"Aşk, zamanın eline düşmüş bitmeyen bir türküdür". Al işte sana dünyayı sevdiren ibare.
Belki başının tam üstünde yaprakları dökülen bir ağaç var. Belki de sen sırf yaprakları dökülüyor diye durdun o ağacın altında. Sonbahar çok buruk ve sessiz de gelmiş olabilir... Hayır hayır yemin ederim son okuduğum kitabın sonbaharla hiç alakası yok. O bilgenin gülüşünden de etkilenmiş değilim. Biliyorsun beynim için mezar kazdığımı ve hâlâ bitiremediğimi.
Gözlerimin ta içine bakarken yüreğimdeki kopan fırtınanın şiirini yazabilir misin bana? Ve okuyabilir misin?
Yırtılır bu düş bu yağmur yağarsa
Bu bulutun altından ne olur kaçır beni
Varsın alsın elimden bu gece bu güneşi
Aşka feda bir canım var ya...
İşte ışıkların hepsini söndürdüm. Biliyorum dönüm noktasındayım. Geri de dönemem zaten. Merhametine yığıldım onun. Güneşi doğudan doğarken gördüm ve cesurca söyledim korktuğumu. Ve uykuma çekilmiş kılıçlar gördüm. Gözlerimi kapamama ok atıyordu dağın arkasından birileri. Çocuk çığlıkları duyuyordum ötelerden. Yemin ederim duyuyordum. Belki de ölüyordu onlar. Belki de gemileri deliniyordu. Belki de hiç gökleri kalmamıştır uçurtmaları için. Belki de ateşten kuyular giriyordur düşlerine.
Çıkıp açıkça söylemem lazım artık doğru sözleri. İşte bana bak. Bak bana. İşte şu ev. Evet evet o gördüğün. Benim evim. Kendime ait olan. İşte bak şu anahtarla açıyorum evin kapısını. Şeytan da oturuyor orda. Tam benim yatağımın ucunda oturuyor. Tüm ışıkları yaksan bile yine görmüyorsun. Ama tehlikesini biliyorsun...
Evet doğru bildin. O ağacı ben kestim. İşte bunu itiraf ediyorum insan. Niye mi kestim? Sormakta haklısın tabii. Ama çok önemli bir gerekçem var. Evimde duran şeytan yatağımın tam ucunda, penceremin tam karşısında oturan şeytan hep o ağaca bakıyordu boş gözlerle. Bana inan insan. Gerekçem senin yaşamın kadar gereklidir. Bana inan bana inan ey insan!
İşte sana bir zafer diktim getirdim ey insan. Al işte al tam yüreğimin ucunda. Bak bir de nefes getirdim. Uçurumun dönüm noktasındayım biliyorum. Beyhude insan beyhude. İşte al, heybemde senin için bir yaşamak var.
***
Sen habire kurşunla bakalım gecenin sokaklarını. Uyan bakalım her sabah bir savaşa. Senin de kaybedeceğin kalabalıklar olacak. Sat bakalım fosforlu gülücükleri. Muhakkak senin de açacağın bir kapın olacak. Ne yazık ki yırtılacak bu düş. Çünkü kaçıran olmayacak beni o bulutun altından.
Selam ta kalbime saplanan bir ok
Düşmenin de tadı olmuyor sensiz
Giderken gül sapana ve taşa
Nasıl olsa ölecek nasıl olsa
Ölümlerden kalkacak taş gibi
Taş gibi taş sapan ve Aksa.
Hüseyin Burak US
Belki başının tam üstünde yaprakları dökülen bir ağaç var. Belki de sen sırf yaprakları dökülüyor diye durdun o ağacın altında. Sonbahar çok buruk ve sessiz de gelmiş olabilir... Hayır hayır yemin ederim son okuduğum kitabın sonbaharla hiç alakası yok. O bilgenin gülüşünden de etkilenmiş değilim. Biliyorsun beynim için mezar kazdığımı ve hâlâ bitiremediğimi.
Gözlerimin ta içine bakarken yüreğimdeki kopan fırtınanın şiirini yazabilir misin bana? Ve okuyabilir misin?
Yırtılır bu düş bu yağmur yağarsa
Bu bulutun altından ne olur kaçır beni
Varsın alsın elimden bu gece bu güneşi
Aşka feda bir canım var ya...
İşte ışıkların hepsini söndürdüm. Biliyorum dönüm noktasındayım. Geri de dönemem zaten. Merhametine yığıldım onun. Güneşi doğudan doğarken gördüm ve cesurca söyledim korktuğumu. Ve uykuma çekilmiş kılıçlar gördüm. Gözlerimi kapamama ok atıyordu dağın arkasından birileri. Çocuk çığlıkları duyuyordum ötelerden. Yemin ederim duyuyordum. Belki de ölüyordu onlar. Belki de gemileri deliniyordu. Belki de hiç gökleri kalmamıştır uçurtmaları için. Belki de ateşten kuyular giriyordur düşlerine.
Çıkıp açıkça söylemem lazım artık doğru sözleri. İşte bana bak. Bak bana. İşte şu ev. Evet evet o gördüğün. Benim evim. Kendime ait olan. İşte bak şu anahtarla açıyorum evin kapısını. Şeytan da oturuyor orda. Tam benim yatağımın ucunda oturuyor. Tüm ışıkları yaksan bile yine görmüyorsun. Ama tehlikesini biliyorsun...
Evet doğru bildin. O ağacı ben kestim. İşte bunu itiraf ediyorum insan. Niye mi kestim? Sormakta haklısın tabii. Ama çok önemli bir gerekçem var. Evimde duran şeytan yatağımın tam ucunda, penceremin tam karşısında oturan şeytan hep o ağaca bakıyordu boş gözlerle. Bana inan insan. Gerekçem senin yaşamın kadar gereklidir. Bana inan bana inan ey insan!
İşte sana bir zafer diktim getirdim ey insan. Al işte al tam yüreğimin ucunda. Bak bir de nefes getirdim. Uçurumun dönüm noktasındayım biliyorum. Beyhude insan beyhude. İşte al, heybemde senin için bir yaşamak var.
***
Sen habire kurşunla bakalım gecenin sokaklarını. Uyan bakalım her sabah bir savaşa. Senin de kaybedeceğin kalabalıklar olacak. Sat bakalım fosforlu gülücükleri. Muhakkak senin de açacağın bir kapın olacak. Ne yazık ki yırtılacak bu düş. Çünkü kaçıran olmayacak beni o bulutun altından.
Selam ta kalbime saplanan bir ok
Düşmenin de tadı olmuyor sensiz
Giderken gül sapana ve taşa
Nasıl olsa ölecek nasıl olsa
Ölümlerden kalkacak taş gibi
Taş gibi taş sapan ve Aksa.
Hüseyin Burak US
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.