‘Önlem alınmazsa Marmara Denizi Haliç gibi olacaktır’
TÜRKONFED Çevre Komisyonu Başkanı Zafer Murat Çetintaş Marmara Denizini bekleyen büyük tehlikeyi anlattı
13.06.2024 16:45:00
Bülent TAPICI
Bülent TAPICI





Marmara Denizi büyük bir hızla kirleniyor. İstanbul, Kocaeli, Yalova, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ ve Çanakkale'nin kıyısı bulunduğu Marmara'daki kirlilik müsilajla yeniden gündemde.
1989'dan bu yana Marmara Denizi üzerine çalışmalar yapan TÜRKONFED Çevre Komisyonu Başkanı Zafer Murat Çetintaş dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Çetintaş şunları söyledi;
"Müsilaj çok öteden beri var olan ayıya benzeyen bir mikrop türüdür. Ayı kışın uyur yazın çıkar müsilaj da bu şekildedir. Kışın soğuk suda uyur ama yazın ortaya çıkar. Sıcak su ve sıcak hava müsilajı tetikler.
Ülkemizde 134 çeşit balık vardı. Marmara Denizi'nde sadece iki çeşit balık biliniyor. Bunlardan biri kuru fosil olarak adlandırdığımız istavrit, ikincisi de hamsi. Hamsi de Karadeniz menşelidir ve Karadeniz'de tutulur. Bu yıl ona da kota geldi dolayısıyla onu da az görür olacağız ve bir çeşite inecek.
Marmara Denizinin etrafında 32 tane termik santrali var. Marmara Denizinin etrafında çok sayıda kentin çöpleri, tarımsal ilaçların atıkları ve buna benzer pek çok şey dereler kanalıyla Marmara'ya karışıyor. Bu yetmiyormuş gibi yılda 60 bin gemi geçiyor Marmara'dan. Bu gemilerin büyük bir bölümü Kumkapı – Yenikapı, Florya açıklarında demirleme sahasında boğazdan geçmek için sıra beklerlerken teknelerin, gemilerin sintine, balast sularını denize veriyorlar. Bu da yabancı menşeli deniz ürünlerinin hem denizlerimize karışması, hem de mikrobiyolojik olarak taşıdıkları mikropların Marmara'ya karıştırarak Marmara'nın ölümünün hızlanmasına sebep oluyor.
Bu müsilaj ilk gündeme geldiğinde ben 10 maddelik bir öneri paketi sunmuştum kurulan koordinasyon kurulunda. Bu maddelerin 7 tanesi kabul edilmişti, onlar da 13 madde yayınlamışlardı ancak sadece yayınlamakla kaldılar. Elle tutulur kalıcı hiçbir şey gelişmedi bugüne kadar.
Marmara Denizi'nin etrafında, İstanbul'da dahil arıtma tesislerinin hızlı bir biçimde yapılması ve biyolojik arıtmaya geçilmesi şarttır. Bu olmazsa Kesinlikle Marmara Haliç gibi olacaktır, Kurbağlıdere gibi olacaktır. Nitekim bugün de Haliç gündemdedir. Haliç'in tüm kirliliği de Marmara akmaktadır.
Marmara Denizi'nde tekne sayısı çoğalmıştır teknelerin tümü raspalar yaparken, boyalarını yaparken, yağlarını yenilerken motorların yağlarını hep denize boşaltmaktadır. Bunların büyük bir bölümü de amatör balıkçı. Balıkçı limanlarına bu kirliği göreceksiniz. "
1989'dan bu yana Marmara Denizi üzerine çalışmalar yapan TÜRKONFED Çevre Komisyonu Başkanı Zafer Murat Çetintaş dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Çetintaş şunları söyledi;
"Müsilaj çok öteden beri var olan ayıya benzeyen bir mikrop türüdür. Ayı kışın uyur yazın çıkar müsilaj da bu şekildedir. Kışın soğuk suda uyur ama yazın ortaya çıkar. Sıcak su ve sıcak hava müsilajı tetikler.
Ülkemizde 134 çeşit balık vardı. Marmara Denizi'nde sadece iki çeşit balık biliniyor. Bunlardan biri kuru fosil olarak adlandırdığımız istavrit, ikincisi de hamsi. Hamsi de Karadeniz menşelidir ve Karadeniz'de tutulur. Bu yıl ona da kota geldi dolayısıyla onu da az görür olacağız ve bir çeşite inecek.
Marmara Denizinin etrafında 32 tane termik santrali var. Marmara Denizinin etrafında çok sayıda kentin çöpleri, tarımsal ilaçların atıkları ve buna benzer pek çok şey dereler kanalıyla Marmara'ya karışıyor. Bu yetmiyormuş gibi yılda 60 bin gemi geçiyor Marmara'dan. Bu gemilerin büyük bir bölümü Kumkapı – Yenikapı, Florya açıklarında demirleme sahasında boğazdan geçmek için sıra beklerlerken teknelerin, gemilerin sintine, balast sularını denize veriyorlar. Bu da yabancı menşeli deniz ürünlerinin hem denizlerimize karışması, hem de mikrobiyolojik olarak taşıdıkları mikropların Marmara'ya karıştırarak Marmara'nın ölümünün hızlanmasına sebep oluyor.
Bu müsilaj ilk gündeme geldiğinde ben 10 maddelik bir öneri paketi sunmuştum kurulan koordinasyon kurulunda. Bu maddelerin 7 tanesi kabul edilmişti, onlar da 13 madde yayınlamışlardı ancak sadece yayınlamakla kaldılar. Elle tutulur kalıcı hiçbir şey gelişmedi bugüne kadar.
Marmara Denizi'nin etrafında, İstanbul'da dahil arıtma tesislerinin hızlı bir biçimde yapılması ve biyolojik arıtmaya geçilmesi şarttır. Bu olmazsa Kesinlikle Marmara Haliç gibi olacaktır, Kurbağlıdere gibi olacaktır. Nitekim bugün de Haliç gündemdedir. Haliç'in tüm kirliliği de Marmara akmaktadır.
Marmara Denizi'nde tekne sayısı çoğalmıştır teknelerin tümü raspalar yaparken, boyalarını yaparken, yağlarını yenilerken motorların yağlarını hep denize boşaltmaktadır. Bunların büyük bir bölümü de amatör balıkçı. Balıkçı limanlarına bu kirliği göreceksiniz. "
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.