Öcalan süreci üzerine iki kabus senaryosu
Yıldırım, “Türkiye sanki bir federasyona razı olmuş ve onun yolunu yapıyor. Şu an millete bunu çıkıp açık açık söyleyemiyorlar delikanlı gibi; ‘Biz kardeşim razı olduk federasyona. Biz ülkeyi federasyona dönüştüreceğiz, Amerika'yla da anlaştık. Orada bir Kürt bölgesi kurulacak, onu da bizim himayemize verecekler, Suriye ile birleşeceğiz’ diye bunu söyleyemiyorlar” dedi.
18.01.2025 16:22:00
Bülent Tapıcı
Bülent Tapıcı
Gazeteci - Yazar Oktay Yıldırım İmralı sürecini değerlendirdi.
İki kabus senaryosundan bahseden Yıldırım, Türkiye bir federasyona razı olmuş ve onun yolunu yapıyor gibi bir havanın olduğunu söyledi.
Yıldırım şunları söyledi;
"Burada bir karanlık üzerine konuşuyoruz, hiç kimse hiçbir şey bilmiyor. PKK silah bırak bırakacak diyorlar. Hangi PKK? Kandil'deki mi bırakacak, Suriye'deki mi bırakacak? Çünkü Türkiye'yi asıl tehdit Suriye'deki PKK. Kandil'deki PKK Türkiye için şu anda öyle Kürdistan bilmem ne bir tehdit yaratmıyor.
İkincisi ne talep ediyorlar? Onlar ne istiyor, biz ne veriyoruz? Bu da bilinmiyor. Bir takım magazin isimleri, troller 'Yok Öcalan evlenecekmiş, yok efendim İmralı'da evleneyim, orada yaşayayım diyormuş' falan diyor.
Cumhurbaşkanının açıklamalarına baktığım zaman, 'Türk Kürt hep birlikte' falan filan böyle ağzında yuvarlayarak bir şeyler söylüyor. Burada bir Davutoğlu aklı var. Türkiye sanki bir federasyona razı olmuş. Burada iki alternatif var; bir tanesi Türkiye bir federasyona razı olmuş ve onun yolunu yapıyor. Şu an millete bunu çıkıp açık açık söyleyemiyorlar delikanlı gibi; 'Biz kardeşim razı olduk federasyona. Biz ülkeyi federasyona dönüştüreceğiz, Amerika'yla da anlaştık. Orada bir Kürt bölgesi kurulacak, onu da bizim himayemize verecekler, Suriye ile birleşeceğiz' diye bunu söyleyemiyorlar.
Eğer böyleyse bu bir kabus. İkincisi de daha büyük kabus yani bir kumar var burada. Bir Davutoğlu aklı dediğim de tam olarak bu, ikinci aşaması da bu. Eğer Türkiye Amerika'nın ve İsrail'in oradaki Suriye PKK'sı dediğimiz SDG diyor Onlar Suriye PKK'sı dediğimiz yapı üzerindeki egemenliğini kırmak, onların orada bir otonom devlet kurmasını engellemek için onlar üzerinde etkili olacağı varsayımıyla Apo kartını oynayıp onları Apo üzerinden kontrol etmek gibi hiçbir akılla izah edilemeyecek bir kumarbaz mantığıyla ancak izah edilebilecek bir adım attılarsa bu da dehşet bir şey.
Çünkü Suriye karman çorman ve Türkiye'nin orada Amerika'ya rağmen, oradaki kuvvetlere rağmen o SDG'yi kontrol altına alabilmesi mümkün değildir. Çünkü onlara silahı veren Amerika onlara silahı veren kimse o onları durdurur.
Dolayısıyla biz bu açılımda ne murat ediyoruz, ne olacak hiç kimse bunu bilmiyor. Cumhurbaşkanı da ağzını açmıyor, işte kimi liberal ya da işte tırnak içinde solcu isimler televizyona çıkıp, 'Biz bazı haklar keşke vermiş olsaydık, eğitim hakkı vs.' diyor. Ne veriyorsunuz kardeşim burası bir üniter devlet, burası bir ulus devlet. Dünyanın her yerinde ulus devletlerin nasıl yaşadığı bellidir. Biz bu devleti kendi egemenliğimizde kurduk ve bu devletin yapısını oluşturan her unsuru kendimizden saydık. Biz nasıl Cumhurbaşkanı oluyorsak onlar da oldu. Biz nasıl doktor oluyorsak onlar da oldu dolayısıyla burada böyle bir şey de söz konusu olamaz.
