Marmara bölgesini sarsan 7.4'lük depremin üzerinden koskoca 5 yıl geçti. Ancak bugüne kadar İstanbul'u vurması beklenen muhtemel deprem konusunda 'bir arpa boyu' yol alınmadı
Marmara bölgesini sarsan 7.4'lük depremin üzerinden koskoca 5 yıl geçti. Ancak bugüne kadar İstanbul'u vurması beklenen muhtemel deprem konusunda 'bir arpa boyu' yol alınmadı
17 Ağustos 1999'da Gölcük, Adapazarı, Yalova ve İzmit'i yerle bir eden Marmara depreminin üzerinden 5 yıl geçti. O tarihten bu yana deprem uzmanları sıranın İstanbul'a geldiğini vurgulayıp durdular ve İstanbul için deprem saatinin 2006'dan itibaren işlemeye başlayacağını dile getirdiler. Başta Prof. Dr. Ahmet Ercan olmak üzere bir çok uzman, İstanbul'un depreme karşı dayanıksız bölgelerinin yıkılıp yeniden imar edilmesini öne çıkardılar. Marmara depreminden bu yana masa başında önemli çalışmalar yapıldı. İstanbul eski Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, titiz bir çalışmayla kentin 'deprem haritası'nı sağlıklı bir şekilde çıkardı. Gürtuna, deprem sonrasında yapılacak çalışmalar konusunda önemli çalışmalara imza attı. Ancak ne harita, ne de deprem sonrası alınacak önlemler enkaz altında kalması muhtemel onbinlerce insanın hayatını kurtarmayı temin etmiyor. İşte bu noktada devreye merkezi hükümet girmeliydi ve İstanbul'un yeniden imarı için kaynak tahsis etmeliydi.
Ekonomik kriz fiskesi ve IMF
Türkiye'de 57. Hükümet döneminde 19 Şubat 2001'de yaşanan ekonomik kriz, depremle mücadeleyi de sekteye uğrattı. Türkiye krizden kurtulmak için IMF'nin ipine sarıldı ve IMF de hükümet kurmaylarına, öncelikli mücadele alanının 'deprem' değil, hortumlanan 'banka enkazı' olduğunu salık verdi. Netice de İstanbul'u, bir başka deyişle Türkiye'yi kurtarmak için 4 milyar dolar bulamayan hükümet, IMF'nin direktifiyle özel bankalar marifetiyle hortumlanan 21 milyar doları, yine kamu bankaları vasıtasıyla tokatlanan 23 milyar doları yerine koydu...
3 kasım 2002'deki genel seçimlerle işbaşına getirilen AKP Hükümeti de, IMF'nin riyasetinde sürdürülen ekonomik programı 2008'e kadar uzattı. Bu da bu tarihe kadar Türkiye'nin 'faiz dışı fazla' kavramıyla yatıp kalkacağı, deprem için 'fon' ayrılmayacağı anlamına geliyor.
Bilim adamları da doğruluyor
Yukarıda anlattıklarımızı, deprem konusunda uzman bilimadamlarımız da doğruluyor. Mesela, Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. K. Erçin Kasapoğlu, Marmara depreminin üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen, depremlerle mücadele konusunda bir arpa boyu yol alınamadığını dile getirdi dün. Bazı üniversitelerin, belediyelerin, sivil toplum örgütleri ve vatandaşların kendi çapında bireyler yapmaya çalıştıklarını kaydeden Kasapoğlu, bu çalışmaların çoğunlukla akademik çevrelerde kaldığını, kamuoyuna yeterince yansıtılamadığını belirterek, geliştirilen projelerin ise hükümetlerden ve diğer kurumlardan gerekli desteği göremediğini beyan etti. Erçin Kasapoğlu, devletin deprem olmadan önce yapılacak çalışmalarla olası bir depremin zararlarını önlemeye ya da en aza indirgemeye yönelik bir politika izlemek yerine, deprem olduktan sonra "yara sarma politikası" izlediğine dikkati çekti. İstanbul gibi büyük bir deprem beklentisi bulunan ABD'nin Kaliforniya eyaletinin, alınan önlemlerle yüzde 80 oranında depreme hazır hale geldiğini ve çalışmaların devam ettiğini hatırlatan Kasapoğlu'nun şu sözleri not etmeye değer: "Türkiye'de ise beklenen İstanbul depremi ile ilgili olarak bugüne dek laf dışında hiçbir şey üretilmemiş, olumlu hiçbir çalışma ve uygulama yapılmamıştır. Oysa İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin öncülüğünde ve koordinasyonunda 'Depreme Dayanıklı İstanbul' adı altında, Kaliforniya örneğine benzer bir çalışmanın başlatılması için hala zaman vardır. Çünkü depremle mücadele konusundaki temel ilke, hem hiç deprem olmayacakmış gibi hem de yarın deprem olacakmış gibi bu konuda yapılması gereken çalışmaları hemen başlatmayı ve ısrarla sürdürmeyi gerektirir."
Netice de, Türkiye daha çok deprem görecek. Hükümetler de, bu kafayla giderse ancak deprem yıktıkça, depreme dayanıklı konutlar inşa edecek. Yoksa 'yıkılmadan önce kurtarmak' bizimkilerin defterinde yer almıyor.
