İnsan, yaratıcısı tarafından önüne konulan hedeflere doğru emin adımlarla ilerledikçe arınacaktır, yücelecek ve yükselecektir.
Nefsine uyarak, kendisini şeytanların kılavuzluğuna teslim ederek önüne konulan hedeflerin tersi istikametinde yol tutan toplumların da fertlerin de acıklı hikayeleri yerle gök arasını doldurmaktadır.
İslam, eşsiz bir "iyi insan projesi" olduğuna göre ve bu projeyi de bizzat Yüce Yaratıcı çizmiş olduğuna göre, akıllı insana düşen sadece bu projeye uymak ve gösterilen hedeflere doğru ilerlemektir.
"Ticaretin ve alış verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymadığı delikanlı mü'minler, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar." (Nur: 37).
Hiçbir cana, gücünün üstünde bir yük, bir görev yüklemeyeceğini ilan eden Yüce yaratıcının, insanoğlunun önüne koyduğu hedefler de rahatlıkla üstesinden gelebileceği işlerdir.
Ticaretini aksatmayacak ama zikrullahı da aksatmayacak, alış-verişini aksatmayacak ama asla namazını da aksatmayacak, ticareti de alış-verişi de daha çok muhtaç insana zekat vermeye yönelik olacak, gayret edecek ve "Zekat vermek için çalışan" (Mü'minun: 4) mü'minler listesine dahil olacak.
O yiğitleri, bütün bu "iyi insan projesine" dahil olmaya sevk eden bir amil var, ahirete taalluk eden bir endişeleri var; "kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar."
O yiğitlerin hayatlarında keyfilik, gelişi-güzellik yoktur.
"Hayat benim hayatım kimse karışamaz" sorumsuzluğu ve savurganlığı yoktur.
Çevreye, çevredeki muhtaç insanlara karşı duyarsızlık, "bana ne"cilik yoktur.
Namaz gibi ferdi ibadetleri sürdürürken, zekat gibi, sadaka gibi ve infak gibi başkalarının hayatlarına ve gönül tellerine dokunan emirleri hafife almak ve ertelemek yoktur.
Namaza devam bir hedeftir, zikrullaha devam bir hedeftir, "Allah'ın kolu olup Allah'ın kullarına" daima yardım ve merhamet elini uzatmak bir hedeftir ve en önemli hedef ise daima bir hesap şuuru ile, ahiret endişesi ile yaşamak bir hedeftir.
"Kendilerini Allah'ın emirlerine karşı gelmekten koruyanlar, Rablerinin kendilerine verdiklerinden yararlanarak cennetler ve nimetler içinde olacaklardır. Rableri onları cehennem azabından koruyacaktır.
Onlara şöyle denecektir: 'Dizili koltuklara yaslanarak, yaptıklarınızın karşılığı olarak afiyetle yiyiniz, içiniz!' Onlara çok güzel eşler de veririz.
Onlar ki, inandılar, soyları da imanda kendilerine uydu. Onları cennete sokarken soylarını da kendilerine eriştirip, cennete katmışızdır ve kendi amellerinin sevabından da, hiçbir şey eksiltmemişizdir. Ama sonunda herkes kendi kazandığına bağlıdır, yani ona göre ceza veya mükafat görecektir.
Onlara, hoşlarına giden meyvelerden ve etten de veririz.
Orada karşılıklı kadeh tokuştururlar; ama burada kötü söz de yoktur, günah işleme de.
Sedefteki inci gibi olan hizmetçileri, etraflarında dolaşırlar.
Cennetlikler birbirlerine dönüp sorarlar; 'Doğrusu bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik; Allah lütfedip bizi kavurucu azaptan korudu; doğrusu bundan önce de O'na yalvarıyorduk; şüphesiz O, iyilik yapandır, acıyandır' derler." (Tur: 17-28).
Nefsine uyarak, kendisini şeytanların kılavuzluğuna teslim ederek önüne konulan hedeflerin tersi istikametinde yol tutan toplumların da fertlerin de acıklı hikayeleri yerle gök arasını doldurmaktadır.
İslam, eşsiz bir "iyi insan projesi" olduğuna göre ve bu projeyi de bizzat Yüce Yaratıcı çizmiş olduğuna göre, akıllı insana düşen sadece bu projeye uymak ve gösterilen hedeflere doğru ilerlemektir.
"Ticaretin ve alış verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namazı kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoymadığı delikanlı mü'minler, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar." (Nur: 37).
Hiçbir cana, gücünün üstünde bir yük, bir görev yüklemeyeceğini ilan eden Yüce yaratıcının, insanoğlunun önüne koyduğu hedefler de rahatlıkla üstesinden gelebileceği işlerdir.
Ticaretini aksatmayacak ama zikrullahı da aksatmayacak, alış-verişini aksatmayacak ama asla namazını da aksatmayacak, ticareti de alış-verişi de daha çok muhtaç insana zekat vermeye yönelik olacak, gayret edecek ve "Zekat vermek için çalışan" (Mü'minun: 4) mü'minler listesine dahil olacak.
O yiğitleri, bütün bu "iyi insan projesine" dahil olmaya sevk eden bir amil var, ahirete taalluk eden bir endişeleri var; "kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar."
O yiğitlerin hayatlarında keyfilik, gelişi-güzellik yoktur.
"Hayat benim hayatım kimse karışamaz" sorumsuzluğu ve savurganlığı yoktur.
Çevreye, çevredeki muhtaç insanlara karşı duyarsızlık, "bana ne"cilik yoktur.
Namaz gibi ferdi ibadetleri sürdürürken, zekat gibi, sadaka gibi ve infak gibi başkalarının hayatlarına ve gönül tellerine dokunan emirleri hafife almak ve ertelemek yoktur.
Namaza devam bir hedeftir, zikrullaha devam bir hedeftir, "Allah'ın kolu olup Allah'ın kullarına" daima yardım ve merhamet elini uzatmak bir hedeftir ve en önemli hedef ise daima bir hesap şuuru ile, ahiret endişesi ile yaşamak bir hedeftir.
"Kendilerini Allah'ın emirlerine karşı gelmekten koruyanlar, Rablerinin kendilerine verdiklerinden yararlanarak cennetler ve nimetler içinde olacaklardır. Rableri onları cehennem azabından koruyacaktır.
Onlara şöyle denecektir: 'Dizili koltuklara yaslanarak, yaptıklarınızın karşılığı olarak afiyetle yiyiniz, içiniz!' Onlara çok güzel eşler de veririz.
Onlar ki, inandılar, soyları da imanda kendilerine uydu. Onları cennete sokarken soylarını da kendilerine eriştirip, cennete katmışızdır ve kendi amellerinin sevabından da, hiçbir şey eksiltmemişizdir. Ama sonunda herkes kendi kazandığına bağlıdır, yani ona göre ceza veya mükafat görecektir.
Onlara, hoşlarına giden meyvelerden ve etten de veririz.
Orada karşılıklı kadeh tokuştururlar; ama burada kötü söz de yoktur, günah işleme de.
Sedefteki inci gibi olan hizmetçileri, etraflarında dolaşırlar.
Cennetlikler birbirlerine dönüp sorarlar; 'Doğrusu bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik; Allah lütfedip bizi kavurucu azaptan korudu; doğrusu bundan önce de O'na yalvarıyorduk; şüphesiz O, iyilik yapandır, acıyandır' derler." (Tur: 17-28).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025