Dikkat ederseniz Tayyip Bey'in bu konuda ağzını bıçak açmıyor, hiç bu konuda bir şey demiyor işte Devlet Bahçeli çıkıyor, 'İkinci görüşmede silah bırakma çağrısı açıklansın' diyor. Bu daha önce de olmuştu, daha önce silah bırakma çağrısı yapmıştı Abdullah Öcalan. İlk açılımda ne oldu? 793 şehitle ödedik biz bunun bedelini. Hiç mi ders almaz bir insan, almıyor. Bunun gideceği yer Türk milletine çarpacaktır bu o kayaya çarpacaktır bundan endişe ediyorlar ve bu yüzden en üst ağızlar çıkıp bu konuda böyle bir şeyler söylemiyor."
İki kabus senaryosundan bahseden Yıldırım, Türkiye bir federasyona razı olmuş ve onun yolunu yapıyor gibi bir havanın olduğunu söyledi.
Yıldırım şunları söyledi;
"Burada bir karanlık üzerine konuşuyoruz, hiç kimse hiçbir şey bilmiyor. PKK silah bırak bırakacak diyorlar. Hangi PKK? Kandil'deki mi bırakacak, Suriye'deki mi bırakacak? Çünkü Türkiye'yi asıl tehdit Suriye'deki PKK. Kandil'deki PKK Türkiye için şu anda öyle Kürdistan bilmem ne bir tehdit yaratmıyor.
İkincisi ne talep ediyorlar? Onlar ne istiyor, biz ne veriyoruz? Bu da bilinmiyor. Bir takım magazin isimleri, troller 'Yok Öcalan evlenecekmiş, yok efendim İmralı'da evleneyim, orada yaşayayım diyormuş' falan diyor.
Cumhurbaşkanının açıklamalarına baktığım zaman, 'Türk Kürt hep birlikte' falan filan böyle ağzında yuvarlayarak bir şeyler söylüyor. Burada bir Davutoğlu aklı var. Türkiye sanki bir federasyona razı olmuş. Burada iki alternatif var; bir tanesi Türkiye bir federasyona razı olmuş ve onun yolunu yapıyor. Şu an millete bunu çıkıp açık açık söyleyemiyorlar delikanlı gibi; 'Biz kardeşim razı olduk federasyona. Biz ülkeyi federasyona dönüştüreceğiz, Amerika'yla da anlaştık. Orada bir Kürt bölgesi kurulacak, onu da bizim himayemize verecekler, Suriye ile birleşeceğiz' diye bunu söyleyemiyorlar.
Eğer böyleyse bu bir kabus. İkincisi de daha büyük kabus yani bir kumar var burada. Bir Davutoğlu aklı dediğim de tam olarak bu, ikinci aşaması da bu. Eğer Türkiye Amerika'nın ve İsrail'in oradaki Suriye PKK'sı dediğimiz SDG diyor Onlar Suriye PKK'sı dediğimiz yapı üzerindeki egemenliğini kırmak, onların orada bir otonom devlet kurmasını engellemek için onlar üzerinde etkili olacağı varsayımıyla Apo kartını oynayıp onları Apo üzerinden kontrol etmek gibi hiçbir akılla izah edilemeyecek bir kumarbaz mantığıyla ancak izah edilebilecek bir adım attılarsa bu da dehşet bir şey.
Çünkü Suriye karman çorman ve Türkiye'nin orada Amerika'ya rağmen, oradaki kuvvetlere rağmen o SDG'yi kontrol altına alabilmesi mümkün değildir. Çünkü onlara silahı veren Amerika onlara silahı veren kimse o onları durdurur.
Dolayısıyla biz bu açılımda ne murat ediyoruz, ne olacak hiç kimse bunu bilmiyor. Cumhurbaşkanı da ağzını açmıyor, işte kimi liberal ya da işte tırnak içinde solcu isimler televizyona çıkıp, 'Biz bazı haklar keşke vermiş olsaydık, eğitim hakkı vs.' diyor. Ne veriyorsunuz kardeşim burası bir üniter devlet, burası bir ulus devlet. Dünyanın her yerinde ulus devletlerin nasıl yaşadığı bellidir. Biz bu devleti kendi egemenliğimizde kurduk ve bu devletin yapısını oluşturan her unsuru kendimizden saydık. Biz nasıl Cumhurbaşkanı oluyorsak onlar da oldu. Biz nasıl doktor oluyorsak onlar da oldu dolayısıyla burada böyle bir şey de söz konusu olamaz.
Dikkat ederseniz Tayyip Bey'in bu konuda ağzını bıçak açmıyor, hiç bu konuda bir şey demiyor işte Devlet Bahçeli çıkıyor, 'İkinci görüşmede silah bırakma çağrısı açıklansın' diyor. Bu daha önce de olmuştu, daha önce silah bırakma çağrısı yapmıştı Abdullah Öcalan. İlk açılımda ne oldu? 793 şehitle ödedik biz bunun bedelini. Hiç mi ders almaz bir insan, almıyor. Bunun gideceği yer Türk milletine çarpacaktır bu o kayaya çarpacaktır bundan endişe ediyorlar ve bu yüzden en üst ağızlar çıkıp bu konuda böyle bir şeyler söylemiyor."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.