ANALİZ/ Recep BAHAR
Marmara bölgesini sarsan 7.4'lük depremin üzerinden koskoca 5 yıl geçti. Ancak bugüne kadar İstanbul'u vurması beklenen muhtemel deprem konusunda 'bir arpa boyu' yol alınmadı
17 Ağustos 1999'da Gölcük, Adapazarı, Yalova ve İzmit'i yerle bir eden Marmara depreminin üzerinden 5 yıl geçti. O tarihten bu yana deprem uzmanları sıranın İstanbul'a geldiğini vurgulayıp durdular ve İstanbul için deprem saatinin 2006'dan itibaren işlemeye başlayacağını dile getirdiler. Başta Prof. Dr. Ahmet Ercan olmak üzere bir çok uzman, İstanbul'un depreme karşı dayanıksız bölgelerinin yıkılıp yeniden imar edilmesini öne çıkardılar. Marmara depreminden bu yana masa başında önemli çalışmalar yapıldı. İstanbul eski Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, titiz bir çalışmayla kentin 'deprem haritası'nı sağlıklı bir şekilde çıkardı. Gürtuna, deprem sonrasında yapılacak çalışmalar konusunda önemli çalışmalara imza attı. Ancak ne harita, ne de deprem sonrası alınacak önlemler enkaz altında kalması muhtemel onbinlerce insanın hayatını kurtarmayı temin etmiyor. İşte bu noktada devreye merkezi hükümet girmeliydi ve İstanbul'un yeniden imarı için kaynak tahsis etmeliydi.
Ekonomik kriz fiskesi ve IMF
Türkiye'de 57. Hükümet döneminde 19 Şubat 2001'de yaşanan ekonomik kriz, depremle mücadeleyi de sekteye uğrattı. Türkiye krizden kurtulmak için IMF'nin ipine sarıldı ve IMF de hükümet kurmaylarına, öncelikli mücadele alanının 'deprem' değil, hortumlanan 'banka enkazı' olduğunu salık verdi. Netice de İstanbul'u, bir başka deyişle Türkiye'yi kurtarmak için 4 milyar dolar bulamayan hükümet, IMF'nin direktifiyle özel bankalar marifetiyle hortumlanan 21 milyar doları, yine kamu bankaları vasıtasıyla tokatlanan 23 milyar doları yerine koydu...
3 kasım 2002'deki genel seçimlerle işbaşına getirilen AKP Hükümeti de, IMF'nin riyasetinde sürdürülen ekonomik programı 2008'e kadar uzattı. Bu da bu tarihe kadar Türkiye'nin 'faiz dışı fazla' kavramıyla yatıp kalkacağı, deprem için 'fon' ayrılmayacağı anlamına geliyor.
Bilim adamları da doğruluyor
Yukarıda anlattıklarımızı, deprem konusunda uzman bilimadamlarımız da doğruluyor. Mesela, Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. K. Erçin Kasapoğlu, Marmara depreminin üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen, depremlerle mücadele konusunda bir arpa boyu yol alınamadığını dile getirdi dün. Bazı üniversitelerin, belediyelerin, sivil toplum örgütleri ve vatandaşların kendi çapında bireyler yapmaya çalıştıklarını kaydeden Kasapoğlu, bu çalışmaların çoğunlukla akademik çevrelerde kaldığını, kamuoyuna yeterince yansıtılamadığını belirterek, geliştirilen projelerin ise hükümetlerden ve diğer kurumlardan gerekli desteği göremediğini beyan etti. Erçin Kasapoğlu, devletin deprem olmadan önce yapılacak çalışmalarla olası bir depremin zararlarını önlemeye ya da en aza indirgemeye yönelik bir politika izlemek yerine, deprem olduktan sonra "yara sarma politikası" izlediğine dikkati çekti. İstanbul gibi büyük bir deprem beklentisi bulunan ABD'nin Kaliforniya eyaletinin, alınan önlemlerle yüzde 80 oranında depreme hazır hale geldiğini ve çalışmaların devam ettiğini hatırlatan Kasapoğlu'nun şu sözleri not etmeye değer: "Türkiye'de ise beklenen İstanbul depremi ile ilgili olarak bugüne dek laf dışında hiçbir şey üretilmemiş, olumlu hiçbir çalışma ve uygulama yapılmamıştır. Oysa İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin öncülüğünde ve koordinasyonunda 'Depreme Dayanıklı İstanbul' adı altında, Kaliforniya örneğine benzer bir çalışmanın başlatılması için hala zaman vardır. Çünkü depremle mücadele konusundaki temel ilke, hem hiç deprem olmayacakmış gibi hem de yarın deprem olacakmış gibi bu konuda yapılması gereken çalışmaları hemen başlatmayı ve ısrarla sürdürmeyi gerektirir."
Netice de, Türkiye daha çok deprem görecek. Hükümetler de, bu kafayla giderse ancak deprem yıktıkça, depreme dayanıklı konutlar inşa edecek. Yoksa 'yıkılmadan önce kurtarmak' bizimkilerin defterinde yer almıyor.
ANALİZ/ Recep BAHAR
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.