Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer Yeni Mesaj'a konuştu
Meclis'te yaptığı çarpıcı açıklamalarıyla kamuoyunda dikkat çeken CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Yeni Mesaj’a dobra dobra açıklamalarda bulundu. Sebze fiyatlarındaki fahiş artışların sorumlusunun üretici ve aracılar olmadığını söyleyen Gürer, "İktidarın yanlış politikaları sonucu köyde tarım ve hayvancılık bitmiş durumda" dedi
14.02.2019 00:00:00
ORHAN DEDE / ANKARA-RÖPORTAJ
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) milletvekili sayısı 600. Birçoğunun adını kamuoyu belki de bir kere bile duymuş değil.
Zira yalnızca Meclis çalışmalarına katılan çoğu milletvekili, partisinin kendisinden istediğini harfiyen yapmaktan başka bir icraat ortaya koymuyor maalesef.
Partisinin verdiği görevleri yerine getirdikten sonra kendi gayretleriyle vatandaşların sorunlarına dokunan çalışmalar yapan milletvekilleri de yok değil Meclis'te ancak sayıları azınlıkta.
İşte bu sayıca az, ancak çalışkanlıklarıyla ve vatandaşların sorunlarını gündeme getirmeleriyle dikkat çeken milletvekillerinden biri de CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer.
Genellikle sahada, bazen tarlada, bazen de Meclis'te elinde sebze-meyve ile düzenlediği basın toplantılarında gördüğümüz Niğde Milletvekili Gürer'i Meclis'teki odasında ziyaret edip, çalışmaları hakkında bilgi aldık. İki dönemdir milletvekili olan Ömer Fethi Gürer, bizi çok candan bir tavırla karşıladı ve sorularımıza dobra dobra cevaplar verdi.
'Köyde tarım bitmiş durumda'
Yeni Mesaj: Biz sizi hep çiftçilerin yanında, tarlada görüyoruz. En son Meclis'teki basın toplantısında sebzeler getirmiştiniz. Farklı bir milletvekili profili çiziyorsunuz, neden?
Ö. F. Gürer: "Ben hafta sonları genelde alanda oluyorum. Yani fabrikada, tarlada ve sokakta insanların içindeyim. Onların birebir yaşadıklarını kamuoyunun gündemine taşımaya çalışıyorum. Örneğin Tarım Bakanı diyor ki; 'Mevsim sebzeleri yiyin.' Tabii Tarım Bakanı boş konuşacak değil. Ben de bakıyorum mevsim sebzelerinden pırasa, semizotu, turp gibi mevsim sebzelerini alıyorum. Bakıyorum bunların fiyatları geçen yıla göre 3-4 misli artmış. Ispanağın 8 lira, pırasanın 5 lira olduğu, patatesin soğanın 4-5 liranın altında olmadığı, hatta soğanın bazı yerlerde 10-12 liraya erdiği, sivribiberin 12 liraya erdiği rakamlarla karşılaşıyorum. İktidar burada toplumsal algı ve yanıltma oluşturmaya çalışıyor. Sanki üreticiler fiyatları artırdı. Aracılar bunlara fahiş fiyatlar uyguladı, o nedenle tüketici bunları pahalıya alıyormuş algısı yaratmaya çalışıyorlar. Esası öyle değil. Tamamen iktidarın yanlış tarım politikalarının sonucudur. Ülke genelinde 4 milyon hektar tarım arazisi azalmış. Kentlerin etrafında bostan yapılan yerlerde artık binalar dikilmiş. Bugün İstanbul'da Tuzla'da ve çevresinde bulunan diğer yerlerde yetiştirilen sebzeler vardı artık neredeyse hiçbiri İstanbul'un çevresinde yetişemez hale gelmiş. Bunun sonucunda da bir anlayış değişikliğine gidilmiş. Mantık şu: Holdingler aracılığıyla büyük işletmeler kurulacak. Vatandaşlara ürünleri bunlar satacak. Aile tipi