Her yörede, bölgede veya ülkede kahramanlar vardır ve her zaman bu kahramanlardan bahsedilir. Bir de hem küresel, hem de tarihsel kahramanlar vardır. İşte bu kahramanlar hiç ölmezler. Zaten bizlerin 'milli' dediği kahramanlar da, bu kahramanlardır.
Öncelikle kahraman ne demektir, sorusuna cevap verelim. Kahraman yiğit, cesur, bahadır, hüküm sahibi, iş buyuran kimse gibi anlamlara geliyor.
Peki, milli kahraman ne demektir?
Milletine kimlik kazandıran, diğer milletlerle arasındaki farkı belirleyen, tarih boyunca meydana getirilen ve işgale, yok edilmeye terk edilmiş o millete ait maddî ve manevî değerleri tekrar ayağı kaldıran; bir toplumu millet yapan ve onun bütünlüğünü sağlayan kişidir milli kahraman.
Tarihimiz bu kahraman şahsiyetler ile doludur. Mesela Hacı Bektaş-ı Veli. 72 halkı bir araya getirdi ve Türk Milleti adı altında tarihe yön verecek bir adım attı. Mesela Sultan Alparslan, Mevlana, Yunus Emre, Sarı Saltuk gibi binlerce isim sayabiliriz.
Ve Atatürk! Hem evrensel, hem de tarihsel bir kahramandır. İçimizdeki birkaç hain dışında dünya üzerinde Atatürk'ü inkâr eden hiçbir millet yoktur.
Tabi akla şöyle bir soru gelebilir; günümüzde yaşayan milli ve küresel kahramanımız var mı?
Olmaz mı… Tabi ki var. Meclis'teki siyasetçileri projelerini hem kopyalayıp, hem de görmezden gelseler de, dünyanın gündemine geldiği halde medya gündemine almasa da hatta yargı organları vasıtasıyla önü kesilmeye kalkılsa da milli bir liderimiz, milli bir kahramanımız vardır ve bu sözlerim ispatlıdır. Anlatayım;
O lider ki, bir ekonomi modeli ortaya koydu ve dünya tarafından kapitalizm ve sosyalizmden sonra üçüncü bir ekonomik model olarak kabul gördü.
O lider ki, bir eser ortaya koydu ve gelişmiş dünya ülkelerinden 600 bilim adamının kabul, takdir ve tebrikine, artı kabulüne mazhar oldu.
O lider ki, model ve projeleri başta küresel güç dediğimiz ülkeler olmak üzere 100'den fazla ülkede uygulamaya geçirildi.
O öyle bir lider ki, her seçime vaat ile değil noter taahhüdü ile girdi.
O lider ki, emperyalizme, emperyalistlere (AB ve ABD gibi) lafla değil ekonomik, siyasi, sosyal ve manevi çözümlerle karşı durdu.
O lider ki, siyasi, sosyal, ekonomik ve şahsi kaygıya kapılmadan, 'Tevhid'in merkezi Ehl-i Beyt'tir' dedi. 'Şii, Sünni, Alevi, Caferi kardeştir' dedi. Bu kardeşliği tesis edenin bizzat Allah-u Teâlâ ve Resulü olduğunu ispat etti.
O lider ki, İslam tarihinin her devrinde üstü kapatılmaya çalışılan Gadr-i Hum ve Sakife olaylarını belgeleriyle, kaynaklarıyla ortaya koydu.
O lider ki milletimiz, İslam Coğrafyası ve insanlığın içine düştüğü buhranlardan nasıl kurtulacağına dair plan, proje, kaynak ortaya koydu. Olayların sebep ve sonuç ilişkilerini açıkladı ve bir kez dahi yanılmadı.
Evet, liderlik vasıflarını şahsında laf ile değil ilim ile bilim ile fiil ile ispatlamış tek kişi Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Kahramanlığa gelince!
Kahraman, gözünü, sözünü, kulağını, aklını doğrunun emrine verdiğini ilan etmekten çekinmeyen insandır. Kahraman, canını Allah yolunda ortaya koyan insandır. Malından, gençliğinden, beklentilerinden, hedeflerinden vs. vazgeçerek, meydana çıkıp canıyla, kanıyla Hakk'ı anlatmaya, hakkı yaşatmaya çalışan insandır.
O insan ki! Türk Milletinin birliğine, devletin bütünlüğüne, Türk Milletinin kültür ve medeniyetine kastetmek isteyenlere, yok etmeye kalkanlara veya kendi kafasına göre bu millete ayar vermek isteyenlere karşı duran insandır.
Prof. Dr. Haydar Baş, FETÖ ile mücadeleye başladığı 98 yılından bugüne kadar siyasi, kolluk kuvvetleri, medya ve yargı tarafından adeta ablukaya alındı. Hakkında bin bir komplo teorileri, on binlerce sahife iddianameler, asılsız haberler, provokasyonlar düzenlendi.
Ama O, fikrinden, zikrinden, özünden, sözünden zerre taviz vermedi, duruşunu değiştirmedi, attığı adımı geri almadı.
İşte bu yüzden Sayın Baş, hem lider hem de tam bir kahramandır.
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025