Ömür, nadide bir mücevherdir
Amr ibn-i Ubeyd diyor ki: “Ömür, paha biçilmez bir nadide mücevherdir. İyi bilmelisiniz ki, ahirete talip olanların dünya hayatından el-etek çekmeleri gerekir. Ancak o zaman kulun ulaşmak istediği hedef tek olur ve içi ile dışı arasında uyumsuzluk kalmaz”
28.01.2024 09:40:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş
İmam Gazali Hazretleri şöyle buyuruyor:
Anlatıldığına göre Amr ibn-i Ubeyd yalnız şu üç şey için evinden dışarı çıkardı: 1- Cemaatle namaz kılmak, 2- Hasta ziyaret etmek, 3- Cenaze namazı kılmak.
O derdi ki: "İnsanları hırsız ve yankesici olarak görüyorum. Ömür, paha biçilmez bir nadide mücevherdir. Ondan ahirete kalacak bir hazine doldurmak gerekir. İyi bilmelisiniz ki, ahirete talip olanların dünya hayatından el-etek çekmeleri gerekir. Ancak o zaman kulun ulaşmak istediği hedef tek olur ve içi ile dışı arasında uyumsuzluk kalmaz. Böyle bir hali muhafaza etmek, ancak kulun içini ve dışını devamlı kontrol altında tutması İle mümkündür."
İmam Şiblî (r.a.) der ki: "İlk intisap ettiğim günlerde uykum bastırınca göz kapaklarıma tuz sürerdim. Durum daha da ağırlaşınca mili kızdırıp göz kapaklarıma sürme çekerdim."
İbrahim ibn-i Hâkim der ki: "Babamın uykusu geldiği zaman denize girer yüzmeye başlardı, o yüzerken denizdeki balıklar etrafına üşüşür, onunla birlikte tesbih ederlerdi."
Anlatıldığına göre Vehb ibn-i Münebbih geceleyin uyuma ihtiyacının üzerinden kaldırması için Allah'a dua etmiş ve duası kabul edilerek kırk yıl hiç uykusu gelmemiştir.
Hasan el-Hallac, kendi kendine topuğundan dizine kadar on üç pranga vurur ve bu durumda her gün ve gece bin rekât namaz kılardı.
Cüneyd el-Bağdadî (r.a.) ilk in- tisab ettiği günlerde çarşıya gelir, mağazasını açar, içeri girer ve hemen namaza dururdu. Dört yüz rekât kıldıktan sonra evine dönerdi.
Habeşî ibn-i Davud'un kırk yıl yatsı abdesti ile sabah namazı kıldığı bildirilmiştir.
Mü'minin her zaman abdestli bulunması gerekir. Her abdest bozduğunda abdest tazeleyerek iki rekât namaz kılmalıdır. Nerede oturursa otursun, kıbleye yüzünün dönük bulunmasına dikkat etmesi gerekir. Kendisini daima Peygamberimizin (s.a.v.) huzurunda oturuyormuş gibi farz ederek ona göre kendisine çeki düzen vermelidir. Ta ki, bu düşünce altında her hareketi vakar ve ağırbaşlı olsun, kabalıklara katlanarak her çirkin harekete karşılık vermesin, kusurlarına karşılık hemen istiğfar etsin, kendini ve amelini beğenip böbürlenmesin. Çünkü kendini beğenmek, şeytanın sıfatlarındandır. Tersine kendini küçümsesin, buna karşılık salihlere hürmet ve mühimseme nazarı ile baksın. Çünkü salihlere hürmet etmeyi bilmeyenleri Allah (c.c.) onlarla bir arada bulunma nimetinden mahrum eder. İbadete hürmet etmeyi bilmeyenlerin de Allah, kalplerinden ibadet lezzetini çıkarır.
(Mukaşefetü'l-Kulüb'den…)
Anlatıldığına göre Amr ibn-i Ubeyd yalnız şu üç şey için evinden dışarı çıkardı: 1- Cemaatle namaz kılmak, 2- Hasta ziyaret etmek, 3- Cenaze namazı kılmak.
O derdi ki: "İnsanları hırsız ve yankesici olarak görüyorum. Ömür, paha biçilmez bir nadide mücevherdir. Ondan ahirete kalacak bir hazine doldurmak gerekir. İyi bilmelisiniz ki, ahirete talip olanların dünya hayatından el-etek çekmeleri gerekir. Ancak o zaman kulun ulaşmak istediği hedef tek olur ve içi ile dışı arasında uyumsuzluk kalmaz. Böyle bir hali muhafaza etmek, ancak kulun içini ve dışını devamlı kontrol altında tutması İle mümkündür."
İmam Şiblî (r.a.) der ki: "İlk intisap ettiğim günlerde uykum bastırınca göz kapaklarıma tuz sürerdim. Durum daha da ağırlaşınca mili kızdırıp göz kapaklarıma sürme çekerdim."
İbrahim ibn-i Hâkim der ki: "Babamın uykusu geldiği zaman denize girer yüzmeye başlardı, o yüzerken denizdeki balıklar etrafına üşüşür, onunla birlikte tesbih ederlerdi."
Anlatıldığına göre Vehb ibn-i Münebbih geceleyin uyuma ihtiyacının üzerinden kaldırması için Allah'a dua etmiş ve duası kabul edilerek kırk yıl hiç uykusu gelmemiştir.
Hasan el-Hallac, kendi kendine topuğundan dizine kadar on üç pranga vurur ve bu durumda her gün ve gece bin rekât namaz kılardı.
Cüneyd el-Bağdadî (r.a.) ilk in- tisab ettiği günlerde çarşıya gelir, mağazasını açar, içeri girer ve hemen namaza dururdu. Dört yüz rekât kıldıktan sonra evine dönerdi.
Habeşî ibn-i Davud'un kırk yıl yatsı abdesti ile sabah namazı kıldığı bildirilmiştir.
Mü'minin her zaman abdestli bulunması gerekir. Her abdest bozduğunda abdest tazeleyerek iki rekât namaz kılmalıdır. Nerede oturursa otursun, kıbleye yüzünün dönük bulunmasına dikkat etmesi gerekir. Kendisini daima Peygamberimizin (s.a.v.) huzurunda oturuyormuş gibi farz ederek ona göre kendisine çeki düzen vermelidir. Ta ki, bu düşünce altında her hareketi vakar ve ağırbaşlı olsun, kabalıklara katlanarak her çirkin harekete karşılık vermesin, kusurlarına karşılık hemen istiğfar etsin, kendini ve amelini beğenip böbürlenmesin. Çünkü kendini beğenmek, şeytanın sıfatlarındandır. Tersine kendini küçümsesin, buna karşılık salihlere hürmet ve mühimseme nazarı ile baksın. Çünkü salihlere hürmet etmeyi bilmeyenleri Allah (c.c.) onlarla bir arada bulunma nimetinden mahrum eder. İbadete hürmet etmeyi bilmeyenlerin de Allah, kalplerinden ibadet lezzetini çıkarır.
(Mukaşefetü'l-Kulüb'den…)