işletmelerden uzaklaşmışız, köyleri boşaltmışız. Taşımalı eğitim kapsamında 1 milyon 333 bin öğrencimiz varsa bu köylerin yok olduğunun somut kanıtıdır. Köyde tarım bitmiş, hayvancılık bitmiş, kent çevresindeki tarım alanlarını ve bostanları yok etmişiz. Sonra bu hale niye geldik diye sorguluyoruz. Şimdi çiftçiye destek ve teşvik doğru verilmezse, onun ürettiği ürün üzerinden teşvik sağlanmazsa, tohumu ithal, gübresi ithal, ilacı ithal ise, mazotu pahalıysa, yer altından sulama suyu sorunu çözülmediği için elektrikle su çıkarmak zorunda kalınıp elektrik parası ödüyorsa bütün bunların bir maliyeti olur. Geçen yıl 800 alan liraya aldığı gübreyi bu yıl 2 bin liraya alan üretici bu yıl nasıl üretecek? Üretim maliyetleri arttı. Bir de taşıma maliyeti var. Niğde'de yerinden 50 kuruşa aldığınız lahananın İstanbul'a gelişi aşağı yukarı 1 TL'yi buluyor. Bu bir iki de el değiştirecek. 2-2.5 lirayı bulacak. Vergiyi de üstüne koyduğunuzda tüketiciye bu 4 liraya gidecek. Şimdi bu sistemi yaratan bu anlayıştır. Serbest piyasa ekonomisi serbest soygun ekonomisi diye biz söylüyorduk iktidara anlatamıyorduk. Esas sorun iktidarın elektrikte, mazotta ürün girdilerinde yarattığı artışların üreticiye yansıması, onun sonucunda da tüketicinin pahalı ürün almasıdır."
Niğde'de 2 TL İstanbul'da 18 TL
Yeni Mesaj: Hükümet tarımda bir sorunla karşılaştığında hemen ithalata başvuruyor. Bu bağlamda Türkiye, çoğu alanda olduğu gibi tarımda da net ithalatçı konumda. Sizce ithalat tarımdaki sorunlara çözüm olabilir mi?
Ö. F. Gürer: "Bakınız; arpa, buğday, mercimek, fasulye ve nohut gibi ürünleri bu ülkenin yurt dışından almasına gerek yoktur. Geçen hafta gittim, Niğde'de depoda 2 liraya nohut var. Mersin borsasında nakliye eklendiğinde 2.8 liradan satılıyor. Ama vatandaş bunu 18 liradan alıyor. 50 kuruşa getirdikleri ithal nohuda 18 lira etiket koyup, esas vurgunu vuran bir ithalatçılar kümesi var."
Atatürk'ten kalanlar yok edildi
Yeni Mesaj: Atatürk'lü yıllardaki tarımda hızlı bir kalkınma yaşandığını biliyoruz. Sizce bu nasıl başarıldı?
Ö. F. Gürer: "Atatürk'ün tarıma bakışıyla bunların tarıma bakışı mukayese dahi edilemez. Bunlar Atatürk'ten kalanları yok ettiler. Atatürk, yerli tohuma, köylüye ve çiftçinin üretimi çeşitlendirmesine bakıyordu. Atatürk, 'Köylü milletin efendisidir' dediği zaman köylü merkeple şehre bir haftada geliyordu. Ama Atatürk şunu biliyordu: Üretim olmazsa ülke olmaz. Onun için köylü üretimin içinde olsun diye bu sözleri söylemiştir. Bakınız Atatürk döneminde kurulan çiftlikler daha sonra Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) adı altında birleştirildi. Bunlar TİGEM işletmelerini kiraya verdiler, özelleştirdiler. Atatürk döneminde temelleri atılan Toprak Mahsulleri Ofisi ve Et ve Balık Kurumu gibi çiftçiyi, üreticiyi destekleyecek tüm kuruluşlar bunların döneminde tasfiye noktasına geldi. Sonra hata yaptıklarını anlayınca Et ve Balık Kurumunu, Et ve Süt Kurumu olarak içi boşaltılmış halde geri aldılar, şimdi toparlayamıyorlar."
'Yoğurt köye şehirden gidiyor'
Yeni Mesaj: Sayın Gürer, bugün Tarım Bakanı olsaydınız yapacağınız ilk icraatlar ne olurdu?
