Bir hakikati kabul etmemiz şarttır ki, İmam Hüseyin (a.s) Efendimiz, Allah'ın emri gereği kıyam etmiştir.
Eğer bu hakikati kabul etmezsek aynen dün olduğu gibi bugün de kalplere fitne girer ve şeytan o kalplere yerleşir.
Nasıl dersiniz! O gün kalplerinde hastalık olanlar, İmam Hüseyin'in (a.s) Yezid'e biat etmesi gerektiğini, biat etmeyerek Müslüman kanı akıttığını…
Hatta İmam Hüseyin'in (a.s) Kûfe'den gelen mektuplara, Kûfe halkının desteğine güvenerek kıyam ettiğini, iddia etme nasipsizliğini gösteriyorlardı. İşte dün münafıkların, nasipsizlerin Müslümanlar arasında yaydıkları bu iftiralar tarih boyu devam etmiş, günümüze kadar gelmiştir.
Tabi hak her zaman galip gelmiş ve bu iddiaları her dönemde Allah ve Resulü'nün çizgisinde olanlar cevaplayıp, Müslümanların fıska, küfre düşmelerinin önüne geçmişlerdi.
Bugün de bu görevi Prof. Dr. Haydar Baş hocam gerçekleştirmiştir. Ortaya koyduğu Ehl-i Beyt Külliyatı ile Müslümanlardan saklanan Ehl-i Beyt gerçeğini milletimizle buluşturmuş, tanıştırmıştır. Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin'in kıyamı ile ilgili olarak ise şu tespitlerini çok iyi anlamamız lazımdır;
İmam Hüseyin'in (a.s.) kıyamı zaman açısından, Kûfe halkının mektuplar göndererek, kendisini Kûfe'ye, İmam olması için davet etmesinden önce gerçekleşmiştir. Yani kıyamın, davetle ilgisi yoktur…
Kûfe halkı, Yezid'in halifeliğine karşı İmam Hüseyin'den (a.s.) yardım istemiştir. Ama İmam'ın kıyamı, Kûfe halkı için değildir…
İmam Hüseyin'in (a.s.) Medine'den neden ayrıldığı ve Mekke'yi neden terk ettiği konularını anlayamayan yakınları onu, aldığı kararlarda eleştirmişlerdir. Ancak, İmam Hüseyin (a.s.) bu eleştirilere getirdiği cevaplarla o kişileri susturmuştur.
İmam, Medine'yi terk ederken açıktan yola çıkmış, ölüm korkusundan ayrılmadığını göstermek istemiştir. Medine'nin hürmetine zarar gelmemesi için şehri terk etmiştir.
Suikast planını öğrenmesinden sonra Mekke'de kalmamasını da, dedesi Resûlullah'ın (s.a.v.) hadisi ile izah etmiştir…
İmam Hüseyin (a.s.) Yezid'den, ordusundan veya ölümden kaçarak şehir şehir dolaşmamıştır. Parça parça edileceğini bildiği hâlde Medine'nin ve Mekke'nin kutsallığının bozulmaması için buralardan ayrılmıştır…
Şu hadis-i şerif zaten bütün gerçeği ortaya koyuyor; "Ümmü Seleme dedi ki: "bu Hüseyin'dir." Nebi (sav) dedi ki: "ona izin ver gelsin." (Hüseyin) geldi ve Nebi'nin (sav) omzuna çıktı ve melek onlara bakıyordu.
Melek dedi ki: "Onu seviyor musun ey Muhammed?" Nebi (s.a.v.) dedi ki: "Evet, vallahi, ben onu seviyorum."
Melek dedi ki: "Senin ümmetin bunu öldürecektir. İstersen öldürüleceği yeri de sana göstereyim." Böyle dedikten sonra melek, elini çırptı ve peygambere kızıl bir toprak gösterdi. Ümmü Seleme de o toprağı alıp, elbisesinin bir ucuna saklayıp düğümledi. (Heysemi, "Mecmeuz Zevaid", 9/221, hadis 15121)
İmam'a yapılan eleştirilerde amaç, onun hayatta kalabilmesinin sağlanması idi. Masum İmamların, Kur'an ve İslam'ı savunması için canını koruması gerekir. Ancak burada çok ince bir nükte vardır. Bu konuda Medine'yi terk ederken Ümmü Seleme'ye yaptığı açıklamayı hatırlayalım:
"Yüce Allah, benim öldürülmüş, kurban edilmiş, haksız yere ve düşmanca katledilmiş olmamı dilemiştir. Ailemin, kafilemde yer alanların ve kadınlarımın dört bir yana dağılmasını, küçücük çocuklarımın mazlum olarak kılıçtan geçirilmelerini, tutsak edilip zincire vurulmalarını, yardım istedikleri hâlde yardımcı bulamamalarını dilemiştir." …
İmam Hüseyin'in (a.s.) hareketinin sebebi yapılanın ilayi kelimatullahı her yere yaymak, gerekirse canını vermek gayesinde olmasıdır. Zaten Müslüman'ın görevi de budur…
Kısaca İmam Hüseyin (a.s) bizlere:
Kerbela şehadeti ile noktalanan kıyam, hak ile batılın mücadelesidir.
Bu kıyam, Cenab-ı Hak tarafından naspedilen imamet makamı, kendisine hak olan Hz. Hüseyin'in (a.s.), batıl olana karşı ikazıdır.
Bu kıyam, Yezid gibi bir kişinin, İslam'ı temsil etmemesi gerektiğinin haykırışıdır.
Bu kıyam, Sakife'den başlayan bozulmanın sona ermesi için canından geçen bir İslam önderinin iman tavrıdır.
Bu kıyam, "Allah, beni öldürülmüş görmek istiyor" ölçüsünde kendini bulan, Allah rızası için ölümü göze almanın adıdır…"
(Prof. Dr. Haydar Baş'ın İmam Hüseyin adlı eserinden derlenmiştir)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- İktidarın kutsal (!) haç ve Konstantinapol sessizliği / 11.04.2025
- İktidara karşı değilse istediğiniz kadar yürüyebilirsiniz / 10.04.2025
- Papazı nasıl aldık hatırlıyor musun? / 09.04.2025
- Siyasette üçüncü yol şart mı? / 08.04.2025