Amerika Yerleşik Devletleri, Ortadoğu'nun göbeğine Irak kanalıyla konuşlandıktan sonra bölgeye çekidüzen vermeye başlıyor.
Başkan Bush, son açıklamalarında da bunu vurguladı. Irak özgür kılındıktan(!) sonra Suriye ve İran da demokratikleştirilecek.
Katar, Kuveyt, Ürdün ve Mısır gibi bölge ülkelerindeki demokratik açılımlara koltuk çıkılacak. Ardından da Filistin'de huzur sağlanacak. Siyasal zemin sağlamlaştırıldıktan ve Arap halkı -başta kadınlar olmak üzere - olgunlaştırıldıktan sonra da ekonomik kurumlaşmalara geçilecek.
Başkan Bush'un Arap halkına ve bölgeye yönelik temennileri böyle.
Ama bunun ne şekilde ve ne derecede temin edileceği pek açıklanamıyor.
Bush, Türkiye ve Endonezya'yı örnek(!) Müslüman ülkeler olarak takdim ederken bölgedeki ülkelerin uzun yıllardan beri emperyalist ülkelerce sömürüldüğünü, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının paylaşımında halklarının kullanıldıklarını hatırlamıyor. Hatırlamamasının nedeni, kendisinin de aynı mihvelde yeralması.
Kendi ülkesi içindeki etnik unsurları, onların içler acısı durumunu dile getirmeyen ABD'nin, özellikle 11 Eylül'den sonraki uygulamaları unutulmuş değil. Şuan bile ABD'de yaşayan Ortadoğu kökenli binlerce insan ayrımcı bürokratik engellemelerle cebelleşiyor. Nüfus kütükleri Arap olan insanların evlerine, işyerlerine FBI ve CIA ajanlarınca günübirlik baskınlar düzenleniyor. Polisler öncelikle Araplar'ı sorguluyor, trafikten menediyor.
Kendi evinin içindeki düzeni tesis edemeyen ABD'nin, kapısını kırarak girdiği evdeki insanlara iyi muamele yapacağını zannediyor musunuz?
İngiltere, İspanya ve Polonya ile Irak'ta kolkola giren ABD, demokrasi ve özgürlük vaadleriyle Avrupalı ülkeleri de oyalamaya çalışıyor. Gerçek olan birşey var ; ABD'nin batı kamuoyundaki ikna kabiliyeti Irak işgali sonrası zayıflamış bulunuyor. BM'yi takmayan, AB kurumlarını dışlayan ABD'nin emperyal niyetleri çoğu ülkenin gözünün açılmasına vesile oldu.
Uzun yıllar İngilizlerce sömürüldüklerinin, kullanıldıklarının geç de olsa farkına varan bölge Arapları, ABD tarafından da sömürülmek istemeyeceklerdir.
Irak ve İran'da, hatta sadık müttefik olarak bilinen Kuveyt, Ürdün, Suudi Arabistan gibi ülkelerde bile halk yığınları hemen hergün ABD'nin biran evvel evine geri dönmesi için protesto gösterileri düzenliyor.
ABD'nin bölgede attığı nutukları dikkate almayan Araplar , artık kendi ayakları üzerinde durmanın önemini kavramış görünüyorlar. Sünni'lerle beraber milyonlarca Şii'nin meydanlara doluşmaları başka nasıl izah edilebilir?
Conilerin başkent Bağdat'a girişi çok kolay oldu ama; bölgede çöreklenmeleri sanıldığı kadar kolay olmayacak.
Başkan Bush, son açıklamalarında da bunu vurguladı. Irak özgür kılındıktan(!) sonra Suriye ve İran da demokratikleştirilecek.
Katar, Kuveyt, Ürdün ve Mısır gibi bölge ülkelerindeki demokratik açılımlara koltuk çıkılacak. Ardından da Filistin'de huzur sağlanacak. Siyasal zemin sağlamlaştırıldıktan ve Arap halkı -başta kadınlar olmak üzere - olgunlaştırıldıktan sonra da ekonomik kurumlaşmalara geçilecek.
Başkan Bush'un Arap halkına ve bölgeye yönelik temennileri böyle.
Ama bunun ne şekilde ve ne derecede temin edileceği pek açıklanamıyor.
Bush, Türkiye ve Endonezya'yı örnek(!) Müslüman ülkeler olarak takdim ederken bölgedeki ülkelerin uzun yıllardan beri emperyalist ülkelerce sömürüldüğünü, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının paylaşımında halklarının kullanıldıklarını hatırlamıyor. Hatırlamamasının nedeni, kendisinin de aynı mihvelde yeralması.
Kendi ülkesi içindeki etnik unsurları, onların içler acısı durumunu dile getirmeyen ABD'nin, özellikle 11 Eylül'den sonraki uygulamaları unutulmuş değil. Şuan bile ABD'de yaşayan Ortadoğu kökenli binlerce insan ayrımcı bürokratik engellemelerle cebelleşiyor. Nüfus kütükleri Arap olan insanların evlerine, işyerlerine FBI ve CIA ajanlarınca günübirlik baskınlar düzenleniyor. Polisler öncelikle Araplar'ı sorguluyor, trafikten menediyor.
Kendi evinin içindeki düzeni tesis edemeyen ABD'nin, kapısını kırarak girdiği evdeki insanlara iyi muamele yapacağını zannediyor musunuz?
İngiltere, İspanya ve Polonya ile Irak'ta kolkola giren ABD, demokrasi ve özgürlük vaadleriyle Avrupalı ülkeleri de oyalamaya çalışıyor. Gerçek olan birşey var ; ABD'nin batı kamuoyundaki ikna kabiliyeti Irak işgali sonrası zayıflamış bulunuyor. BM'yi takmayan, AB kurumlarını dışlayan ABD'nin emperyal niyetleri çoğu ülkenin gözünün açılmasına vesile oldu.
Uzun yıllar İngilizlerce sömürüldüklerinin, kullanıldıklarının geç de olsa farkına varan bölge Arapları, ABD tarafından da sömürülmek istemeyeceklerdir.
Irak ve İran'da, hatta sadık müttefik olarak bilinen Kuveyt, Ürdün, Suudi Arabistan gibi ülkelerde bile halk yığınları hemen hergün ABD'nin biran evvel evine geri dönmesi için protesto gösterileri düzenliyor.
ABD'nin bölgede attığı nutukları dikkate almayan Araplar , artık kendi ayakları üzerinde durmanın önemini kavramış görünüyorlar. Sünni'lerle beraber milyonlarca Şii'nin meydanlara doluşmaları başka nasıl izah edilebilir?
Conilerin başkent Bağdat'a girişi çok kolay oldu ama; bölgede çöreklenmeleri sanıldığı kadar kolay olmayacak.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005