Ö. F. Gürer: "Kesinlikle önce planlı bir tarıma geçerim. Tarımla ilgili yeni bir politika oluştururum. Aile tipi işletmelere geri dönüş yaparım ve destek sağlarım. Bugün yoğurt ve tavuk köye şehirden gidiyorsa bunu önleyecek kararların alınması şarttır. Önce köylerden işe başlayıp, köye yeniden dönüş projesini başlatırım. Tarımsal girişimcileri, tarım liseleri ve tarım meslek yüksel okullarıyla, tarım üniversiteleriyle buluştururum. Bilimsel tarımı yaygınlaştırırım ve kesinlikle üreticiyi yaptığı işe göre desteklerim. Tarım alanlarını korur bunların imara açılmasının önüne geçerim. Bu anlamda üreten bir mantığı, planlı bir yapıyla buluşturarak bilimsel bir tarımla geleceği kurtarmanın yolunu ararım."
'Prof. Dr. Baş'a yönelik hadise aydınlatılmalı'
Yeni Mesaj: Sayın Ömer Fethi Gürer, Prof. Dr. Haydar Baş'a yönelik 7 Ocak'ta Susurluk'ta gerçekleşen provokasyonu soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdınız. Teşekkür ediyoruz. Yaşanan bu hadise hususundaki değerlendirmeniz nedir son olarak?
Ö. F. Gürer: "Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor, bu ülke hepimizin. Bu ülkede yaşayan 80 milyonun kardeşliği, birliği, dirliği ve bir arada olması çok önemli. Bugün Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ülke içinde bir yerden bir yere gidişinde yapılan bir davranışın yarın bizlere, diğer partilerin genel başkanlarına yapılması da olasıdır. Bu tür olayların yaşanmaması gerekiyor. Sonuçta bir emir zinciri içinde bunlar iletiliyor, talimatlar veriliyor. Prof. Dr. Haydar Baş'a yönelik böyle bir yanlışın yapılmasını doğru bulmadığım için olayı Meclis gündemine getirme gereği gördüm. Ben bu hadisenin ve baskıların Prof. Dr. Haydar Baş'ın çıkışlarından, konuşmalarından ve özellikle izlediği milli çizgisinden dolayı, onu susturabilmek, konuşmasını engelleyebilmek ve baskı altına alabilmek için yapılmış olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden bu olayın aydınlatılmasını istedim. Bu ülkede yaşanacak her türlü olumsuzluğun hepimize yansıması var. Hele hele bir de Prof. Dr. Haydar Baş gibi bir parti genel başkanına böyle bir davranışta bulunulmasını kabul etmek mümkün değildir. Demokrasilerde bu tür olayların olmasını içimize sindirmemiz mümkün değildir. Çünkü demokrasi bana göre, sana göre olmaz. Demokrasi herkes içindir ve bu hakkı korumak Meclis'te bulunan 600 milletvekilinin hepsinin de görevi olduğunu düşünüyorum."
Hoş Geldin Atatürk muhteşem bir eser
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkan Yardımcısı Avukat Lütfullah Önder ile birlikte Prof. Dr. Haydar Baş'ın imzalı Hoş Geldin Atatürk adlı eserini Niğde milletvekili Ömer Fethi Gürer'e hedeye ettik. Eseri satır satır okuyacağını ifade eden Ömer Fethi Gürer, bu emsalsiz eseri kaleme aldığı için Prof. Dr. Haydar Baş'a teşekkür ettiğini ifade etti.
Ömer Fethi Gürer kimdir?
1957 Ankara doğumlu CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Adana Çukurova Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun.
Özel sektörde otomotiv ve gıda gruplarında müdür, genel müdür yardımcısı, genel müdür olarak çalıştı. Adana DİSK Tekstil Sendikası ÇUKOBİRLİK Şube Başkanlığı yaptı.
DESYÖD (Öğrenci Dernek) Başkanlığı, Adana CHP İl Gençlik Kolları Sekreterliği, Adana İşçi Komite Üyeliği, İstanbul Kadıköy İlçe Sekreterliği, Kurultay Delegeliği görevlerinde bulundu. Kartal Belediyesi Başkan Danışmanlığı, Özel Kalem Müdürlüğü ve Başkan Yardımcılığı yaptı.
