Onlar büyüktür, irşadları da azimdir
Kullardan kebir vasfına lâyık olanlar, olgun kimselerdir ki, bunlar ahlâk bakımından herkese örnek olurlar. Kimle otururlarsa ona maddî ve manevî yönden faydaları dokunur. Alim, muttaki olduğu gibi halkı da irşad eder. Etrafa saçtığı ilmi ve feyizleri ile herkese örnek olur
29.07.2019 00:00:00





İmam Gazali Hazretleri şöyle buyuruyor:
"Cenab-ı Hak, el-Kebir'dir. O, kibriya sahibidir. Kibriya; zatın kemalinden ibarettir. Kemâl-i zat ile varlığının mükemmel olmasını kast ediyorum. Varlığının mükemmel olması iki şeye bağlıdır:
1- Ezel ve ebed bakımından devam etmesi... Her varlık ki, önü veya sonu kesiktir o, nakıstır. Bu sebepledir ki çok yaşamış insana şöyle derler: 'O, büyüktür, yani yaşı büyüktür. Çok yaşamıştır.' Ona azimüşşan (azîm bir yaşa sahip) denilmez. Zira kebîr (büyük) kelimesi ile azim (büyük) kelimesi ayrı ayrı yerlerde kullanılır.
Hayatı mahdut olan bir yaratık, biraz fazla yaşamakla kebir vasfına lâyık olursa, varlığının evveli ve sonu olmayan bir varlığın Kebir olması pek tabiîdir ki evlâdır...
2- Onun vücudu (varlığı) öyle bir varlıktır ki, bütün varlıklar O'ndan meydana gelir. Kendi nefsinde varlığı tamam olan, kâmil ve kebir olursa, bütün mevcudatın kendisinden sudur ettiği O yüce varlık haydi haydi kâmil ve kebir olur.
Kullardan bu vasfa lâyık olanlar, olgun kimselerdir ki, bunlar ahlâk bakımından herkese örnek olurlar. Kimle otururlarsa ona maddî ve manevî yönden faydaları dokunur. Evet, kulun kemâli (olgunluğu) aklı, veraı ve ilmi ile ölçülür. Kullardan büyük o kimsedir ki, alim, muttaki olduğu gibi halkı da irşad eder. Etrafa saçtığı ilmi ve feyizleri ile herkese örnek olur.
Hazreti İsâ buyurmuştur: 'İlmi ile amel eden âlimi sema melekûtunda Azim (büyük) diye çağırırlar.'
Cenab-ı Hakkın bir ismi de er-Rakib'dir. O bilici ve koruyucu anlamındadır. Bir şeyi koruyan ve devamlı kontrol altında bulundurana rakib derler. Bunun tahakkuku tabii bilgi ve hıfza (muhafaza etmeye) tâbidir.
Kulun, murakabe ile vasfedilmesi, ancak Rabbine kalple bağlandığı ve devamlı olarak murakabe halinde olduğu zaman mevzu bahis olabilir. Bu da ancak, AllaH'ın, kendisini devamlı olarak kontrol ettiğini ve onu gördüğünü, ne yaparsa yapsın bütün yaptıklarından haberdar olduğunu bilmesiyle olur.
Kulun, nefis ve şeytanın kendisinin başlıca düşmanı, insanları gaflete ve Allah'a asi olmaya iten kötü birer varlık olduklarını bilip de onlardan uzak durması ve onlara yüz vermemesi, onlara tarafından açılacak bütün kapıları kapaması da murakabedendir."
OKAN EGESEL
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.