Nimetin şükrü, hamd etmektir
İmam Ca’fer (a.s.) buyurdu ki: “Ne kadar büyük olursa olsun, her nimetin şükrü, ona karşılık Allah Azze ve Celle’ye hamd etmendir”
06.01.2024 09:53:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş
Müyessir rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:
"Nimetin şükrü haramlardan kaçınmaktır. Şükrün tamamı ise kişinin, "Elhamdülillahi Rabbi'l âlemin/âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun" demesidir." (Usul-i Kâfi, c. 2, s. 201-202).
Ömer b. Yezid rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam)'ın şöyle dediğini duydum:
"Ne kadar büyük olursa olsun, her nimetin şükrü, ona karşılık Allah Azze ve Celle'ye hamd etmendir." (Usul-i Kâfi, c.2, s.202).
Ebu Bâsir rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam)'a dedim ki:
"Şükrün bir sınırı var mı ki kul bu sınıra vardığı zaman, Allah'a yönelik şükrünü ifa etmiş olsun?"
"Evet" dedi.
"Nedir bu sınır?" diye sordum.
Buyurdu ki: "Kulun, Allah tarafından kendisine bahşedilen evlat ve mal ile ilgili her nimetten dolayı Allah'a hamd etmesidir. Allah'ın kendisine bahşettiği malda başkasının hakkı varsa, onu edâ etmesidir. Aşağıdaki ayetlerde bu hususa işaret edilir:
"Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve tasdik ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik." (Zuhruf, 13).
"Rabbim! Beni bereketli bir yere indir. Sen, iskân edenlerin en hayırlısısın." (Mü'minun, 29).
"Rabbim! Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla. Bana, tarafından hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver." (İsra, 80) (Usul-i Kâfi, c. 2, s.202).
Safvan el-Cemmal rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam) bana dedi ki:
"Allah bir kuluna büyük veya küçük bir nimet bahşettiği zaman, kul, Allah'a hamd ederse, bu nimetin şükrünü eda etmiş olur." (Usul-i Kâfi, c. 2, s. 203)
İsmail b. Ebu'l Hasan bir adamdan şöyle rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:
"Allah bir kimseye bir nimet bahşettiği zaman, bu kimse kalben bu nimetin Allah tarafından kendisine bahşedildiğini bilirse, nimetin şükrünü eda etmiş olur." (Usul-i Kâfi, c. 2, s. 203).
Ebu Bâsir rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:
"Bazen içinizden biri bir yudum su içer, bundan dolayı Allah Cenneti ona vacip kılar. Çünkü bu kimse su kabını alıp ağzına götürürken, Bismillahirrahmanirrahim der. Sonra içer ve canı çektiği halde kabı bir kenara bırakır, Allah'a hamd eder. Sonra tekrar alıp içer ve bir kenara koyup Allah'a hamd eder. Sonra tekrar alıp içer ve bir kenara koyup Allah'a hamd eder. Bundan dolayı Allah Azze ve Celle ona Cenneti vacip kılar." (Usul-i Kâfi, c. 2, s. 203).
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam) buyurdu ki:
"Nimetin şükrü haramlardan kaçınmaktır. Şükrün tamamı ise kişinin, "Elhamdülillahi Rabbi'l âlemin/âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun" demesidir." (Usul-i Kâfi, c. 2, s. 201-202).
Ömer b. Yezid rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam)'ın şöyle dediğini duydum:
"Ne kadar büyük olursa olsun, her nimetin şükrü, ona karşılık Allah Azze ve Celle'ye hamd etmendir." (Usul-i Kâfi, c.2, s.202).
Ebu Bâsir rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam)'a dedim ki:
"Şükrün bir sınırı var mı ki kul bu sınıra vardığı zaman, Allah'a yönelik şükrünü ifa etmiş olsun?"
"Evet" dedi.
"Nedir bu sınır?" diye sordum.
Buyurdu ki: "Kulun, Allah tarafından kendisine bahşedilen evlat ve mal ile ilgili her nimetten dolayı Allah'a hamd etmesidir. Allah'ın kendisine bahşettiği malda başkasının hakkı varsa, onu edâ etmesidir. Aşağıdaki ayetlerde bu hususa işaret edilir:
"Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve tasdik ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik." (Zuhruf, 13).
"Rabbim! Beni bereketli bir yere indir. Sen, iskân edenlerin en hayırlısısın." (Mü'minun, 29).
"Rabbim! Gireceğim yere dürüstlükle girmemi sağla; çıkacağım yerden de dürüstlükle çıkmamı sağla. Bana, tarafından hakkıyla yardım edici bir kuvvet ver." (İsra, 80) (Usul-i Kâfi, c. 2, s.202).
Safvan el-Cemmal rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam) bana dedi ki:
"Allah bir kuluna büyük veya küçük bir nimet bahşettiği zaman, kul, Allah'a hamd ederse, bu nimetin şükrünü eda etmiş olur." (Usul-i Kâfi, c. 2, s. 203)
İsmail b. Ebu'l Hasan bir adamdan şöyle rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:
"Allah bir kimseye bir nimet bahşettiği zaman, bu kimse kalben bu nimetin Allah tarafından kendisine bahşedildiğini bilirse, nimetin şükrünü eda etmiş olur." (Usul-i Kâfi, c. 2, s. 203).
Ebu Bâsir rivayet eder:
Ebu Abdullah (Ca'fer Sâdık Aleyhisselam) şöyle buyurdu:
"Bazen içinizden biri bir yudum su içer, bundan dolayı Allah Cenneti ona vacip kılar. Çünkü bu kimse su kabını alıp ağzına götürürken, Bismillahirrahmanirrahim der. Sonra içer ve canı çektiği halde kabı bir kenara bırakır, Allah'a hamd eder. Sonra tekrar alıp içer ve bir kenara koyup Allah'a hamd eder. Sonra tekrar alıp içer ve bir kenara koyup Allah'a hamd eder. Bundan dolayı Allah Azze ve Celle ona Cenneti vacip kılar." (Usul-i Kâfi, c. 2, s. 203).