Niğde ile ilgili yayınlanmış 5 kitabı bulunan Gürer'in 5 bini aşkın makalesi var. 26. Dönemde Niğde Milletvekili seçilen Ömer Fethi Gürer, evli ve 2 çocuk babasıdır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki (TBMM) milletvekili sayısı 600. Birçoğunun adını kamuoyu belki de bir kere bile duymuş değil.
Zira yalnızca Meclis çalışmalarına katılan çoğu milletvekili, partisinin kendisinden istediğini harfiyen yapmaktan başka bir icraat ortaya koymuyor maalesef.
Partisinin verdiği görevleri yerine getirdikten sonra kendi gayretleriyle vatandaşların sorunlarına dokunan çalışmalar yapan milletvekilleri de yok değil Meclis'te ancak sayıları azınlıkta.
İşte bu sayıca az, ancak çalışkanlıklarıyla ve vatandaşların sorunlarını gündeme getirmeleriyle dikkat çeken milletvekillerinden biri de CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer.
Genellikle sahada, bazen tarlada, bazen de Meclis'te elinde sebze-meyve ile düzenlediği basın toplantılarında gördüğümüz Niğde Milletvekili Gürer'i Meclis'teki odasında ziyaret edip, çalışmaları hakkında bilgi aldık. İki dönemdir milletvekili olan Ömer Fethi Gürer, bizi çok candan bir tavırla karşıladı ve sorularımıza dobra dobra cevaplar verdi.
'Köyde tarım bitmiş durumda'
Yeni Mesaj: Biz sizi hep çiftçilerin yanında, tarlada görüyoruz. En son Meclis'teki basın toplantısında sebzeler getirmiştiniz. Farklı bir milletvekili profili çiziyorsunuz, neden?
Ö. F. Gürer: "Ben hafta sonları genelde alanda oluyorum. Yani fabrikada, tarlada ve sokakta insanların içindeyim. Onların birebir yaşadıklarını kamuoyunun gündemine taşımaya çalışıyorum. Örneğin Tarım Bakanı diyor ki; 'Mevsim sebzeleri yiyin.' Tabii Tarım Bakanı boş konuşacak değil. Ben de bakıyorum mevsim sebzelerinden pırasa, semizotu, turp gibi mevsim sebzelerini alıyorum. Bakıyorum bunların fiyatları geçen yıla göre 3-4 misli artmış. Ispanağın 8 lira, pırasanın 5 lira olduğu, patatesin soğanın 4-5 liranın altında olmadığı, hatta soğanın bazı yerlerde 10-12 liraya erdiği, sivribiberin 12 liraya erdiği rakamlarla karşılaşıyorum. İktidar burada toplumsal algı ve yanıltma oluşturmaya çalışıyor. Sanki üreticiler fiyatları artırdı. Aracılar bunlara fahiş fiyatlar uyguladı, o nedenle tüketici bunları pahalıya alıyormuş algısı yaratmaya çalışıyorlar. Esası öyle değil. Tamamen iktidarın yanlış tarım politikalarının sonucudur. Ülke genelinde 4 milyon hektar tarım arazisi azalmış. Kentlerin etrafında bostan yapılan yerlerde artık binalar dikilmiş. Bugün İstanbul'da Tuzla'da ve çevresinde bulunan diğer yerlerde yetiştirilen sebzeler vardı artık neredeyse hiçbiri İstanbul'un çevresinde yetişemez hale gelmiş. Bunun sonucunda da bir anlayış değişikliğine gidilmiş. Mantık şu: Holdingler aracılığıyla büyük işletmeler kurulacak. Vatandaşlara ürünleri bunlar satacak. Aile tipi işletmelerden uzaklaşmışız, köyleri boşaltmışız. Taşımalı eğitim kapsamında 1 milyon 333 bin öğrencimiz varsa bu köylerin yok olduğunun somut kanıtıdır. Köyde