Ömer Çelik'ten Özgür Özel'e tepki
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in konuşmalarının bir siyasetçi konuşması olarak adlandırılacak noktada olmadığını söyledi
Anadolu Ajansı





AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, ABD'de eğitim gören Türk doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk'ün gözaltına alınmasına ilişkin, "Öztürk'ün sınır dışı edilme kararının gerekçesi olarak atfedilen suç, İsrail tarafından Filistin'de gerçekleştirilen soykırıma karşı çıkmasıdır. Konuyu yakından takip ediyoruz." dedi.
Çelik, parti genel merkezinde, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
ABD'de burslu olarak okuyan Rümeysa Öztürk'ün Filistin'i destekleyen bir makale yazdığı için sınır dışı edilmesine dair kararın son derece yanlış olduğunu ifade eden Çelik, "Bir makale yazmanın, makale ile temel insan haklarını savunmanın, bir soykırım karşısında hassasiyet göstermenin, akademik olarak bu duruşu sergilemenin kovuşturmaya sebep olması Amerikan demokrasisi için açık bir gerilemedir. Öztürk'ün sınır dışı edilme kararının gerekçesi olarak atfedilen suç, İsrail tarafından Filistin'de gerçekleştirilen soykırıma karşı çıkmasıdır. Konuyu yakından takip ediyoruz. " değerlendirmesinde bulundu.
"CHP Genel Başkanı'nın siyasi vesayet altında olduğu net görülüyor"
Ömer Çelik, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in konuşmalarının bir siyasetçi konuşması olarak adlandırılacak noktada olmadığını söyledi.
Özel'in Saraçhane'deki konuşmalarının hakaret, hedef gösterme, manipülasyon şeklinde şekillenmeye başladığı andan itibaren uyarılarını yaptıklarını vurgulayan Çelik, şunları söyledi:
"Özgür Özel'in konuşmalarının herhangi bir şekilde bir siyasetçi konuşması olarak adlandırılması mümkün değil. Büyük bir tansiyonla ve sürekli olarak bir yerlerden not alma, onay alma motivasyonuyla Cumhurbaşkanı'mıza, partimize, Cumhur İttifakı'mıza dönük bu saldırıların kurgusunu, denklemini çok iyi biliyoruz.
Birazcık siyasi tecrübesi olan kişiler, bir genel başkanın kendisini böyle dar bir alana, genel başkanlık motivasyonunu sürekli olarak ispat, onay bekleme düzeyine sıkıştırmasının ne manaya geldiğini bilir. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın konuşmasındaki 'Sayın Özgür Özel özgürleşememiş' ifadesinde net bir şekilde ortaya çıktığı gibi CHP Genel Başkanı'nın bir siyasi vesayet altında olduğu ve bu vesayetin de CHP'nin iç dinamiklerinden kaynaklandığı net bir şekilde görülüyor.
Bu vesayet ve özgürleşememe durumu sebebiyle demokratik protesto hakkını kullanan herkesin tutumunu da istismar ederek bütün bu gündemi kendi kurultay sürecinin bir parçası haline getirmeye çalışıyor. Özel'in kendi üzerindeki siyasi vesayeti kaldırmak için mücadele etmesi gereken yer CHP'nin içinde. Dolayısıyla enerjisini oraya yönlendirmesi lazım. Enerjisini AK Parti'mize ve Cumhur İttifakı'mıza yönlendirmesi kendisi açısından herhangi bir sonuç doğurmayacaktır. Çünkü vesayet bizden kaynaklanmıyor."
CHP'deki kurultay süreci
Genel Başkan Yardımcısı Çelik, bazı CHP'lilerin, CHP'li belediyelerde yolsuzluk yapıldığını uzun zamandır iddia ettiğini dile getirdi.
CHP Genel Merkezi'nin bu meseleyi yönetemediğini, suskun kaldığını vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:
"CHP Genel Merkezi, bir kurultay yapma çağrısında bulundu. Buna itiraz edenler yine CHP'liler. Bütün bu gündemin farklı sözlerle, cümlelerle, retoriklerle ifade edilmesi bir şey ifade etmiyor.
CHP Genel Merkezinin Ankara'dan Saraçhaneye taşınması, gündemdeki konularla ilgili bizlere karşı zehirli bir dil kullanmaya yönelmiş olması, işin özüne baktığımızda kendi kurultay süreçleri ve parti içi iktidar kavgalarını yönetmekten ibarettir. Dolayısıyla Sayın Özel ve mesai arkadaşlarının yapması gereken bu konuda açık ve net konuşmaktır. Bizim üzerimizden konuşmayı bırakmalılar, net bir şekilde CHP içindeki rakiplerine doğru konuşmalılar.
Burada, gençlerin ve diğer vatandaşlarımızın demokratik protesto haklarını da bu sürecin bir parçası haline getirmemelidirler. Sayın Özel'in yargı sürecini de kurultay sürecinin bir parçası haline getirmeye çalıştığını net bir şekilde görüyoruz. Üzerinden bu kadar gün geçtikten sonra söylenen bütün bu sözlerin CHP içindeki iç iktidar mücadelesi çerçevesinde söylendiği net bir şekilde ortaya çıkmıştır."