Hz. Zeynep Ehl-i Beyt'tendir.
"Yüce Allah ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister" Tathir ayetinin (Ahzap: 33) nazil olmasıyla birlikte kızı Hz. Fatıma'yı, Hz. Ali'yi, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i abasının altına alarak Ehl-i Beyt'ini tanıtan Peygamberimiz, ailesini Âl-i Aba diye ifade etmiştir.
Tathir ayetinin nazil olduğu zamanda Hz. Fatıma annemiz Hz. Zeynep'e hamile idi. Bu durumdan yola çıkarak, Hz. Zeynep'in de Ehl-i Beyt'ten olduğunu söyleyebiliriz.
İsmini, Hz. Peygamber koymuş ve kucağına alıp öptükten sonra şöyle buyurmuştur: "Bütün ümmetime tavsiye ediyorum ki bu kızı koruyup saygı göstersinler, hakikaten bu kız Hatice Kübra gibidir."
Hz. Zeynep - Kerbelâ
Hz. Zeynep küçüklüğünden itibaren Hz. Hüseyin'e aşırı derecede ilgi duymaktaydı.
Bu şaşırtıcı aşırı sevgiyi gören Hz. Fatıma bir gün konuyu Hz. Peygamber'e açar ve Peygamber efendimiz şöyle buyurur: "Ey gözlerimin nuru! Bu kız Hüseyin ile birlikte Kerbelâ'ya gidecek ve abisinin dert ve musibetlerine ortak olacaktır."
Hz. Zeynep Kerbelâ'ya başına neler geleceğini bile bile Hz. Hüseyin ile beraber gitmiştir. Kocasının bütün telkinlerine rağmen Hz. Hüseyin'i yalnız bırakmamış ve çocuklarıyla beraber Hz. Hüseyin'e yoldaşlık etmiştir. Bu manada doğruları savunmak adına kocasının telkinlerini reddetmiştir. O günün şartlarında bir kadının kocasını dinlememesi ender görülen bir olaydır. Hz. Zeynep burada da önderliğini kanıtlamış ve iradesini ortaya koymuştur. Doğru bildiği yolda sonuna kadar gitmiştir.
Hz. Zeynep'in günümüze kadar süren önderlik anlayışını iyi anlamak gerekiyor. Bu, öylesine verilmiş bir karar değildir. Aksine iyice düşünülmüş, ölçülüp biçilmiş bir karardır. İdealleri uğruna her türlü bedeli vermenin gereğidir. Nitekim Hz. Zeynep Kerbelâ'da Hz. Hüseyin'le beraber öz evlatlarını da şehit vermiştir. Kendisine olmadık hakaretlerde bulunulmuştur. Hz. Zeynep ise bütün bu zalimliklere karşı başını dik tutmuş ve doğrularını en mükemmel şekilde zalimlere karşı dile getirmiştir. Hz. Zeynep, böylece Ehl-i Beyt davasının sahipsiz olmadığını göstererek, önderlik gücünü ortaya koymuştur.
Önderlik sınavını en muazzam şekilde Kerbelâ'da, Yezid'in saraylarında alnı açık, başı dik olarak vermiştir. Tarihin en mühim döneminde hakkaniyeti savunmuş ve savunmasıyla zalimlerin, hainlerin, korkakların, haksızların... önünde boyun eğmeyeceğini kanıtlamıştır. Hz. Zeynep böylesine güçlü bir imanla bu kutlu mücadelede yer almıştır. İslam adına vermiş olduğu bu mücadele kadın ve erkek tüm müminlere örnek olmalıdır.
Allah şefaatlerinden mahrum bırakmasın.
"Yüce Allah ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister" Tathir ayetinin (Ahzap: 33) nazil olmasıyla birlikte kızı Hz. Fatıma'yı, Hz. Ali'yi, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i abasının altına alarak Ehl-i Beyt'ini tanıtan Peygamberimiz, ailesini Âl-i Aba diye ifade etmiştir.
Tathir ayetinin nazil olduğu zamanda Hz. Fatıma annemiz Hz. Zeynep'e hamile idi. Bu durumdan yola çıkarak, Hz. Zeynep'in de Ehl-i Beyt'ten olduğunu söyleyebiliriz.
İsmini, Hz. Peygamber koymuş ve kucağına alıp öptükten sonra şöyle buyurmuştur: "Bütün ümmetime tavsiye ediyorum ki bu kızı koruyup saygı göstersinler, hakikaten bu kız Hatice Kübra gibidir."
Hz. Zeynep - Kerbelâ
Hz. Zeynep küçüklüğünden itibaren Hz. Hüseyin'e aşırı derecede ilgi duymaktaydı.
Bu şaşırtıcı aşırı sevgiyi gören Hz. Fatıma bir gün konuyu Hz. Peygamber'e açar ve Peygamber efendimiz şöyle buyurur: "Ey gözlerimin nuru! Bu kız Hüseyin ile birlikte Kerbelâ'ya gidecek ve abisinin dert ve musibetlerine ortak olacaktır."
Hz. Zeynep Kerbelâ'ya başına neler geleceğini bile bile Hz. Hüseyin ile beraber gitmiştir. Kocasının bütün telkinlerine rağmen Hz. Hüseyin'i yalnız bırakmamış ve çocuklarıyla beraber Hz. Hüseyin'e yoldaşlık etmiştir. Bu manada doğruları savunmak adına kocasının telkinlerini reddetmiştir. O günün şartlarında bir kadının kocasını dinlememesi ender görülen bir olaydır. Hz. Zeynep burada da önderliğini kanıtlamış ve iradesini ortaya koymuştur. Doğru bildiği yolda sonuna kadar gitmiştir.
Hz. Zeynep'in günümüze kadar süren önderlik anlayışını iyi anlamak gerekiyor. Bu, öylesine verilmiş bir karar değildir. Aksine iyice düşünülmüş, ölçülüp biçilmiş bir karardır. İdealleri uğruna her türlü bedeli vermenin gereğidir. Nitekim Hz. Zeynep Kerbelâ'da Hz. Hüseyin'le beraber öz evlatlarını da şehit vermiştir. Kendisine olmadık hakaretlerde bulunulmuştur. Hz. Zeynep ise bütün bu zalimliklere karşı başını dik tutmuş ve doğrularını en mükemmel şekilde zalimlere karşı dile getirmiştir. Hz. Zeynep, böylece Ehl-i Beyt davasının sahipsiz olmadığını göstererek, önderlik gücünü ortaya koymuştur.
Önderlik sınavını en muazzam şekilde Kerbelâ'da, Yezid'in saraylarında alnı açık, başı dik olarak vermiştir. Tarihin en mühim döneminde hakkaniyeti savunmuş ve savunmasıyla zalimlerin, hainlerin, korkakların, haksızların... önünde boyun eğmeyeceğini kanıtlamıştır. Hz. Zeynep böylesine güçlü bir imanla bu kutlu mücadelede yer almıştır. İslam adına vermiş olduğu bu mücadele kadın ve erkek tüm müminlere örnek olmalıdır.
Allah şefaatlerinden mahrum bırakmasın.
Mustafa KAVAK / diğer yazıları
- Hz. Zeynep (a.s.) / 20.08.2017