"Ahirette ilk şefaat eden ve şefaati kabul olan ben olacağım." "Ümmetimden, şirk üzere ölmeyen herkese Allah'ın izni ile şefaat edeceğim." "Kıyamet günü en önce ben şefaat edeceğim." "Her peygamberin, müstecab [kabul olan] bir duası vardır. Ben duamı, ümmetime şefaat etmek için ahirete sakladım." "Ümmetimin yarısının Cennete girmesi ile şefaat etmem arasında serbest bırakıldım. Şefaat etmeyi seçtim. Çünkü şefaatimle daha çok kimse Cennete girer." "Benden önce hiçbir peygambere verilmeyen beş şeyden biri şefaattir. Şirk üzere ölmeyen [imanla ölen] herkese şefaat edeceğim." "Ümmetimden büyük günah işleyenlere şefaat edeceğim." Peygamber efendimiz, günahkârlara şefaat edeceğini bildirince, Hz. Ebüdderda, "İmanı olan hırsız ve zâniler de şefaate kavuşacak mı" diye sual etti, "Evet, onlara da şefaat edeceğim" buyurdu. "Günahı çok olanlara şefaat edeceğim." "Nefslerine aldananlara şefaat edeceğim." "Kıyamette, kum sayısından daha çok kimseye şefaat ederim." "Kıyamette "Ya Rabbi, zerre kadar imanı olanı Cennete koy!" diyeceğim. Hepsi şefaatimle Cennete girecek." "Ehl-i beytimi sevenlere şefaat edeceğim." "Eshabımı kötüleyenden başka, herkese şefaat edeceğim." "Kabrimi ziyaret edene şefaatim vacip oldu." "Kabrimi ziyaret edenin şefaatçisiyim" "Sırf beni ziyaret için gelen, Allah'ın izniyle şefaatime kavuşur." "Medine'de ölenlere şefaat ederim." "Medine'nin sıkıntılarına katlanana, şefaat ederim." "Sünnetimi [imanını] elinden kaçıran kimseye [kâfire] şefaatim haram oldu." "Şefaatime inanmayan kimse, ona kavuşamaz." "Şefaatime kavuşmak isteyen kızını fasıka vermesin!" "Şefaatime en layık olan, bana en çok salevat okuyandır." "Cuma günü ve gecesi çok salevat getirene şefaat ederim." "Ümmetimden geri kalan olur korkusu ile Cennete girdiğim halde tahtıma oturmam. Allahü teâlâya, "Ya Rabbi ümmetim ümmetim" derim. Rabbim "Ümmetine ne yapmamı istiyorsun?" buyurur. Ben de "Ya Rabbi onların hesaplarını çabuk gör, sıkıntıdan kurtulsunlar" derim. Cehennemliklerin listesi bana verilir. Onlara şefaat ederim. Hatta Cehennem hazini Malik "Ümmetinden cezalanacak kimse bırakmadın" der." "Rabbin sana [ahirette çeşitli nimetler, şefaat izni] verecek, sen de hoşnut, razı olacaksın" mealindeki Duha suresi beşinci âyet-i kerimesi inince, Resulullah efendimizin, "Ümmetimden bir kişi Cehennemde kalsa razı oldum demem" diye söylediği tefsirlerde bildirilmiştir. Şuarâ suresinin 100. âyetinde, Cehennemdekilerin, "Bizim için şefaat edici [şefaat etmesine izin verilen] kimse yoktur" dedikleri bildirilmektedir. Şurâ suresinin 26. âyetinde ise, "İman edip salih amel işleyenlerin dualarına icabet eder. Lütfundan, fazlasını da verir" buyuruluyor. Fazlasını verir ifadesi, "Onlara şefaat edici arkadaşlar verir ve beraber Cennete girerler" diye tefsir edilmiştir. "İhya"Hadis-i şerifte de buyuruldu ki:"Kıyamette peygamberler, âlimler ve şehidler şefaat eder." Bütün müfessirler, muhaddisler ve fakihler gibi, dört mezhep imamı da şefaatin hak olduğunu bildirmişlerdir. Bütün âlimlerin en büyüğü olan imam-ı a'zam hazretleri, "Peygamberler, âlimler ve salihler, günahkârlara şefaat edecektir" buyurdu. Buraya kadar, şefaatin hak olduğunu bildiren âyet-i kerime ve hadis-i şerifler ile Ehl-i sünnet âlimlerinin yazılarından bazısını bildirdik. Kur'an-ı Kerim'i açıklayan Peygamber efendimiz ve Eshabı ve Ehl-i sünnet âlimlerinin tamamı şefaatin hak olduğunu bildirmiştir. Bir hadis-i şerifin Kur'an-ı kerime aykırı olup olmadığını en iyi bilen muhaddisler ve diğer Ehl-i sünnet âlimleridir. Bütün muhaddisler, şefaatle ilgili hadis-i şerifleri bildirmişlerdir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.