peygamberimiz kendisine şu müjdeyi verdi: "Sizin yaptığınız bu güzel işten dolayı Allah her ikinizden de razı oldu."
Dilimizde misafirperverlik kelimesi vardır. Misafiri sevmek, ağırlamak, yedirip içirmek, ihtiyaç ve istirahatını temin etmek hem sünnet, hem de millî bir gelenek halinde içimizde yaşamaktadır. Bunun kaynağı ise Peygamberimizin tavsiye ve teşvikleridir.
Misafiri sevmek, onu ağırlamak imanın bir görüntüsü ve alâmetidir. Bir insanda iman ne kadar güçlü ise misafire olan yakınlığı da o nisbette artar.
Bir gün Suffede bulunan Sahabîleri Hz. Âişe'nin evine götürdü. Hz. Âişe validemize evde ne varsa getirmesini söyledi. Yemek yenildikten sonra, varsa bir miktar daha getirmesini söyledi. Hurma ve süt geldi. Onları da yediler. Böylece Peygamberimiz onları bizzat evinde kendisi ağırladı. Bazen Peygamberimize çok sayıda misafir gelirdi. Peygamberimiz evde ne var, ne yoksa misafirlere ikram eder, kendileri ve ev halkı geceyi aç olarak geçirirlerdi. Peygamberimiz geceleri uyanır, misafirlerin bir ihtiyacının bulunup bulunmadığını sorardı. Onları yolcu edinceye kadar her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırdı.
Bir gün Peygamberimize bir misafir geldi. Yorgun ve çok fakir olduğunu söyledi.
Peygamberimiz evine haber gönderdi. Hanımı;
"Yâ Resulallah, seni Hak Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, evde sudan başka bir şey yoktur" dedi. Anlaşıldı ki, Peygamberimizin evinde yiyecek yoktu.
Sonra Peygamberimiz Sahabîlere; "Kim bu adamı bu akşam misafir ederse Allah ona rahmet etsin" buyurdu.
Bunun üzerine Ensardan bir zat kalktı. Kendisinin misafir edebileceğini söyledi ve aldı, evine götürdü. Hanımına: "Evde yiyecek bir şey var mı?" diye sordu. "Çocukların yiyeceğinden başka bir şey yoktur" cevabını aldı. Hanımına, "Çocukları bir şeyle oyala. Yemek isteyecek olurlarsa uyut, misafirimiz yemek yiyeceği zaman kalk, lâmbayı söndür. Tâ ki kendisiyle birlikte yemek yediğimizi göstermiş olalım."
Sofraya oturdular. Misafir yemeğini yedi. Kendileri de yer gibi yaptılar, fakat aç olarak gecelediler. Ev sahibi sabah olunca Peygamberimizin huzuruna geldi. Peygamberimiz kendisine şu müjdeyi verdi: "Sizin yaptığınız bu güzel işten dolayı Allah her ikinizden de razı oldu."
Dilimizde misafirperverlik kelimesi vardır. Misafiri sevmek, ağırlamak, yedirip içirmek, ihtiyaç ve istirahatını temin etmek hem sünnet, hem de millî bir gelenek halinde içimizde yaşamaktadır. Bunun kaynağı ise Peygamberimizin tavsiye ve teşvikleridir.
Misafiri sevmek, onu ağırlamak imanın bir görüntüsü ve alâmetidir. Bir insanda iman ne kadar güçlü ise misafire olan yakınlığı da o nisbette artar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.