Aynı gemide yolcu olduğumuz için, yol boyunca kaptanın yolculuğumuzu zora sokacak, tehlikeye atacak, gemimizi karaya oturtacak ya da kayalıklara çarpacak tarzdaki tutum ve davranışlarına göz yumamayız, sessiz kalamayız.
İş bittikten, iş işten geçtikten sonra, kayalıklara tosladıktan sonra, kaptanın; "ey yolcular, kusura bakmayın deniz bitti" şeklindeki uğursuz ve umutsuz hitabına muhatap olmamak için, bu konuda kim ne biliyorsa, kim ne tür yanlışlar görüyorsa yüksek sesle haykırması gerektiğine inanıyoruz.
Bu ve benzeri sebeplerden ötürü, "ne haliniz varsa görün" diyemiyoruz.
"Deniz bittikten sonra" yapılacak feryad u figanın bir işe yaramayacağını söyleyip duruyoruz.
Gemide yolcu olarak bulunanlar bir dikkat ediyorsa, geminin yürümesinde görev alanların, kaptandan başlamak üzere aşağıya doğru bütün mürettebatın bin kat daha fazla dikkat etmeleri gerektiğini söylüyoruz.
Deryaların derin suları, hayat denizinin serin, tehlikeli ve dev dalgalı suları asla hata kabul etmediği için, en ufak bir gafleti ve dalgınlığı affetmediği için; "canım onlar da insan, onlar da yorulur, uyuklar, unutur, aldanır, aldatılır" türünden mazeretler asla geçerli değildir, asla kabul edilemez.
Geminin kaptanlığına talip olanlar, gemiyi yürütmede istihdam edeceği mürettebatı ya beşeri zaaflara düçar olmayanlardan, olmayacaklardan seçmeli ya da en az onlar kadar ehil olan yedeklerini de hazır bulundurmalıdırlar.
Aynı gemide yol alan yolcular olarak, mürettebattan birini uyuklarken görürsek son sesimizle haykırmayı asli vazifelerimizden sayıyoruz.
Aynı geminin yolcuları olarak, kaptanın tembellik ederek, umursamazlık ve aymazlık ederek hava raporlarını gereğince ve yeterince incelemediğini, güzergahımız boyunca deniz hareketlerini, dalga boylarını ve rüzgarın hızını ve yönünü dikkate almadığını hissedersek, başının üstünde kasırga gibi esmeyi çok hayati bir görev biliriz.
Gemide yol alan tüm yolcuların ve bindikleri geminin her türlü güvenliğini sağlamak kaptanın asli vazifesi olduğunu dört bir yana söyler dururuz.
Gemiyi gerçek ve kahraman bir kaptan gibi yürütmek ve sağ-salim menziline ulaştırmakla mükellef olan kaptanın her türlü eleştiriye ve uyarılara açık olması ve kulağını dört açması gerektiğine inanıyoruz.
Gemiyi yürütme emanetini üzerine almış olan kaptanın ve ekibinin, yolcuların en hayati ihtiyaçlarını karşılamada, başta beslenme ve su olmak üzere tüm beşeri ihtiyaçlarını karşılama hususunda bir zaaflarını, bir eksiklerini, bir kusur ve kabahatlerini sezersek en yüksek perdeden uyarmayı boynumuza borç biliriz.
"Verdim yarıya geldim beriye" deyip sırtımızı dönemeyiz, "saldım çayıra Mevlam kayıra" tarzı asla tarzımız değildir, bundan ötürüdür ki "ne haliniz varsa görün" diyemiyoruz.
İş bittikten, iş işten geçtikten sonra, kayalıklara tosladıktan sonra, kaptanın; "ey yolcular, kusura bakmayın deniz bitti" şeklindeki uğursuz ve umutsuz hitabına muhatap olmamak için, bu konuda kim ne biliyorsa, kim ne tür yanlışlar görüyorsa yüksek sesle haykırması gerektiğine inanıyoruz.
Bu ve benzeri sebeplerden ötürü, "ne haliniz varsa görün" diyemiyoruz.
"Deniz bittikten sonra" yapılacak feryad u figanın bir işe yaramayacağını söyleyip duruyoruz.
Gemide yolcu olarak bulunanlar bir dikkat ediyorsa, geminin yürümesinde görev alanların, kaptandan başlamak üzere aşağıya doğru bütün mürettebatın bin kat daha fazla dikkat etmeleri gerektiğini söylüyoruz.
Deryaların derin suları, hayat denizinin serin, tehlikeli ve dev dalgalı suları asla hata kabul etmediği için, en ufak bir gafleti ve dalgınlığı affetmediği için; "canım onlar da insan, onlar da yorulur, uyuklar, unutur, aldanır, aldatılır" türünden mazeretler asla geçerli değildir, asla kabul edilemez.
Geminin kaptanlığına talip olanlar, gemiyi yürütmede istihdam edeceği mürettebatı ya beşeri zaaflara düçar olmayanlardan, olmayacaklardan seçmeli ya da en az onlar kadar ehil olan yedeklerini de hazır bulundurmalıdırlar.
Aynı gemide yol alan yolcular olarak, mürettebattan birini uyuklarken görürsek son sesimizle haykırmayı asli vazifelerimizden sayıyoruz.
Aynı geminin yolcuları olarak, kaptanın tembellik ederek, umursamazlık ve aymazlık ederek hava raporlarını gereğince ve yeterince incelemediğini, güzergahımız boyunca deniz hareketlerini, dalga boylarını ve rüzgarın hızını ve yönünü dikkate almadığını hissedersek, başının üstünde kasırga gibi esmeyi çok hayati bir görev biliriz.
Gemide yol alan tüm yolcuların ve bindikleri geminin her türlü güvenliğini sağlamak kaptanın asli vazifesi olduğunu dört bir yana söyler dururuz.
Gemiyi gerçek ve kahraman bir kaptan gibi yürütmek ve sağ-salim menziline ulaştırmakla mükellef olan kaptanın her türlü eleştiriye ve uyarılara açık olması ve kulağını dört açması gerektiğine inanıyoruz.
Gemiyi yürütme emanetini üzerine almış olan kaptanın ve ekibinin, yolcuların en hayati ihtiyaçlarını karşılamada, başta beslenme ve su olmak üzere tüm beşeri ihtiyaçlarını karşılama hususunda bir zaaflarını, bir eksiklerini, bir kusur ve kabahatlerini sezersek en yüksek perdeden uyarmayı boynumuza borç biliriz.
"Verdim yarıya geldim beriye" deyip sırtımızı dönemeyiz, "saldım çayıra Mevlam kayıra" tarzı asla tarzımız değildir, bundan ötürüdür ki "ne haliniz varsa görün" diyemiyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Yaşadıklarımızın resmidir / 21.04.2025
- Vefatının beşinci yıl dönümünde Haydar Baş tüm yurtta anılıyor / 15.04.2025
- Mevcut manzara seni üzmüyorsa… / 11.04.2025
- Yorgun / 08.04.2025
- Yaratıcının kolu olan kullar… / 28.03.2025
- Reçeteyi cebinde taşıyarak şifa bekleyen bir kitle / 25.03.2025
- Ahlakî ilkeler manzumesi bir sure… / 16.03.2025
- O gün gelmeden evvel… / 13.03.2025