tarım bitmiş, hayvancılık bitmiş, kent çevresindeki tarım alanlarını ve bostanları yok etmişiz. Sonra bu hale niye geldik diye sorguluyoruz. Şimdi çiftçiye destek ve teşvik doğru verilmezse, onun ürettiği ürün üzerinden teşvik sağlanmazsa, tohumu ithal, gübresi ithal, ilacı ithal ise, mazotu pahalıysa, yer altından sulama suyu sorunu çözülmediği için elektrikle su çıkarmak zorunda kalınıp elektrik parası ödüyorsa bütün bunların bir maliyeti olur. Geçen yıl 800 alan liraya aldığı gübreyi bu yıl 2 bin liraya alan üretici bu yıl nasıl üretecek? Üretim maliyetleri arttı. Bir de taşıma maliyeti var. Niğde'de yerinden 50 kuruşa aldığınız lahananın İstanbul'a gelişi aşağı yukarı 1 TL'yi buluyor. Bu bir iki de el değiştirecek. 2-2.5 lirayı bulacak. Vergiyi de üstüne koyduğunuzda tüketiciye bu 4 liraya gidecek. Şimdi bu sistemi yaratan bu anlayıştır. Serbest piyasa ekonomisi serbest soygun ekonomisi diye biz söylüyorduk iktidara anlatamıyorduk. Esas sorun iktidarın elektrikte, mazotta ürün girdilerinde yarattığı artışların üreticiye yansıması, onun sonucunda da tüketicinin pahalı ürün almasıdır."
Niğde'de 2 TL İstanbul'da 18 TL
Yeni Mesaj: Hükümet tarımda bir sorunla karşılaştığında hemen ithalata başvuruyor. Bu bağlamda Türkiye, çoğu alanda olduğu gibi tarımda da net ithalatçı konumda. Sizce ithalat tarımdaki sorunlara çözüm olabilir mi?
Ö. F. Gürer: "Bakınız; arpa, buğday, mercimek, fasulye ve nohut gibi ürünleri bu ülkenin yurt dışından almasına gerek yoktur. Geçen hafta gittim, Niğde'de depoda 2 liraya nohut var. Mersin borsasında nakliye eklendiğinde 2.8 liradan satılıyor. Ama vatandaş bunu 18 liradan alıyor. 50 kuruşa getirdikleri ithal nohuda 18 lira etiket koyup, esas vurgunu vuran bir ithalatçılar kümesi var."
Atatürk'ten kalanlar yok edildi
Yeni Mesaj: Atatürk'lü yıllardaki tarımda hızlı bir kalkınma yaşandığını biliyoruz. Sizce bu nasıl başarıldı?
Ö. F. Gürer: "Atatürk'ün tarıma bakışıyla bunların tarıma bakışı mukayese dahi edilemez. Bunlar Atatürk'ten kalanları yok ettiler. Atatürk, yerli tohuma, köylüye ve çiftçinin üretimi çeşitlendirmesine bakıyordu. Atatürk, 'Köylü milletin efendisidir' dediği zaman köylü merkeple şehre bir haftada geliyordu. Ama Atatürk şunu biliyordu: Üretim olmazsa ülke olmaz. Onun için köylü üretimin içinde olsun diye bu sözleri söylemiştir. Bakınız Atatürk döneminde kurulan çiftlikler daha sonra Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) adı altında birleştirildi. Bunlar TİGEM işletmelerini kiraya verdiler, özelleştirdiler. Atatürk döneminde temelleri atılan Toprak Mahsulleri Ofisi ve Et ve Balık Kurumu gibi çiftçiyi, üreticiyi destekleyecek tüm kuruluşlar bunların döneminde tasfiye noktasına geldi. Sonra hata yaptıklarını anlayınca Et ve Balık Kurumunu, Et ve Süt Kurumu olarak içi boşaltılmış halde geri aldılar, şimdi toparlayamıyorlar."
'Yoğurt köye şehirden gidiyor'
Yeni Mesaj: Sayın Gürer, bugün Tarım Bakanı olsaydınız yapacağınız ilk icraatlar ne olurdu?
Ö. F. Gürer: "Kesinlikle önce planlı bir tarıma geçerim. Tarımla ilgili yeni bir politika oluştururum. Aile tipi işletmelere geri dönüş yaparım ve destek sağlarım. Bugün yoğurt ve tavuk köye şehirden gidiyorsa bunu önleyecek kararların alınması şarttır. Önce köylerden işe başlayıp, köye yeniden dönüş projesini başlatırım. Tarımsal girişimcileri, tarım liseleri ve tarım meslek yüksel okullarıyla, tarım üniversiteleriyle buluştururum. Bilimsel tarımı yaygınlaştırırım ve kesinlikle üreticiyi yaptığı işe göre desteklerim. Tarım alanlarını korur bunların imara açılmasının önüne geçerim. Bu anlamda üreten bir mantığı, planlı bir yapıyla buluşturarak bilimsel bir tarımla geleceği kurtarmanın yolunu ararım."
'Prof. Dr. Baş'a yönelik hadise aydınlatılmalı'
Yeni Mesaj: Sayın Ömer Fethi Gürer, Prof. Dr. Haydar Baş'a yönelik 7 Ocak'ta Susurluk'ta gerçekleşen provokasyonu soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdınız. Teşekkür ediyoruz. Yaşanan bu hadise hususundaki değerlendirmeniz nedir son olarak?
Ö. F. Gürer: "Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor, bu ülke hepimizin. Bu ülkede yaşayan 80 milyonun kardeşliği, birliği, dirliği ve bir arada olması çok önemli. Bugün Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ülke içinde bir yerden bir yere gidişinde yapılan bir davranışın yarın bizlere, diğer partilerin genel başkanlarına yapılması da olasıdır. Bu tür olayların yaşanmaması gerekiyor. Sonuçta bir emir zinciri içinde bunlar iletiliyor, talimatlar veriliyor. Prof. Dr. Haydar Baş'a yönelik böyle bir yanlışın yapılmasını doğru bulmadığım için olayı Meclis gündemine getirme gereği gördüm. Ben bu hadisenin ve baskıların Prof. Dr. Haydar Baş'ın çıkışlarından, konuşmalarından ve özellikle izlediği milli çizgisinden dolayı, onu susturabilmek, konuşmasını engelleyebilmek ve baskı altına alabilmek için yapılmış olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden bu olayın aydınlatılmasını istedim. Bu ülkede yaşanacak her türlü olumsuzluğun hepimize yansıması var. Hele hele bir de Prof. Dr. Haydar Baş gibi bir parti genel başkanına böyle bir davranışta bulunulmasını kabul etmek mümkün değildir. Demokrasilerde bu tür olayların olmasını içimize sindirmemiz mümkün değildir. Çünkü demokrasi bana göre, sana göre olmaz. Demokrasi herkes içindir ve bu hakkı korumak Meclis'te bulunan 600 milletvekilinin hepsinin de görevi olduğunu düşünüyorum."
Hoş Geldin Atatürk muhteşem bir eser
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkan Yardımcısı Avukat Lütfullah Önder ile birlikte Prof. Dr. Haydar Baş'ın imzalı Hoş Geldin Atatürk adlı eserini Niğde milletvekili Ömer Fethi Gürer'e hedeye ettik. Eseri satır satır okuyacağını ifade eden Ömer Fethi Gürer, bu emsalsiz eseri kaleme aldığı için Prof. Dr. Haydar Baş'a teşekkür ettiğini ifade etti.
Ömer Fethi Gürer kimdir?
1957 Ankara doğumlu CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Adana Çukurova Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun.
Özel sektörde otomotiv ve gıda gruplarında müdür, genel müdür yardımcısı, genel müdür olarak çalıştı. Adana DİSK Tekstil Sendikası ÇUKOBİRLİK Şube Başkanlığı yaptı.
DESYÖD (Öğrenci Dernek) Başkanlığı, Adana CHP İl Gençlik Kolları Sekreterliği, Adana İşçi Komite Üyeliği, İstanbul Kadıköy İlçe Sekreterliği, Kurultay Delegeliği görevlerinde bulundu. Kartal Belediyesi Başkan Danışmanlığı, Özel Kalem Müdürlüğü ve Başkan Yardımcılığı yaptı.
Niğde ile ilgili yayınlanmış 5 kitabı bulunan Gürer'in 5 bini aşkın makalesi var. 26. Dönemde Niğde Milletvekili seçilen Ömer Fethi Gürer, evli ve 2 çocuk babasıdır.